“Her şey değişiyor” demek artık yaşadığımız çağı ifade etmiyor. Muhtemelen değişim konusunda bundan fazlasını göreceğiz, ama değişime ister istemez ayak uydurduğumuz için nasıl bir hızda değiştiğimizin farkında olmayabiliriz. 20’nci yüzyıl sonrasının ilginç değişim özelliklerinden birisi sadece değişimin varlığı değil, aynı zamanda değişim hızının kendisinin de değişiyor olmasıdır. Dolayısıyla günlük yaşamdan iş dünyasına kadar her alanda bir çeşitlenme, çoğalma ve karmaşıklaşma yaşıyoruz. Bu bağlamda eski dünyada gelecek konusunda öngörülerde bulunmak daha kolayken günümüzde kendimizi geleceğe hazırlamak için daha farkında ve bilgili olmak zorundayız. Artık “Gelecek bizim için neler hazırlıyor?” sorusu eskiye oranla daha güncel ve değerlidir.
Bilişim ve İnternet
Bilişim, iletişim ve İnternet konusundaki ilerlemelerin bir kısmını halen yaşıyoruz. Hiç kuşkusuz; dünya tarihine göre kısa sayılabilecek yaşam süremiz içinde var olandan çok daha fazlasına tanık olacağız. Örneğin günlük yaşamın sıradan bir parçası olmayan başlayan akıllı telefon teknolojilerindeki gelişmeler bu araçlar için yeni içerikler ve kullanım alanları sağlayacak. Bir yandan (saat, gözlük, ev-iş-spor giysileri vb. gibi) giyilebilir cihazların yanında iş yerinde ve kamusal alanlarda elektronik araçlarla bağdaştırılmış görüntü ekranlarını izleyeceğiz. Böylece müşteri deneyimi kavramı, özellikle iş dünyasının ve işletmenin daha değerli bir fonksiyonu olmaya yükselecek.
“İvmeli Değişim Çağı’nda ‘bilgisayar’ sözcüğü silikleşecek” dediğimde şaşırmayın. Çünkü bilişim, iletişim ve İnternet teknolojilerinin eriştiği (ve yakın gelecekte erişeceği) noktada –günümüzde elektronik özelliği olsun veya olmasın– tüm yaşam nesnelerinin bilgisayarlaşacağını veya bu tür cihaz ve ortamlarla bağlantılı hale geleceğini söylemek kehanet sayılmaz. Her tür ortam ve cihazın bağlantılı hale gelmesi demek olan “Nesnelerin İnterneti (Internet of Things, IoT)” olgusu büyümeye devam ederken aynı zamanda kullanıcı yönelimli bilişimi de geliştirecek. Bu bağlamda Nesnelerin İnterneti iş dünyasında, sanayide ve ofis hizmetlerinde sayısal iş süreç ve ürünlerini değişime uğratmaya devam edecek. Evde, okulda, dışarıda, ofiste veya fabrikada hemen her noktada gömülü teknolojilere tanık ve kullanıcı olacağız.
Geçmişte (İnternet’in daha zayıf, etkisiz veya verimsiz, depolama cihazlarının ise yetersiz olduğu dönemlerde) iş ortamındaki çalışmayı bir başka mekânda görmek veya sürdürmek neredeyse imkânsızdı. İnternet’in gelişmesiyle birlikte farklı mekânlarda işbirliği halinde çalışma şartları gelişmeye başladı. Şimdilerde ‘Bulut Bilişim’ adı verilen yeni teknoloji sayesinde verilerimize ve programlarımıza İnternet’in var olduğu herhangi bir mekândan erişmek mümkün oluyor.
Taşınabilir (mobil) cihazlarla bulut bilişim teknolojisi eklemlenmeye devam ettikçe herhangi bir cihazdan bilişim sistemine erişmenin şartları iyileşecek ve gelişecek. Diğer yandan daha akıllı ve verimli depolama teknolojileri sayesinde parasal ve teknik açılardan daha düşük bant genişliği maliyetlerini noktasına ulaşıldı. Önümüzdeki dönemde aynı uygulama yazılımlarının farklı aygıtlarda aynı anda kullanılması imkânları daha da gelişecek.
Yazılım
20’nci yüzyıl teknolojileri bilişim, iletişim ve İnternet konularını donanım ağırlık çözme yönlü idi. Günümüzde ise ağ yapısı, depolama, veri merkezi ve güvenlik gibi uygulamalar giderek daha fazla yazılım odaklı olmaya başladı. Bulut bilişim hizmet yazılımlarının kullanıcılara API adı verilen bağlantı imkânları sağlamaları ile birlikte yazılım tercihli çözümlerin sayısı artacak ve çeşitliliği çoğalacak. Dolayısıyla yazılım temelli bilişim hızlı değişen iş dünyasının ihtiyaçlarına daha kolay ve ivedi çözümler üretecek.
Neredeyse tüm ortam, mekân ve araçların İnternet’e bağlanması daha büyük, çeşitli ve zengin veri toplama ve değerlendirme olanağını sağlıyor. Büyük veri havuzlarına yol açan bu yeni bilişsel teknolojiyi ‘Büyük Veri ve Analitikler’ olarak isimlendiriyoruz. Artık her yazılım uygulaması, bu yeni teknolojiyi kullanmaya hazır olmak durumunda. Kısa süre sonra “Büyük Veri” konusundaki sıkıntıları daha fazla aşacağız. Bunları “Analitikler” aracılığı ile değerlendirmek için daha fazla iş aklına ve doğru sorulara ihtiyacımız olacak.
Akıllı Cihazlar
20’nci yüzyılın son çeyreğinde hız kazanan bilişim teknolojisi değişimi sadece bu sektörle ilgili kalmadı. Bir ana akım niteliği kazanarak sosyal ve ekonomik yaşamın tüm alanlarına yayılma eğilimi gösterdi. Kimi uygulamalardaki geçmiştekinden farklı, bilişim içeren çözümler üretilirken bazı alanlardaki yeni ürün ve hizmetler için yeni kullanım alanları ortaya çıktı. Örneğin bir iletişim aracı olan telefon bir akıllı cihaz haline dönüşerek ticaretten sanayiye kadar yepyeni uygulama alanları buldu. Sınai süreçlerin herhangi bir mekândan izlenmesi için bu tür akıllı cihazların kullanımı giderek yaygınlaşıyor.
Günlük yaşamda ve iş ortamında kullanılan her cihazın İnternet ve bilişim ilişkili hale gelmesinin arka planı ilginç görünümler içeriyor. Giderek bilgisayarlaşan daha fazla nesne ve araç kendi içinde gömülü yazılım içeriyor. Bu durum, bu tür mekân, araç ve nesneleri statik olmaktan kurtararak dinamik bilgi varlıkları haline dönüştürüyor. Bunların elde ettikleri verileri “Analitikler (Analytics)” adı verilen ve gömülü yazılım içinde yer alan yöntem ve teknikler ile değerlendirebilmeleri ‘uyanık’ ve çevreye tepki verebilen yeni sistemler haline dönüşmelerini sağlayacak. Yaşadığımız çağın en ciddi, yeni problemlerinden birinin güvenlik olduğunu düşündüğümüzde, bu tür nesnelerin bu alanda yeni imkânlar sağlayacağını söyleyebiliriz. Örneğin yakında sadece kaydetmekle yetinmeyen, elde ettiği veriler üzerinde değerlendirmeler yapabilen, ‘akıllı mobese kameraları’ ile karşılaşmak şaşırtıcı olmayacak. Özellikle güvenlik alanında ‘uyanık’ sistemlerin tasarımı ve dinamik ve statik uygulamaları konusunda yeni gelişmeler bekleyebiliriz.
Elektronik donanımın fiziksel boyut olarak giderek küçülmesi, cihazların gömülü yazılım içermesi ve bu yazılımın analitik çözümlemeler yapabilecek kadar ‘akıllı’ hale gelmesi ile ‘akıllı makineler’ süreci başlamış oluyor. Eğer ‘akıldan’ söz ediyorsak burada bir ‘kendi kendine öğrenme’ becerisini ima ediyoruz demektir. Akıllı makinelerin en önemli özelliklerinden biri ‘yapay zekâ’ yeteneğini içermesi olacaktır. Böylece kendini evrimleştirebilen donanım (akıllı makineler) sayesinde bilişim-iletişim teknolojileri yeni bir aşamaya yükselmiş olacak.
Üretim Teknolojileri
Bilgisayarlar günlük yaşama ilk kez girdiğinde ağırlıklı olarak bilimsel hesaplamalara ve ardından ofis işlerine odaklanmıştı. Daha sonraki yıllarda sanayi süreçleri de bu değişimden etkilendi ve bilgisayar kullanımı sanayi alanlarında yaygınlaştı. Bilgisayarlı tasarım gelişirken aynı zamanda üretici donanımı denetleyip yönetebilen yeni elektronik araçlar ve yazılımlar geliştirildi. Günümüzde ulaştığımız nokta artık bu teknolojilerin üretim yöntem ve tekniklerini tümden değiştirebileceğini gösteriyor.
Sanayinin temel üretim biçimi modelleme, kalıplama, döküm ve torna-tesviye aracılığı ile düzeltme şeklindedir. Bu yaklaşım bir heykeltıraşın bir mermer bloktan bir heykel üretmesi gibi oyma, yontma, kazıma, şekillendirme faaliyetleri ile elde edilir. Geleceğin teknolojisinin ise ürünün ya da ürün parçasının eklemeler yoluyla doğrudan elde edileceği “3B Baskı (3D Printing)” olacağı anlaşılıyor. Bilgisayarda tasarım yazılımı aracılığı ile oluşturulan model “3B Yazıcı (3D Printer)” adı verilen cihaz tarafından doğrudan üretilecektir. Üretim maliyetinin düşmesine yol açacak bu teknoloji sayesinde pazar orta vadede (3-5 yıl) daha da genişleyecek. Böylece sanayi, biomedikal ve hızlı tüketim sektörleri başta olmak üzere maliyetler düşecek, kullanım yaygınlaşacak.
İnternet Ortamı
Bulut bilişim ve yazılım teknolojilerindeki gelişmeler daha fazla şirketin İnternet ortamını Google, Amazon veya Facebook gibi algılamaya başlamasına neden olacak. Bir başka deyişle bulut bilişim ve yazılımla tanımlanmış yöntemler kullanımı iş dünyasından bir ana akım haline dönüşecek. Böylece bilişim-iletişim teknolojilerinin İnternet’in uzandığı tüm ortamları etkilemesini ve değiştirmesini bekleyebiliriz. (Bu bağlamda yazılım alanında ‘endüstriyel tasarımcı’ kavramına benzer yeni bir iş türü ortaya çıkıyor.)
Enerji ve Depolama
Günümüzde akıllı telefon, tablet veya taşınabilir bilgisayar ya da elektronik fotoğraf makinesi gibi cihazlarının tümünün birincil sorunları arasında enerji sürekliliğinin yer aldığını biliyoruz. Şimdilik aynı problemi elektrikli otomobillerle de yaşıyoruz. Cihazların küçülmesi ve daha fazla enerji verimli hale gelmelerine rağmen pil-akü sorunları tatmin edici ölçüde çözülebilmiş değil. Biteviye bağlantısız olarak kendi başına çalışan yeni donanım ve yazılımların geliştirildiğini düşünürsek sorun yakıcı olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Pil-akü teknolojileri konusunda yapılan öngörüler önümüzdeki on yıl içerisinde lityum-ion pillerin fiyatlarının mevcut durumun üçte birine düşebileceği yönündedir. Bu fiyat düşüşünün elektrikli taşıtlar yanında özellikle yenilenebilir enerji depolanmasında dikkat çekici etkilere neden olacağı kabul ediliyor. Bir ürün (ya da hizmetin) fiyat düşüşü rakip veya ikame ürün fiyatları ile kullanım oranlarını da doğrudan etkiliyor. Bu nedenle lityum-ion pil fiyatlarındaki aşağı gidiş ve verimlilik artışı ulaşım ile elektrik ve akaryakıt endüstrilerinde etkilere neden olacaktır. Özetle; bilişim-iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ile Nesnelerin İnternet’i (ya da Her Şeyin İnternet’i) daha çok mobil cihaz kullanımını teşvik ederken, enerji problemlerinin de çözümünde ciddi atılımlar göreceğiz. Lityum-ion pil teknolojisi –yukarıda özetlendiği gibi– değişimin beklendiği alanlardan birisidir.
Yenilenebilir enerji, doğal süreçlerde mevcut enerji akışından elde edilen enerjidir. Bu kategorideki kaynaklar güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji, hidrolik enerjisi, biokütle enerjisi ve hidrojen enerjisi olarak özetlenebilir. Yenilenebilir enerji kaynağı; enerji kaynağından alınan enerjiye eşit oranda veya kaynağın tükenme hızından daha hızlı biçimde kendini yenileyebilmesi ile tanımlanır. Henüz rüzgâr ve güneç enerjisi petrol, kömür ve doğal gazla gibi fosil yakıtlar karşısında (artan enerji talebine uyumlu biçimde) rekabetçi olamadı. Buna karşılık gelecek yıllarda yeni gelişen teknolojiler sayesinde bu enerji kaynaklarının daha yaygın ve verimli biçimde enerji depolama amaçlı olarak kullanılacağı öngörülüyor. Geçtiğimiz 10 yılda güneş enerjisi maliyeti yaklaşık 10 kat düştü. Bu konuda yapılan uzman çalışmalar yaşadığımız yüzyılın yarısında güneşin en büyük enerji kaynağı olacağını ifade ediyor. Diğer yandan bir başka öngörü ise 2020’ye doğru petrol ve doğal gaz üretim teknolojilerinde ciddi iyileştirmeler nedeniyle daha etkili ve verimli madencilik üretimi yapılacağı yönündedir.
Robot Teknolojileri ve Otomasyon
Bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, tüm nesnelerin ağlarla birbirine bağlanmasını hedefleyen Nesnelerin İnternet’i mesafe alması, mobil İnternet’in yaygınlaşması, yeni cihazların geliştirilmesi devamında bilgiye daya iş süreçlerinin daha fazla otomasyonunu getirecek. Üretim ortamları, atölyeler ve fabrikalar çok daha yüksek sayı yoğunlukta robotlar ve 3D yazıcılardan oluşacak. 2025 yılına doğru insanların işlerini yapan bilgisayarlı makinaların 140 milyon bilgi işçisi güç ve kapasitesine ulaşacağı tahmin ediliyor. Hiç kuşkusuz; bu geleceğe doğru ilerlerken bilgisayarların kullanıldığı alanlarda –yaşamın her unsurunda– sayıca artıp çeşitlenmeye devam edecek. Bu noktada 3D yazıcılar konusuna bir kez daha değinmeliyim. Bu yeni donanımlar sayesinde herkesin evde, okulda veya iş yerinde kendi ürünlerini tasarlayıp imal edebileceği bir üretim süreci yaklaşımı oluşuyor. Tüketicileri ve girişimcileri ‘eski usul’ tedarik zincirinden bağımsızlaştıran yaklaşımdan ‘üretim sürecinin demokratikleşmesi’ olarak söz ediliyor.
Yıllar boyu ancak sinema filmlerinde izlediğimiz robotlu yaşama erişmemize çok zaman kalmadı. 2009-2011 arasındaki üç yılda fabrikalarda kullanılan endüstriyel endüstriyel robotların satışı yaklaşık 1,7 misli arttı. 2020 yılında robot satış cirosunun küresel ölçekte 40 milyar ABD dolarına ulaşması bekleniyor. Robot teknolojisi ürünü olan donanım fiyatları düştükçe ve bunları kullanmak daha güvenli hale geldikçe pek çok iş robotlar tarafından yapılmaya başlayacak. Bunlar arasında imalat ilk sırayı almakla birlikte bakım-onarım, temizlik işlerinde robotların varlığına tanık olacağız. Bazı cerrahi ameliyatlar da akıllı robot teknolojisi ürünleri tarafından yerine getirilecek. Özetle; robotik bilişim-iletişim gibi geleceğin dünyasında önemli sektörlerden birisi olacak.
Genomik
Geleceğin yeni teknolojilerinin yoğunlaşacağı bilim alanlarından bir diğeri ‘genomik’ dalıdır. Canlının birim kalıtım elemanına ‘genom’ adı verilir. Bir canlı organizmanın kalıtım materyalinde bulunan genetik şifrelerin tamamını genom tarafından temsil edilir. Canlı hücrede fiziksel ve kimyasal özelliklerin ortaya çıkarılmasında kullanılan genetik talimatların oluşturduğu bütünlüğü de genom denir. Hücreye kodlanmış olan yerleşik genetik program, o canlının (hücrenin) genomunu oluşturur. Genomik, genomlar üzerine çalışmalar yapan bilim dalıdır. Bu bilimsel alan, farklı türlere ait genomların tüm yapısal ve fonksiyonel yönlerini inceler. Genomiğin başlıca amaçlarından biri, canlılardaki DNA dizisinin tamamının belirlenebilmesidir. Günümüzde tıp ve tarım sektörlerinde önemi ve değeri giderek yükselen bir çalışma alanıdır. Bilişim (donanım ve yazılım) teknolojilerindeki gelişmeler ‘biyoinformatik’ başlığı altında genomiğe destek verme yolunda ilerliyor.
Çok yüksek işlem hızlarına ve depolama kapasitelerine sahip süper bilgisayarlar olağanüstü karmaşık genetik analiz süreçlerini çok daha basite indirgeyebiliyor. 2025 yılına doğru genomik alanında yapılan çalışmaların hastaların yaşamlarını altı ayla iki yılda arasında uzatma imkânına sahip olacağı öngörülüyor. Tıp ve genetik alanındaki teknolojik çalışmalar ile bir DNA parçacığının yapısının belirlenmesinde kullanılacak ‘dizileme sistemleri’ doktorların masa üstü aygıtlarından birisi haline gelecek. Özetle; geleceğin teknolojileri arasında tıp ve genetik temalı olanların giderek yükseldiğini göreceğiz.
İleri Malzemeler
İleri malzemeler alanı, malzeme biliminin kimya, fizik, nanoteknoloji, seramik, metalürji ve biyomalzemelerle ilişkili, yeni sayılabilecek bir dalını oluşturur. Katı hal başta olmak üzere yeni malzemelerin bulunması ve tasarlanması üzerine çalışır. Bu bağlamda özellikle nanoteknoloji alanındaki gelişmelere işaret etmek uygun olur.
Mevcut malzemelere moleküler düzeyde müdahale edebilmek, ürün yapımında kullanılan pek çok malzemede iyileştirme imkânları sağladı. Bunun örneklerini güneş gözlüklerinden seramik karoya, otomobil parçalarından medikal ürünlere kadar pek çok uygulama alanında görebiliyoruz. Bilim insanları giderek malzeme üzerinde daha fazla denetim sahibi olurken, bilimsel – teknolojik ar-ge ve ür-ge bağlamında malzeme yapıları ve bunların manipüle imkânları konusundaki bilgilenme ve deneyim de artıyor.
Bazı gıda ürünlerinin üretiminde kullanılan nanomalzemelerin insan sağlığına olumsuz etkileri konusunda ciddi kuşkular var. Bu tür etkilerin ancak uzun vadede ortaya çıkacağı ve bunların insan sağlığını geri dönülmez biçimde olumsuz etkileyeceği düşünceleri yaygınlaşıyor. Bu nedenle bazı gıda şirketleri kendi ürünleri içinden nanomalzemeleri çıkardıklarını ilan ediyorlar. Diğer yandan nanoteknoloji alanındaki gelişmeler insan sağlığı yönünden iyileşmeler sağlamaya da aday görünüyor. Örneğin kanser tedavisinde ciddi kazanımlar elde edilebilir. Önümüzdeki dönemin ileri malzeme alanındaki görkemli gelişmesi kendini iyileştiren, kendini temizleyen ve eğilip büküldüklerinde (deforme olduklarında) önceki halini hatırlayıp eski şeklini alan malzemeler olacaktır.
Taşıt Teknolojileri
Sürücüsüz, kendi başına hareket edip park yapabilen elektrikli taşıtların örneklerini –en azından– TV haberleri ile İnternet platformlarında izlemeye başladık. Bu alanda gerçekten yoğun çalışmalar var. Yakında fütürist filmlerde izlediğimiz dünya günlük yaşantımıza taşınacak.
Taşıt teknolojisi konusu sadece enerji kaynağı ile ilgili sorunların çözülmesinden ibaret değil. Bilgisayarlaşan taşıtlar sayesinde 2025 yılı ile birlikte ‘sürücüsüz devrim’ olarak isimlendirilen bir dönemin başlaması öngörülüyor. Bu durum sadece taşıt tasarımı ve üretimi ile ilgili bir konu değil. Yasal mevzuattan başlayarak coğrafi bilgi sistemlerine, yol şartlarından yaya eğitimine kadar gözden geçirilmesi, geliştirilmesi ve yenilenmesi gereken pek çok konu olacak.
Ortam Zekâsı
Eğer yaşadığımız dönemi bilginin hızlı çeşitlenip çoğalması ve üretim süreçlerinde değerli faktör haline gelmesi nedeniyle “Yaşam Boyu Eğitim Çağı” olarak isimlendiriyorsak, eğitim ve öğretime yeni teknolojiler açısından da bakmamız gerekir. Bir başka deyişle; yeni teknolojiler ve eğitim-öğretim süreçleri karşılıklı olarak birbirlerini etkileyip değiştirecekler. Bireyin farklılığını öne çıkaran yeni eğitim yaklaşımları, bu özelliği nedeniyle uyarlı (uyarlanabilir) yapıda olmak zorunda. Uyarlı teknolojiler okulda (eğitim merkezinde) veya diğer ortamlarda öğrencilerin öğrenme yeteneklerine uygun nitelikli olanaklar sunacak. Buna bağlı olarak sınav sistemleri de değişecek. Başarıyı güvence altına almak için kişiselleştirilmiş yollar ve gerçek zamanlı veriler öğrencilerin ve öğretmenlerin kullanımına sunulacak. Şimdiye dek tanık olduğumuz bilgisayarlı öğrenim yöntem, teknik ve araçlarının çok ötesinde, daha gelişmiş ve kişiye uyarlanabilen imkânlara sahip olunacak.
“Ortam zekâsı” şeklinde isimlendirilen bir kavrama değinelim. E-ticaret sitesi olarak bildiğimiz Amazon.com tarafından pazarlanan Amazon Echo (kısaca Alexa) isimli bir ürün var. Bu ses komut sisteminin birincil işlevi bulunduğu ortamı sürekli dinlemektir. Aynı zamanda sesli sorulara cevap verme, müzik çalma ve akıllı cihazları denetme gibi yeteneklere sahiptir. 23,5 cm boyunda içinde mikrofonlar ve hoparlörler içeren Alexa, ortam zekâsı kavramının ilginç bir uygulama örneğidir.
Önümüzdeki dönemde ortamda neler olduğu konusuna dikkat eden yeni cihazlar ve servisler göreceğiz. Bunlar insanların neler yaptığını, nasıl sesler çıkardıklarını ve nelerle ilgilendiklerini izleyecekler. Bu verilerden kaynaklanarak insanların ne isteyebileceklerini veya nelere ihtiyaç duyduklarını tespit etmeye çalışacaklar. Sonuç olarak; şimdiye kadar büyük oranda pasif ve statik olduğunu bildiğimiz mekân ve ortamların ‘akıllanmaya’ başladığını izleyeceğiz.
Sağlık Takipçileri
Pek çok hastalık zamanında teşhis edilemediği için –tedavilerinin çok zor olmamasına rağmen– insan sağlığı açısından ciddi sorunlar yaratıyor. Eğer bedenimiz hastalık konusunda bize daha erken veri sağlayabilse, zamanında önlem almamız mümkün olur. Nanoteknoloji bunu başarmak için imkânlar geliştiriyor. İnsan bedeninde ‘yaşamak’ üzere tasarlanmış nano parçacıklar insan sağlığını gerçek zamanlı olarak izlemek için yeni fırsatlar yaratıyor. Diğer teşhis yöntem ve teknikleri ile birlikte gelişmekte olan nano parçacık teknolojisi sayesinde sağlık konusunda zamanında alınacak önlemlerle yeni başarılara imza atabilir.
Çağın ilgi çeken konuları arasında sağlıklı ve uzun yaşam ilk sıralarda yer alıyor. Sağlıklı ve estetik görünümlü bir bedene sahip olmak için insanlar giderek daha fazla maddi kaynak harcıyorlar. Bunun yanında spor dallarının her biri birer endüstri haline dönüşmeyi sürdürüyor. Bu bağlamda (giysiler, gözlükler, saatler, ölçü aletleri gibi) giyilebilir teknoloji ürünlerinin insanlara yeni fırsatlar sunacağı anlaşılıyor. Basınç, sıcaklık ve hareket için üç boyutlu ölçüm araçları ile donatılmış giysiler çok daha nitelikli bedensel gelişmeye katkı yapabilir. Bu tür teknolojik donanım aynı zamanda antrenman sırasında olabilecek kas ve kemik sakatlıklarının önüne geçilmesini de sağlayabilir.
Giyilebilir teknoloji konusunda bir başka beklenti ise uyku apnesi ve bozuklukları, gerginlik ve endişe gibi durumların tespiti olabilir. Teknolojik giyim elemanları saydığım türden problemlerin tespitinde önemli fonksiyonlar üstlenebilir. Bu tür giysiler gömülü veya İnternet bağlantılı yazılım içererek ‘bilişsel davranış terapisi’ süreçlerinin oluşumuna katkı yapacaklar.
Gıda
Yeni ve gelişmekte olan teknolojiler yaşamın her alanında değişimi hızlandırıyor. Günlük yaşam nesnelerindeki büyük değişimlerin eşiğindeyiz. Örneğin sayıları giderek artan tekstil firması ve tasarımcı inovatif ve akıllı teknolojilerle donatılmış tekstil ürünleri üzerinde çalışıyor. Bu malzemeler üzerlerinde veya içlerinde gömülü halde sensorlar içeriyorlar. Böylece günlük yaşam bu ürünlerin çevre, davranış ve sağlık şartlarına verdikleri tepkilerle daha kolay hale gelecek. Örneğin çevresel ısı değişimlerine uyumumuzu ve sağlığımızı korumamızı sağlayacak tekstil – konfeksiyon ürünlerini yakında pazarda izleyeceğiz.
Mutfak işi yeni cihazlarla daha kolay hale geliyor. Artık yemek hazırlama ortamlarındaki cihazlar kap kacak, buzdolabı ve bulaşık makinesinden ibaret değil. Pek çok elektronik alet yemek pişirme sürecinde yardımcı oluyor. Kısa vadede mutfağın görünümü değişmeyi sürdürecek. Bir dizi, birbirine bağlantılı mutfak aygıtı gıda ile etkileşimimizi, gıda üretimini ve tüketim tarzımızı dönüştürecek. Mutfakta yemek tariflerini İnternet’ten sağlayan, örneğin uzmanlıkları arasında pizza ya da meyveli pasta yapmak olan robotları görmemiz zaman olarak pek uzaklarda değil.
Mutfakların yeni cihazlarından birisinin 3B yazıcılar (3D Printer) olması artık beklenen yakın bir gelişmedir. Bilindiği gibi; üç boyutlu baskı sanal ortamda tasarlanmış herhangi şekildeki bir üç boyutlu nesnenin katı formda basılması işlemidir. Bu işlemi gerçekleştiren cihazlara ise “3B yazıcı” adı verilir. Baskılar plastikten gıda hammaddesine kadar birçok türde malzemenin kullanılması ile yapılabilir. Önümüzdeki kısa vadede gıda zincirinin bu tür yeni cihazların katılımı ile büyük ölçüde değişeceğini söyleyebiliriz. Diyet reçetelerinin veri depolarından İnternet aracılığı ile sağlanmasına bağlı olarak 3B yazıcılar uygun gıda menülerini yemek masasında sunuma hazır hale getirecekler. Konutlarda ev bahçeciliğinin beklenen gelişmesi bir öngörü olmaktan çıktı, yaygınlaşmaya devam edecek.
Başka Neler Var?
Teknolojilerdeki gelişmeler ve yenilerinin ortaya çıkması fabrika ortamını dönüştürüyor. Daha fazla sayıda ve çeşitlilikte robotların çalıştığı fabrika ortamlarına doğru gidiyoruz. Üretim ortamlarında 3B baskı teknolojisi kullanan makinelerin sayısı çok daha fazla olacak. Ama bundan ötesi de var. Öyle bir imalat ortamı hayal edin ki, teknolojik makineler üretme dışında montaj işlerini de yapabilsin. İmal edilen ürünler zaman içinde kullanıma bağlı olarak kendilerini değiştirebilecek uyarlılığa sahip olsunlar. Bu yeni yaklaşıma 4B baskı (4D printing) adı veriliyor. Örneğin bir yatak kendini kullanıma (örneğin uğradığı fiziksel baskıya) bağlı olarak daha sağlam ve rahat hale getiriyor. Daha şimdiden 4B baskı teknolojileri konusunda çalışan şirketler var.
İnternet’in, bankacılık donanımlarının ve sayısal şifrelemenin ortaya koyduğu gelişime bağlı olarak sayısal para sistemine geçiş yolunda çalışmalar var. Gerekli bilişim, iletişim ve güvenlik altyapısı hızla oluşuyor. Devletler arasındaki hukukun gelişimine bağlı olarak sayısal kur sisteminin ve kullanımın devreye girmesi beklenen yeniliklerden birisidir.
Bilgisayarın ilk kullanım alanlarından birisi sayısal oyun oynama idi. Daha sonra oyun işi bir ekonomik sektör halini aldı. Gelinen noktada bilgisayarlı oyun teknolojileri, pek çok başka uygulama alanı ile birlikte insan kaynaklarına yönelik olarak da kullanılmaya başladı. Artık pek çok firma istihdam edeceği yeni insanların yaratıcılık, problem çözme ve işbirliği becerilerini oyunlar aracılığı ile sınıyor. Adayların elde ettikleri skorlar başarılı çalışanlarınkilerle karşılaştırılarak istihdama karar veriliyor.
Teknolojik yönelimlerle ilgili olarak söylenebilecek son söz ancak şu olabilir: Hepsi bu değil; her an değişime hazır olun!
Gürcan Banger