İnternetin hızlı ve yaygın hale gelmesi, bilişim donanımının gelişmesi ve yazılım alanındaki zenginleşme 1990’larla birlikte “Bilgi Ekonomisi” adı verilen yeni bir döneme yol açtı. İnişli çıkışlı bu süreçte bilişim, iletişim ve İnternet ortamında iş yapan firmaların sayısı hızla artmaya başladı. Bu firmaların çalışma biçimleri, örgütlenmeleri, işletme fonksiyonlarını yerine getirmeleri geleneksel olanlara göre farklılıklar taşıyor. 20’nci yüzyılın ortalarından bu yana mühendisliğin popüler kavramlarından birisi olan “Sistem Teorisi’nden” de etkilenerek bu yeni çalışma tarzı “iş modeli” olarak isimlendirilen bir kavramı iş-işletme kültürüne dâhil etti. Kısaca söylersek; iş modeli, bir işletmenin kendisine ve iş yapış biçimine sistem teorisi açısından bakmak anlamına gelir.
Yukarıda özetlediğim gelişmelere eşlik eden bir diğer konu ise inovasyon kavramının ortaya çıkışı oldu. İşletmelerin, müşterilerin ve pazarın yer aldığı büyük ekosistemde oluşan değişimler firmaların pazara ürün ve hizmet sunmalarında yeni imkânlar yarattı. İnovasyon; geçmişte pazarda bir değere ve varlık nedenine sahip olan bir ‘şeyin’ yok edilerek yerine yenisinin gelmesini ifade eden değişime verilen isimdir. Bu ‘şey’, ekosistemde yer alan tüm unsurları –özellikle işletmeyi– etkileyen insani, sosyal, teknik, örgütsel, imalatla ilgili ve ticari değişim olabilir. Bu yenilik sayesinde işleri yepyeni yollardan yepyeni değerler üretecek biçimde yapmak mümkün olur. Değişimin aynı alanda veya sektörde oluşması şart değildir; bir değerin bir ‘yerde’ kaybolması sonucunda (veya ona eşzamanlı olarak) bambaşka bir alan veya sektörde yeni bir çözüm ortaya çıkabilir. İlginç bir nokta daha şudur ki; bir ‘yerde’ inovasyon ortaya çıktığında artık ne orada ne de bundan etkilenen başka alan ve sektörlerde eski biçimde iş yapmaya devam etmek mümkün değildir. Bir sektörde ortaya çıkan inovasyon diğer sektörleri de değişmeye mecbur tutar. Bu nedenle herhangi bir sektörde oluşan inovatif değişim başka sektörlerde oluşabilecek yenilikler açısından –bunu değerlendirebilecek girişimciler için– yepyeni iş fırsatları sunmaya adaydır.
Ticari Hazırlıklılık
Bilgi Ekonomisi Çağı’nın yenilik (inovasyon) fikri, geçmişten farklı olarak ‘yeni ürün veya hizmet’ üzerine odaklanmaz. Artık yenilik anlayışı ‘iş modeli inovasyonu’ üzerine kurgulanıyor. İşletme –geçmişteki gibi– pazara yeni bir ürün sunuyor olsa bile bunu iş-işletme sisteminin diğer fonksiyonlarındaki değişimler ile birlikte algılamak, yorumlamak ve kurgulamak durumundadır. Bu bağlamda iş modelinin varoluş nedeni, yeni iş (örneğin ürün veya hizmet) fikrini bununla ‘ticari iş yapma becerisi’ ile birlikte ifade edebilmektir. Değişim unsurunu ticari iş yapma becerisi olarak ortaya koyabilmeye “ticari hazırlıklılık” olarak isimlendirebiliriz. Dolayısıyla Bilgi Ekonomisi Çağı’nda yeni bir ürün veya hizmet geliştirme becerisi kadar –belki de ondan daha fazla– firmanın “ticari hazırlıklılık” yeteneği ve performansı önemlidir. Burada içselleştirilmiş inovasyon kültürü, uyarlanma çabukluğu, esneklik ve sistemleştirme gibi beceri kavramlarından söz edebiliriz.
Ticari hazırlıklılık kavramına biraz daha yakından bakalım. Bir firmanın yeni fikirleri ekosisteme çıkarma konusunda kurumsal yeteneği nelerle ilgilidir? Yukarıda saydığım niteliklere ek olarak; birinci sırada işletmenin kendi ticari amaçlarına ulaşma konusundaki içsel yeteneğinin öngörülmesi gelir; İşletme, başarılı sonuçları öngörme konusunda ne denli beceriklidir? İkinci olarak; tasarlama ve yapma konusunda ne denli başarılıdır? Daha önemlisi; performansını ne denli doğru ve objektif değerlendirebilmektedir? Üçüncüsü; stratejisini belirlemekte ve bunu bir iş planına dönüştürmekte ne ölçüde başarılıdır? Bu üç soruya verilen cevapları işletme için çok net olmasa da bir iş modelinin ifadesidir.
İş Modeli
Bir işletme ürün ve hizmet üreterek müşteri ihtiyaçlarını tatmin edecek olan değeri yaratır. Bu ürün veya hizmetleri pazarda satarak kendi kalıcılığını ve gelişimini sürdürmesini sağlayacak olan değeri pazardan elde eder. Bir iş modeli, işletmenin –ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer boyutlarda– kurumsal beceri ve yetenekleriyle değeri nasıl yarattığı ve pazara sunduğu ile bunun karşılığında pazardan kendisinin ne şekilde değer elde ettiğini tanımlar. İş modelinin oluşturulması (aşağıda değineceğim gibi) iş stratejilerinin bir parçasıdır.
İş modeli, Bilgi Ekonomisi Çağı’nda işletmenin yarattığı değerle ilgili alanlardan dört tanesini birbirleriyle ilişkilendiren yöntemi tanımlar. Bu alanları strateji, süreçler, stratejik düzeyde kullanılan bilişim-iletişim teknolojisi (BİT) sistemleri ve etkileşimli yönetim (yönetişim) olarak sayabiliriz. Başarılı bir iş modeli değer yaratmak üzere süreçlerden yararlanır. İş modeli toplam değerin yaratılmasında her sürecin ve adımın yapacağı katkıyı açıkça belirtmelidir. Aynı zamanda ortaya koyduğu adımsal inovasyonların pazarda taklit edilmesine karşı da kendini koruyabilmelidir. Sağlam bir ekonomik modelin oluşturulması aynı zamanda işin (veya bir bütün olarak işletmenin) pazarda uygun şekilde konumlandırılması ile ilgilidir.
İş Modelini Değiştirmek
Bir işletme, iş modelinde değişim yapma ihtiyacını ne zaman duyar? İş modeli inovasyonu, hangi şartlarda gündeme gelir? İş sahipleri veya üst yöneticiler, genelde sıradan operasyonel işlerle o kadar yoğundurlar ki, çoğu zaman iş modeli değişimi ihtiyacını hissetmekte zorluk çekerler.
Her işletmenin mevcut ürün ve hizmetleri vardır. İşletmeler, kimi zaman bunlarda değişiklik yaparak ya da yenilerini geliştirerek ek kazanç elde etmeyi öngörürler. Öyle bir dönem olur ki, yeni ürün ve hizmetlerle ya da mevcutların yenileştirilmesi ile öngörülen getiriler elde edilemez. Beklenen ile elde edilen kazanç arasında, dikkat çeken bir farklılık oluşur. Ürün ve hizmet iyileştirmelerinin istenen getiriyi sağlamaması, bir iş modeli değişimine yönelmenin zamanının geldiği yönünde bir ipucudur.
Stratejik planlama sürecini düşündüğümüzde, aklımıza ilk gelen bir dizi beyin fırtınası yapmaktır. Yeni ürün geliştirme konusunda da sıklıkla beyin fırtınası oturumlarına başvurulur. İşlerin yolunda gitmediği veya yapılan iyileştirmelerle beklenen sonuçların oluşmadığı durumlarda da, beyin fırtınası tekniği bir ağrı kesici göreviyle gündeme gelir. Diğer yandan beyin fırtınası tekniğinin kullanımına yakından baktığımızda daha önce fark etmediğimiz bazı ayrıntıları görmeye başlarız.
Beyin fırtınası, mevcut durumu bir ön kabul şeklinde benimseyerek başlar. Yaratıcı veya yenilikçi düşünme süreci, çoğu zaman mevcutların iyileştirilmesine ‘kilitlenir’. Sonuçta; mevcutların değiştirilmesi ve yenileştirilmesine bağlı olarak ‘hafifçe’ artırılan fiyatla daha yüksek getiriler beklentisine girilir. Özellikle marka gücü olan bir firma için, geçmişte gayet ‘iyi’ işleyen bu yaklaşımın günün birinde öngörülen ek kazançları sağlayamaması şaşkınlıkla karşılanır.
İşletmenin önceki yıllardan uzanıp gelen bir iş modeli vardır. Beyin fırtınası, bu modeli ön kabul olarak benimseyerek yola çıkar. Hâlbuki işletmenin iş modelinin kurgulandığı önceki yıllara oranla, piyasanın şartları değişmiştir. Bu nedenle mevcutlar üzerinde küçük iyileştirme ve yenileştirmelerle yüksek getiriyi yakalamak artık imkânsız hale gelmiştir. Böyle bir durumda işin kendisinin –bir başka deyişle iş modelinin– değişimi gereklidir.
İş modeli, piyasa ortamında katma değer sağlamak üzere tasarlanmış bir dizi bağlantılı ve planlı faaliyettir. İş modeli, bir işletmenin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere gerçekleştirdiği iş yapma yöntemidir. İş modeli kapsamında; işletmenin ürettiği mal ve hizmetlerden müşterilere, dağıtım kanallarından gelir modeline, maliyet yapısından liderlik tarzına, anahtar faaliyetlerden kaynaklara kadar tüm fonksiyon ve unsurları yer alır. İş modeli, bir işletmenin stratejik seçimlerinin sonucunda ürün veya hizmet olarak değer yaratma, yayma ve kazanç elde etme yolunu tanımlar. İş modeli; bir firmanın değer yaratma, yayma ve dağıtma ile kendisi için değer sağlama mantığını sergiler. İş modeli; bir işletmenin ürünler veya hizmetler üretmek, kalıcı ve sürdürülebilir olmak ile büyümek için kaynak yaratmak için “kim, ne, ne zaman, nerede, niçin, nasıl ve ne kadar” sorularına cevap verme tasarımıdır.
İş modeli değişimi (iş modeli inovasyonu) ise iş modelini oluşturan bir ya da daha fazla sayıda unsurunda işletmenin kazanç performansını artırıcı katma değerli yenilik yapmasıdır. İnovasyonun “kazandıran yenilik” olduğunu hatırlarsak (maliyetten gelire elde etme biçimine, müşteri ilişkilerinden dağıtım kanallarına, işbirliğinden pazarlama) iş modelinin her unsuru, yenilikçi değişime açık demektir.
Gürcan Banger