Ona Karar Verdim, Ama Bunu Aldım

      Yorum yok Ona Karar Verdim, Ama Bunu Aldım

Bir yandan güven ve istikrar, diğer yandan ise heyecan ve haz duruyor. Bünyelerinde geceyle gündüz, siyahla beyaz, acıyla tatlı; iki karşıt uç halinde kendi lezzet ve cazibelerini barındırıyor. İstikrar ve heyecan aynı zamanda bir çatışmanın da kaynağı oluyor. Örneğin sade ve düzenli beslenerek sağlıklı kalmak –dolayısıyla güvenli, istikrarlı bir ömür yaşamak– istiyorsunuz; ama aynı zamanda kısıtlanmadan yemek ve içmek de sizi haz veriyor ve heyecanlandırıyor. Evde bulgur mevcuttur, ama pazardaki pirinç cezp etmeye devam eder. Hangisini yapmalısınız? İki yanınızdan iki ayrı tarafa zorlanarak çekiştirilmek gibi bir şeydir bu…

Ne denli ‘iyi’ bir tavla oyuncusu olursak olalım; bir sonraki hareketimiz –ne olduğunu önceden tam olarak öngöremediğimiz– gelecek zarlara bağlıdır. Bir el önce farklı durumda iken gelen zarın durumuna göre çok farklı bir duruma geçebiliriz. Bir başka örneği ise daha fazla heyecan yaratmak için bir dalgadan diğerine atlayan sörfçünün seçim tercihlerine benzetebiliriz. Düzgün ve tanımlı bir şekilde giden bir dalganın üzerinde kayarken, onu bırakarak bir başkasına geçmek, son tahlilde insana uygun bir davranıştır. Yaşamımız arzular, hazlar ve heyecanlar ile güven, kararlılık ve sürdürülebilirlik arasında geçer.

Kısıtlı Kaynaklar

Yaşamımız sağlık, zaman ve maddi kaynak olarak kısıtlıdır. Sonsuz gibi görünen isteklerimizin tümünü aynı anda tatmin edemeyiz. Ama insani açlığımızı terbiye etmek ve daha sade bir yaşam kurgulamak da hiç kolay değildir. En sade yaşam bile yukarıda anlattığım güven-istikrar ile heyecan-haz arasındaki çelişkiyi içinde yaşamaya devam eder. Felsefenin ve psikolojinin bazı temel unsurları bu yaman çatışmadan kaynaklanır.

Çatışmanın bir görünümü, kısa vade ve uzun vade arasındaki çelişkili yararlar biçiminde yansır. Bir yararı elde etmek için sadece yararın kendisinden değil, aynı zamandan bireysel ilkelerden ve politikalardan vazgeçtiğimizde olur. Kimi zaman ise geçmişte katı olduğunu düşündüğümüz bazı kuralları esnetme yoluna gideriz. Zaman içerisinde çatışmalar ve çelişkiler yumuşar, çözülmüş gibi görünür. Geçmişte kendi içimizde yaşadığımız zorlanmaları, gerilmeleri ve çatışmaları unuturuz. “Zaman her şeyin ilacıdır” gibi bir deyişin özünde zamanla çatışmaları ve çelişkileri yumuşatma alışkanlığımız yer alır.

Kararsızlık ve Karar

Gece yatakta bir karar için debelendiğiniz bir zamanı hatırlayın. Kafanızdan pek çok şey geçer. Sonunda kendinizi zorlayarak bir karara varır ve uykuya dalarsınız. Ama uykuya dalmak çatışmayı çözmekle eşdeğer değildir. Uykunuzda zihin çatışmayı çözmek için yoğum biçimde işlemeye devam eder. Sabah uyandığınızda artık yeni bir karar oluşmuştur. Bu kararın da ne denli kalıcı ve sürdürülebilir olduğu ise hâlâ belli değildir. Diğer yandan kararsızlık en kötü karardır. Yüksek ateş veya normal üstü tansiyonun bedenin içini oyduğu gibi kararsızlık da insanın duygusal ve düşünsel yönden –hatta fiziksel olarak– yorar.

Eğer analitik düşünme teknik ve araçları konusunda yeterince deneyimli değilsek veya problem çözme performansımız düşükse, kararlarımız büyük ölçüde geçmişten gelen ezberlerimize, önyargılarımıza ve duygusallığımıza dayanır. Bazı insanların kahve fallarında ya da benzerlerinde karar aramalarının altında bu deneyimsizlik yatar. Doğru analitik düşünme konusunda kendisini yetiştirmiş olanlar ise önce karara temel teşkil eden kriterleri ortaya koyarlar. Daha sonra bunlara öncelik sırası ve ağırlık puanı verirler. Bu kriterlerin önceliğe ve ağırlığa göre değerlendirilmesi ile bir karara varırlar. Ama muhtemelen bu akılcı (rasyonel) karar da haz ve heyecan üretecek olan diğer duygusal temelli seçeneklerle çelişir. Akılcı bir karar üretmiş olmak hâlâ heyecana, hazza ve korkulara dayalı diğer duygusal, hatta mantıksız (irrasyonel) seçimlikleri dışarıda bırakmaz. İşte o seçimlikler en zorlu durumlarda bile bize gülümsemeye devam ederler. Sonuçta; şuna akılla karar verir, ama bunu duygusal olarak tercih ederiz.

Akıl ve Duygu

Çevremizdeki insanlar akıllı seçimler yapmamızı bekler. Akılcı olmanın sosyal olarak kabul edilme oranı yüksektir. Kamuoyunda akıllı seçim genelde beyin, zekâ, bilgi, deneyim ya da kişisel çıkarlara uygunluk gibi olumlu olduğu düşünülen unsurlarla ilişkilendirilir. Ezberlerimizi, önyargılarımızı veya akılcı (rasyonel) kriterleri kullanarak seçtiğimizin dışında kalana yönlenmemizi açıklamak ve savunmak için güçlü bir argüman gerekir. Burada çoğunlukla duygu ve kalp gibi şeyler yardım için yetişir. Aklın karşısına duyguyu koyduğumuzda, güçlü bir mücadele aracına sahip olduğumuzu düşünürüz.

Gerçekten kendi içimizde mücadele eden akıl ve duygu gibi iki farklı güç var mı? Güven-istikrar ve haz-heyecan olarak yaşadığımız çatışmanın nedeni içimizde var olan iki farklı güç olabilir mi? Bu yaman zorlanma bu iki güç arasındaki çatışmanın yansıması mıdır? Günümüzde insan beynini ve onun tezahürlerini inceleyen bilim ve disiplin dalları gösteriyor ki, bu çatışma aslında insanın karar mekanizmasını ele geçirmek için kendisiyle verdiği bir mücadeledir. Mücadele sırasında beynin kumanda ettiği beden, kararı üretip dış dünyaya yansıtacak süreci ele geçirmek için akıl ve duygu başlığı altında iki farklı senaryo üretiyor. Bazen senaryolardan birisi, bir başka zamanda ise diğeri vizyona giriyor.

Rasyonel Davranış

Antik çağlardan başlayarak felsefe ile akılcı insan davranışı arasında bir eşleme yapılır. Örneğin etik adı verilen ahlak felsefesinin ana ekseni (yönetici veya yurttaş olarak) insanın akılcı ve doğru kararlar vermesi üzerine kurgulanmıştır. Akıl dışı kararlar nedeni irade zayıflığı, insani düşkünlük, öz denetim yoksunluğu veya acelecilik olarak nitelenmiştir. Diğer yandan edebiyat ve diğer sanatların özü ise büyük oranda aklı dışarıda bırakan duygusal seçimlerden ve tesadüflerden kaynak bulur. Yanlış veya doğru, haklı veya haksız; bu ikili ayırım olmasaydı, muhtemelen geçmişten günümüze ulaşan pek çok sözlü ve yazılı kültür birikimi de var olmazdı.

Akılcı karar ve davranış konusunda geri dönelim. Bir karar vermek ve buna bağlı seçim yapmak için kriterlerimiz ve ilkelerimiz olmalıdır. (Olmalı mıdır?) Bu kriterlerin her biri kararı ve seçimi oluşturmak üzere öncelikler ve ağırlıklar içermelidir. Çok sayıdaki kriteri tek bir karara ve seçime dönüştürecek bir değerlendirme sistemine (formüle) sahip olunmalıdır. Değerlendirme sonucu elde edilen karar uygun olarak seçim yaptığımızda ise akılcı (rasyonel) davranmış oluruz (ya da davrandığımız kabul edilir).

Değişen Ezber

Kişinin ilkeleri ve kriterlerinin var olması ile bunların değişmez olduğu iddiası farklı şeylerdir. Öncelikle unutabiliriz. Bu durum, insan beyninin ve belleğinin olağan bir özelliğidir. Yeni öğrendiğimiz bilgilerle ve elde ettiğimiz deneyimlerle değerlerimiz, ilkelerimiz ve kriterlerimiz arasında değişenler veya kaybolanlar olur. Sosyal, ekonomik veya kültürel statülerimiz ya da başkaca çıkarlarımız nedeniyle ulaştığımız karar ve seçimler bazı kriterlerimizin gündemden kalkmasına neden olur. Kısa söylemek gerekirse; değişiriz.

Değişim bizim duyumsayıp yaşadığımız evrenin ve insanın kaçınılmaz bir niteliğidir. Değişen kriterler ise daha önce rasyonel (akılcı) görünen bir karar ve seçimin artık akılcı sayılmamasına neden olabilir. Bugün geçmişten farklı davranmamızın veya dünle ilgili pişmanlıklar yaşamamızın nedenlerinden birisi budur. Bundan çıkaracağımız kıssa şudur ki, değerlerimiz, ilkelerimiz ve kriterlerimiz ezberlenmesi gereken, önyargılarımıza malzeme olan şeyler değildir; yaşamımız hakkında sorular sormayı başardığımız gibi bunları da sorgulamayı bilmek zorundayız.

Yukarıda söylediklerimden bir çıkarsama ile bitireyim. Yanılsama nedeniyle oluşmuş temelsiz arzularınızın, ezberlerinizin, önyargılarınızın albenisine kapılmayın. Bunlar için bahaneler üretip kendinizi kandırmayın. İrrasyonel (akılcı olmayan) çılgınlığın da bir mantığı olmalıdır.

Gürcan Banger

( Toplam ziyaret sayısı: 71 , bugünkü ziyaret sayısı: 1 )

About Gürcan Banger

GÜRCAN BANGER elektrik yüksek mühendisi, danışman ve yazardır. Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü olarak görev yaptı. Halen ICI Teknoloji A.Ş. danışmanı ve danışma kurulu üyesidir. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak blogunda (http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor. KİTAPLARINDAN BAZILARI: Gürcan Banger, "En Uzak Şehir", öyküler, Yol Akademi Yayınevi, 2023 Gürcan Banger, "Yeni Teknolojiler, Dijital Dönüşüm ve İş Modelleri", Günce Yayınları, 2022 Gürcan Banger, "Hayat Esnaf Lokantası", öyküler, Günce Yayınları, 2022 Gürcan Banger, "Yaratıcı Problem Çözme Teknikleri", Dorlion Yayınları, 2019, Ankara. Gürcan Banger, "Endüstri 4.0 Uygulama ve Dönüşüm Rehberi", Dorlion Yayınları, 2018. Gürcan Banger, “Endüstri 4.0 – Ekstra”, Dorlion Yayınları, 2. baskı, 2018, Ankara. Gürcan Banger, “Endüstri 4.0 ve Akıllı İşletme”, Dorlion Yayınları, 2. baskı, 2018, Ankara. Gürcan Banger, “Aşkın Anlamlar Kitabı”, Dorlion Yayınları, Eylül 2017, Ankara. Gürcan Banger, “Sivil Toplum Örgütleri İçin Yönetişim Rehberi”, STGM Yayınları, 2011, Ankara. Gürcan Banger, “Eskişehir'in Şifalı Sıcak Su Zenginliği”, Eskişehir Ticaret Odası Yayınları, 2002. Gürcan Banger, “Siyasal Kalite: Siyasal Kalite Yönetimi”, Bilim Teknik Yayınevi, 2000, İstanbul Gürcan Banger, “C/C++ ve Nesneye Yönelik Programlama”, Bilim Teknik Yayınevi, İstanbul Gürcan Banger, “Pascal: Borland / Turbo 4, 4.5, 5,5, 6,7 ve 7.01”, Bilim Teknik Yayınevi, 1999, İstanbul Gürcan Banger, “Siyasetin Mimarisi”, Ant Matbaacılık Yayıncılık, Haziran 1995, Eskişehir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.