Eski Düşüncelerden Kurtulmak

      Yorum yok Eski Düşüncelerden Kurtulmak

Dee Hock, VISA kredi kartı birliğinin kurucusu ve 1984’e kadar icra kurulu başkanıdır. İlk baskısı 1999’da “Birth of the Chaordic Age” ismiyle yapılan, daha sonra iki yeni bölüm eklenerek 2005’te “One From Many – VISA and the Rise of Chaordic Organization” adıyla yeniden yayınlanan bir kitabı var. Chaordic sözcüğü İngilizcede karmaşa anlamına gelen chaos ve düzen manasındaki order sözcüklerinin bileşimi ile oluşturulmuş. Dolayısıyla chaordic sözcüğü, karmaşanın düzenine ait olan anlamına geliyor. Dee Hock, kitabında VISA’nın serüvenini ve kendi iş kültürü ile yönetim yaklaşımlarını anlatıyor.

Dee Hock, kitabının “İmkânsızı Hayal Etmek” adını verdiği bölümünde şunları söylüyor: “Sürekli olarak algımızı renksizleştiren ve bozan şey, –içsel gerçeklik tapınağımızdan dünyaya– bireysel bakış açımızdır. Etrafımızdaki her şey değişirken ve bunlara ilişkin yeni bir algı (yeni bir içsel gerçeklik modeli) geliştirmek gerekirken sorun zihnimizin içine yeni fikirler almak değil, eskileri dışarı atmaktır. Her zihin eski mobilyalarla doludur. Eskiye alışığızdır. Rahattır. Atmaktan nefret ederiz. Fiziksel dünya için kullanılan “Doğa, boşlukları sevmez” sözü zihinsel dünya için daha geçerlidir. Zihninizdeki eski bakış açılarını temizlediğinizde, içeri yenileri dolacaktır.

Hock, burada bir evin içindeki fiziksel mobilyaları (ya da onların zihindeki eşdeğerleri olan somur fikirleri, ezberleri, kalıpları) kast etmiyor. Kapı dışarı edilmesi gereken bakış açılarıdır; algılama, anlama, yorumlama ve değerleme tarzlarıdır. Herhangi bir düşüncenin kendisinden değil, eskimiş, zamanın ve ekosistemin şartlarına uygun olmayan düşünme tarzından kurtulmaktan söz ediyor.

Diderot’un Sabahlığı

Dee Hock’ın eskimiş mobilyalardan kurtulmak benzetmesi bana “Diderot Etkisi” olarak bilinen ilginç bir konuyu hatırlattı. Eskimiş düşünme modelini yenileme işine girişmeden bu ilginç konuyu kısaca özetlemek isterim. Denis Diderot, 18’inci yüzyılda yaşamış, ünlü bir Fransız düşünür, sanat eleştirmeni ve yazardır.

Diderot, 1772 yılında “Eski Sabahlığımdan Ayrılmanın Pişmanlıkları: Ya da Paradan Daha Ziyade Beğenisi Olanlar İçin Bir Uyarı (Regrets sur ma vieille robe de chambre)” başlıklı bir makale yazmış. Diderot, makalede bir arkadaşının kendisine yeni bir sabahlık hediye ettiğinden söz ediyor. Devamında bu yeni sabahlığın kendisini her şeyi değiştirmeye nasıl da değiştirmeye mecbur ettiğini anlatıyor. Odada sabahlık hariç her şey eskiydi. Yeni sabahlık (robdöşambr), bir anda çalışma odasındaki her şeyin eski püskü görünmesine neden olmuştu ve yenileriyle değiştirilmeliydi. Hâlbuki arkadaşı bu hediyeyi vermemiş olsaydı, kendisi eşyalarla yeni sabahlık arasında bir karşılaştırma yapmayacağından odanın değiştirilmesine de ihtiyaç kalmayacaktı.

Alışılmış mevcut tüketim dokuları ellenmediği ve kurcalanmadığı sürece büyük bir değişime karşı bir atalet oluşturur. Alışkanlıklar, değişimi ve dönüşümü gereksiz kılar, zorlaştırır ve en azından fikren uzak tutar. Yeni düşünme tarzını edinmek için öncelikle zihindeki eski mobilyalardan kurtulmanın ardında bu ana fikir var. Eski bakış açıları var olmaya devam ettiği sürece yenilerin zihnimizde yer etmesine engel oluyorlar. Bu nedenle temizlik ve yenilere yer açma ihtiyacı oluşuyor.

Yeni Fikir ve Tarz Üretmek

Eskilerin yerine yeni fikir üretmek veya yeni düşünme tarzları geliştirmek deyince aklımıza ilke gelen şeylerden birisi beyin fırtınasıdır. Birkaç kişi masanın başına oturarak yeni bir gelecek tasarlamayı isteriz. Ama çoğu zaman unuttuğumuz konu, hem masa ve sandalyelerin hem de birer Diderot olarak zihnimize giydiğimiz robdöşambrın eski olduğudur. Eskimiş malzemeyle, zamanın ruhuna uygun olmayan düşünme modelleriyle yeniyi tasarlamak mümkün değildir. Beyin fırtınası çalışmalarının sonucunda zaten bildiğimiz sonuçlara ulaşıyor olmamızın başka açıklaması olabilir mi?

Bir başka nokta daha var. O da beyin fırtınası gibi düşünme tekniklerine tapınırcasına sevdalanışımızdır… Bir otomatik makine gibi bir taraftan zihinsel eskimişliğimizle hammadde olarak kendimizi süreceğimiz makinenin diğer ucundan yepyeni fikirler ve stratejiler, gelecek tasarımları ile yenilikler çıkmasını bekliyoruz. Beyin fırtınası gibi bir tekniğin hem uzun süredir aynı şartlarda bir kabile gibi yaşayan bizi yenilemesini hem de yeni sonuç ve tarzlar üretmesini hayal ediyoruz. İşte bu nedenle öncelikle kendi eskimişliğimizden kurtulmamız, zihnimizde yeniye yer açmamız gerekiyor.

İçgörü Değişimi

Eski düşüncelerden kurtulmak” ifadesi, başarılması söylendiği kadar kolay olmayan bir içgörü değişimini anlatıyor. Bu değişim girişimi, esas olarak kişinin kendi duygularını bilme ve kendi kendini anlayabilme yeteneğinde yapılması gereken bir farklılaştırma, zenginleştirme ve çeşitlendirme çabasıdır.

İnsanın öğrenme yeteneğinin ve düşünsel gelişiminin temelinde kıyaslamalar yapma, farklılıkları gözleme ve mevcut olanla yeni arasındaki karşılaştırmayı yorumlayıp değerlendirme becerileri var. Buna bağlı olarak insanın siyah ile beyazı, ışık ile gölgeyi, varlık ile yokluğu adeta birlikte öğrendiğini söyleyebiliriz. Belli bir kavrama veya olguya ilişkin seçenek sayısı artınca, kıyaslama imkânı da çoğalıyor. Düşünsel zenginleşmenin önü açılıyor. Daha çok kitap okuyarak, daha fazla insan tanıyarak, farklı mekânları izleyerek veya çeşitli olayları yaşayarak düşünsel çeşitlenmenin şartlarını iyileştiriyoruz. Kişi olarak kendimiz için bu fırsatları yaratmadığımızda ise düşünsel kireçlenme başlıyor; fikri gelişim yavaşlıyor; ezber kalıplara bağlı sığ davranış modelleri oluşuyor.

Kendine Fırsat Yaratmak

Günümüzde bilişim, iletişim, medya ve lojistik teknolojileri dünyanın herhangi bir noktasındaki değişimi izleyebilmemize olanak sağlıyor. Küreselleşme neden veya sonuç olarak, dünyanın çok farklı noktaların oluşan ekonomik, sosyal veya kültürel gelişmelerin küresel yönelimler haline gelmesinde etkili oluyor. Küresel trendleri fark etmek ve izlemek ise kişi olarak bize yeni içgörü unsurları yaratmak için kaynak oluşturuyor. Sonuç olarak bu durum özellikle yeni ürün ve hizmet türleri bir yana; yeni iş modelleri ve iş yapma biçimleri geliştirmek için bize fırsatlar yaratıyor. Demek ki; eski düşünce kalıplarından kurtulmanın araçlarından birisi (özellikle düşünsel düzeyde olmak üzere) küresel eğilim ve yönelimlerin takibinde olmaktır.

Teknolojiyi basit anlamda bir dürbüne veya teleskopa benzetebilirsiniz. Yaşamınıza girdiği andan başlayarak yaşamınızda değişiklikler yaparak daha önce var olmayan yeni potansiyelleri fark etmenizi sağlar. Teknoloji kişiye sadece hız ve zaman kazandırmaz; onu kullanarak ve geliştirerek yeni imkânlar yaratabileceğimizi fark ederiz. Yeni teknolojiler nedeniyle bazı iş modelleri (dolayısıyla düşünce tarzları, kullanım biçimleri) demode olurken, onların yerine yeni fırsatlar gelir. Günümüzde teknolojinin dışında kalarak kişisel ve düşünsel zenginleşmeyi yakalamak pek mümkün değil. Günümüzde teknoloji eskimiş düşünme tarzlarından kurtulmak için gerçek anlamda etkili bir araç rolünü üstlenebilecek düzeye erişti. Artık düşünsel değişimin vazgeçilmez unsurlarından birisi teknolojidir.

Yaşamın her alanındaki fırsatların bizi çepeçevre saran ekosistemde olduğunu (yararlanmak için gerekli gayret içinde olmasak bile) artık çok iyi biliyoruz. İnovasyon dediğimiz kazandıran yenilik fikirlerinin büyük bölümü bu ekosistemi doğru gözlemekle doğuyor. Bu nedenle ilişki temelli yönetim tarzlarının önemi arttı. Kurumsal alanda müşteri ve tedarikçi ilişkileri ile halkla ilişkiler fonksiyonlarının öne çıkışı ekosistemin artan değerini doğruluyor. Günümüzde kişilerin ve kurumların sahip olduğu en değerli varlıklardan birisi ilişkiler topluluğudur. Böylece bakış açısı ve içgörü değişiminin ipuçlarını ekosistemdeki ilişkilerde bulmak da daha mümkün hale geldi.

Artık işletmecinin kendi yerinde oturduğu ve müşteriler için ürünler ve hizmetler geliştirmeye çalıştığı bir modelin geçerliliği kalmadı. Yeni durumda müşteri ile buluşulacak, problem ve ihtiyaçları tespit edilecek ve daha sonra işletmede bunları çözüp tatmin edecek ürün ve hizmetler geliştirilecektir. Bu gerçeğin, iş dünyasından kültürel alana kadar yaşamın her noktasında uygulama fırsatlarını bulmak mümkün. Eğer eskimiş düşünce kalıplarından, paradigmalardan ve içgörüden kurtulmak istiyorsak, aynen iş alanında olduğu gibi yakın ve uzak çevrenin yeni sorun ve ihtiyaçlarına bakmak gerekiyor. Dışarıya çıkın; değişim fırsatları orada sizi bekliyor.

Gürcan Banger

( Toplam ziyaret sayısı: 76 , bugünkü ziyaret sayısı: 1 )

About Gürcan Banger

GÜRCAN BANGER elektrik yüksek mühendisi, danışman ve yazardır. Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü olarak görev yaptı. Halen ICI Teknoloji A.Ş. danışmanı ve danışma kurulu üyesidir. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak blogunda (http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor. KİTAPLARINDAN BAZILARI: Gürcan Banger, "En Uzak Şehir", öyküler, Yol Akademi Yayınevi, 2023 Gürcan Banger, "Yeni Teknolojiler, Dijital Dönüşüm ve İş Modelleri", Günce Yayınları, 2022 Gürcan Banger, "Hayat Esnaf Lokantası", öyküler, Günce Yayınları, 2022 Gürcan Banger, "Yaratıcı Problem Çözme Teknikleri", Dorlion Yayınları, 2019, Ankara. Gürcan Banger, "Endüstri 4.0 Uygulama ve Dönüşüm Rehberi", Dorlion Yayınları, 2018. Gürcan Banger, “Endüstri 4.0 – Ekstra”, Dorlion Yayınları, 2. baskı, 2018, Ankara. Gürcan Banger, “Endüstri 4.0 ve Akıllı İşletme”, Dorlion Yayınları, 2. baskı, 2018, Ankara. Gürcan Banger, “Aşkın Anlamlar Kitabı”, Dorlion Yayınları, Eylül 2017, Ankara. Gürcan Banger, “Sivil Toplum Örgütleri İçin Yönetişim Rehberi”, STGM Yayınları, 2011, Ankara. Gürcan Banger, “Eskişehir'in Şifalı Sıcak Su Zenginliği”, Eskişehir Ticaret Odası Yayınları, 2002. Gürcan Banger, “Siyasal Kalite: Siyasal Kalite Yönetimi”, Bilim Teknik Yayınevi, 2000, İstanbul Gürcan Banger, “C/C++ ve Nesneye Yönelik Programlama”, Bilim Teknik Yayınevi, İstanbul Gürcan Banger, “Pascal: Borland / Turbo 4, 4.5, 5,5, 6,7 ve 7.01”, Bilim Teknik Yayınevi, 1999, İstanbul Gürcan Banger, “Siyasetin Mimarisi”, Ant Matbaacılık Yayıncılık, Haziran 1995, Eskişehir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.