Bir bölgenin veya işletmenin ekonomik olarak büyümesi, ürün (ve hizmet) geliştirme (ür-ge) yeteneği ile doğrudan ilişkilidir. İnovasyonun giderek artan önemi bu ilişkinin varlığı nedeniyle yükseliyor. Ür-ge konusunda sıkıntılar yaşayan bölge ve işletmelerde kalıcı ve sürdürülebilir olup büyüyebilmenin sınırlı olduğunu görüyoruz. En az bir ürüne sahip işletmelerle (bölgelerle) sadece yardımcı – fasoncu olarak çalışan işletmeleri (bölgeleri) kârlılıkları açısından kıyaslayarak bu tespiti kolayca doğrulayabiliriz. Yardımcı (fason) sanayi işlerinde işletmelerin katma değer üretmeleri sınırlı olduğundan bu firmalar yüksek kârlılık oranlarına erişemiyorlar. Hâlbuki inovasyon ve buna bağlı olarak ür-ge becerileri ile donanmış olanlar büyüklü, küçüklü işletmeler pazarda rekabetçi özelliklerini koruyup tatmin edici kâr oranlarına erişebiliyor. Hem bölge hem de işletme açısından ürün geliştirmenin önemi büyük oranda bu gerçeklikten kaynaklanıyor.
Kalıcılık, sürdürülebilirlik ve kârlılık açısından yukarıda özetlendiği kadar önemli olan ürün geliştirme (ür-ge) nedir? Ür-ge, bir yeni ürünü fikirden başlayarak pazara kadar ulaştıran tümleşik sürece verilen isimdir. Ür-ge, pazarda mevcut olup işletme tarafından fark edilen bir fırsatın satışa uygun ürün haline dönüştürülmesi sürecidir. Pazara sunulan ürün, fiziksel bir mal olabileceği gibi bir hizmet de olabilir.
Ürün geliştirmenin ilk, ama en önemli adımı pazardaki müşteri problem, ihtiyaç veya isteklerinin doğru belirlenmesidir. Bunların tatminine yönelik ürünün sunulacağı pazarın başta rekabetçilik olmak üzere çok yönlü özelliklerinin de doğru ve yeterli açıklıkta kavranması gerekir. Ayrıca ürün geliştirme süreci ürünün fikir aşamasından pazara sunulmasına kadar olan zincir boyunca birtakım belirsizliklere ve zorluklara sahiptir. Bu sürecin başarıyla tamamlanmasında işletmenin bilgi ve deneyim birikimi yanında içinde yer aldığı ekosistemin ve ağların doğrudan etkileri olur. Ür-ge deneyiminin gelişmiş olduğu endüstriyel bölgelerde işletmeler de bu konuda daha başarılı ve sonuç alıcı olurlar. Dolayısıyla ürün geliştirme, sadece işletme ölçeğinde değil, aynı zamanda bölgesel bir özelliktir diyebiliriz. Eğer endüstriyel bölge inovasyon ve yeni ürün geliştirme açısından ‘engelli’ ise bu durumun yansılarını işletme ölçeğinde de gözleriz.
Müşterinin problem, ihtiyaç ve beklentileri ile bireysel ekonomisi pazara sunulacak yeni ürünün kriterlerini belirler. Bu nedenle müşteri isteklerinin ürüne dönüşmesinde maliyet, kalite ve zaman gibi kriterler rol oynar. Marka ve inovasyon etkilerini bir yana koyarsak; maliyeti nedeniyle yüksek fiyatla pazara sunulan bir ürünü müşteriler almak istemeyebilirler. Aynı şekilde müşteriler kaliteli bulmadıkları bir ürünü de tercih etmezler. Bir ihtiyacın tespitinden onu tatmin edecek ürünün pazara sunulmasına kadar geçecek zaman da önemlidir. Bu ihtiyacı fark eden rakip firmalar ürün geliştirme konusunda daha hızlı davranarak kendi ürünlerini daha önce pazara sunma fırsatı bulabilir. Özetle; ür-ge faaliyetleri yapan işletmeler bu üç kriterin (maliyet, kalite, zaman) gereği olan stratejileri geliştirmek ve buna uygun ür-ge planlaması yapmak zorundadır.
Ür-ge süreci sadece ürünün pazara sunulmaya hazır hale gelmesinden ibaret değildir. Daha sürecin başlangıcından itibaren konuya pazarlama açısından da bakmak gerekir. Ürün geliştirme süresi aynı zamanda ürünün pazara ne şekilde sunulacağı ile ilgili pazarlama strateji ve programlarını da ilgilendirir. Bu yönüyle bakıldığında; ür-ge (iş geliştirme, tasarım, üretim, pazarlama, satış, finansman vb. gibi) çok sayıda disiplini ilgilendiren bir konudur.
Ür-Ge Neden Kazandırır?
Yeni ve iyileştirilmiş ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi (ür-ge), bir başka deyişle ürün inovasyonu günümüz işletmelerinin kalıcılığı ve kazançlı büyümesi açısından yüksek önemdedir. 2011 yılında ABD’de yapılan bir araştırma, son üç yıllık gerçekleşmelere bakıldığında toplan ürün satışının yüzde 27’sinin yeni geliştirilmiş ürünlerden olduğunu gösteriyor. Yöneticilerin görüşlerine başvurulan bir başka araştırmada ise inovasyon becerilerinin iyileştirilmesinin kazançlı kurumsal büyümede birincil faktör olarak düşünüldüğünü gösteriyor. Diğer yandan 2005’te yapılan bir başka araştırmada ise yöneticiler işletme yönetiminde birincil seçim olarak maliyet azaltmaya işaret etmişler. Maliyet azaltmaya dayalı bir fiyat yaklaşımının yerini daha fazla oranda inovasyon odaklı bir anlayışa bıraktığını izliyoruz.
Yeni ürün geliştirmenin kalıcılık, kârlılık ve kazançlı büyüme açısından önemli bir tercih olduğunu söylemekle birlikte her ürünün başarılı olmadığı da bir başka gerçektir. Her geçen gün pek çok ürün ve hizmet daha adı müşteriye yaygın biçimde ulaşmadan pazardan çekilmek zorunda kalıyor. ABD’de 2003’te yapılan bir araştırma yeni ürün projelerinin ancak yüzde 53’ünün başarılı olduğunu, yüzde 44’ünün ise planlanan zamanda pazara sunulabildiğini gösteriyor. İlerleyen zaman, sosyal ve ekonomik kültürün farklılığına ve çok boyutlu değişimin hızına rağmen bu sayısal değerler ürün geliştirme (ür-ge) konusunda bize bazı ipuçları sağlıyor.
Her proje çeşitli nedenlerden dolayı başarılı olamaz. Ama ür-ge’nin kazandıran niteliği de küresel ölçekte işletmelerin ve pazarın tercihleri nedeniyle kanıtlamış haldedir. Bu iki çatışan yön karşımıza ür-ge konusunda başarılı olmak için hangi faktörleri dikkat etmemiz gereğini getirir. Neden bazı ürünlerin pazarda başarılı olduğunu ya da neden bazı işletmelerin daha iyi olduklarını anlamak inovasyon sürecini yönetmek açısından kritik önemdedir. Bu kavrayış yeni ürün projelerini yönetme ve yeni ürün seçme konularında bilgi birikimi sağlar, ürün geliştirmede başarı şartları konusunda ipuçları verir.
İşletme ekosisteminde yapılan araştırmalar hangi tür ürünlerin (ürün geliştirmenin) başarılı olduğu konusunda bazı veriler sağlıyor. Ürün kârlılığına birinci derecede katkı yapan birinci örnek, üstün özelliklere sahip, sektörde tek ve eşsiz olan üründür – dolayısıyla bu ürünün geliştirilmesidir. Farklılaşmayı başarmış bu ürün müşteriye benzeri olmayan yararlar ve tatmin sunar. İkinci tür; müşterinin problemlerine çözüm olacak, onun ihtiyaç ve beklentilerine uygun olan, müşteri odaklı üründür. Böyle bir ürün de daha başlangıçta pazarda başarılı olmaya adaydır. Bir başka başarılı ür-ge girişiminde ise daha ürün geliştirilmeye başlamadan pazarda bir dizi ön hazırlık ve çalışma yapılarak ürün başarısı güvence altına alınmaya çalışılır.
Bir diğer ür-ge seçeneği olarak; ürünün ve ür-ge projesinin tam ve hızlı tanımlanması başarı oranını yükseltir ve pazara sunumu hızlandırır. Böylece belirsizlikler ve tanımsızlıklar nedeniyle zaman kaybedilmemiş olur. Son dönemde geliştirilen bir ür-ge yaklaşımında müşterinin önüne kısa sürede ‘minimum zorunlu özellikleri taşıyan, yaşayabilir ürün’ koyma hedeflenir. Sürekli olarak tekrarlanan “oluştur, pazara sun, geri bildirim al, geliştir” döngüsü ile ürünün pazarda başarılı olması amaçlanır. Bir başka ür-ge yaklaşımında tek ülkeyi (ekonomiyi) hedefleyen ürün yerine küresel pazarlarda başarılı olacak ürün geliştirilmek istenir. Bunun neden daha büyük pazarda elde edilecek kazancın ve kârın daha büyük olacağı düşüncesidir.
Hangi yaklaşım tercih edilirse edilsin; ürünün pazara sunuluş zamanı ve şekli birincil derecede önemlidir. Keza; iyi bir pazarlama stratejisi ve planı olmayan ürünün de pazarda başarılı olması zordur. Son olarak kaliteden taviz vermeksizin ürün geliştirme sürecinde sağlanacak hız başarıyı belirleyen faktörlerden bir diğeridir.
İşletme araştırmaları inovasyon konusunda bazı firmaların diğerlerinden daha başarılı olduğunu gösteriyor. Neden ürün (hizmet) inovasyonunda bazı işletmeler diğerlerine oranla neden daha başarılı oluyor? 2005 yılında küresel düzeyde yapılan bir araştırma ürün geliştirme verimliliği konusunda işletmeler arasında uçurum denebilecek başarı farklılıkları olduğunu ortaya koyuyor. Aynı araştırmaya göre inovasyon konusunda bir performans sıralaması yapıldığında ‘iyi’ olan firmaların en üstteki yüzde 25’i diptekilere oranla çok daha başarılı görünüyor. Ürün inovasyonu başarısına işletme perspektifinde baktığımızda karşımıza çıkan kriterler neler olabilir?
İşletmelerin Başarı Kriterleri
Yeni ürün geliştirme (ür-ge) konusunda üstün başarıya sahip işletmelerin ürün inovasyonu ve teknoloji stratejilerinin var olduğu gözleniyor. Ür-ge ve teknoloji yönetimi ile ilgili bir gelecek tasarımlarının olması yanında bu konularda kurumsal bir anlayışa sahip oldukları anlaşılıyor. Böylece pazarın en uygun alanlarına odaklanmaları mümkün oluyor. Yeni üretme ile ilgili tasarlanmış bir yönelimleri var. Yol haritası hazırlamakta ve işletme kaynaklarını doğru biçimde atama konusunda kurumsal kültür geliştirdikleri gözleniyor.
Ür-ge konusunda başarılı işletmeler daha az sayıda, ama daha nitelikli projeler yaparlar. Proje portföyünü oluştururken uygun kombinler geliştirmeye özen gösterir ve başarılı olurlar. Proje üretme ve seçme işinde düzenli biçimde bir portföy yönetiminden yararlanmayı tercih ederler. Ürün geliştirme projesi seçerken önceden belirlenmiş bir dizi kriter kullanarak (‘Yap veya Vazgeç’ bakış açısıyla) projeye başlayıp sürdürmeye ve projeden vazgeçmeye karar verirler. Her ür-ge projesinin üretildiği anda derhal işleme konması gibi bir zorunluluk olmaz; bazı projeler doğrudan çöpe giderken kimilerinin doğru zamanı beklemesi gerekir.
İşletmenin kendi çekirdek yetkinliklerini ür-ge alanında kullanması başarı için vazgeçilmez önemdedir. Bu yeteneklerin kullanılmadığı alanlarda, pazarlarda veya teknolojilerle ür-ge projeleri yapmaya çalışmak başarı ihtimalini düşürücü etki yapar. Diğer yandan açık inovasyon ve geliştirmede işbirliği girişimleri ise başarıya ulaşmada karşılaşılan riskleri azaltır.
Ürün geliştirmenin (dolayısıyla ürün inovasyonunun) başarısına katkı yapan unsurlardan birisi pazarın yapısıdır. Mevcut büyüklük, büyüme hızı ve rekabet şartları açısından daha çekici pazarlar ür-ge başarısını doğrudan olumlu etkiler. Dolayısıyla pazar çekiciliği, ür-ge projesi seçiminde (yürütülecek projenin belirlenmesinde) kullanılan kriterler dizisini oluşturanlardan birisidir.
Doğal olarak ürün geliştirmenin bir maliyeti vardır. Ür-ge için gerekli altyapının, kaynakların, malzemenin, insani ve finansal sermayenin varlığı ile ihtiyaç duyulan ilişkilerin bulunması gerekir. Benzer biçimde ür-ge için uygun bir örgütsel yapının, tasarım becerilerinin ve bu işi gerçekleştirecek takımların varlığı kaçınılmazdır.
İnovasyon bir işletme fonksiyonu olarak kurumsal kültürle çok yakından ilgilidir. Hatta inovasyonun kendisinin bir kültür olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla işletmede inovasyona ve ürün geliştirmeye uygun bir iklimin ve kültürün varlığı başarıya olumlu katkı yapar. Üst yönetimin inovasyon ve ür-ge konusunda desteği olmazsa olmaz niteliktedir, ama başarı konusunda herhangi bir garanti vermez. Son olarak; ürün geliştirme konusunda planlı ve disiplinli olmaya çalışan işletmeler bu işe plansız ve sistemsiz olarak yaklaşanlara göre ‘ilkesel olarak’ daha başarılı olurlar.
Ür-Ge Nasıl Yapılır?
Ürün geliştirme (ür-ge), müşterinin ihtiyaçlarının tatmini için iyileştirilmiş veya tümüyle yeni bir ürünün başlangıçtan pazara sunulmasına kadar geçen adımları içeren bir süreçtir. Ür-ge, pazardaki bir fırsatın pazara sunulacak bir ürün haline dönüşümüne kadar olan tüm faaliyetleri içerir. Bu veya benzer tanımlarda ürün sözcüğü aynı zamanda hizmeti de içerecek biçimde kullanılır. Ür-ge’nin nasıl yapılacağı konusunda birden fazla yaklaşım ve yöntemden söz edebiliriz. Örneğin iş literatüründe müşteri merkezli, takım odaklı ve sistematik yeni ürün geliştirme yaklaşımlarından söz edilir. Bu farklılıklara rağmen bu alandaki geçmiş ve çağdaş deneyimi dikkate alarak ür-ge için genel sayılabilecek bir süreç tanımlayabiliriz.
Ür-Ge Süreci
İşletmelerin ürün geliştirmede önlerine çıkan engelleri sistematik biçimde aşmalarını sağlayacak ve başarılı olmanın yolunu aydınlatacak genel bir süreçten söz etmek mümkündür. Bu yaklaşım özü açısından bir proje yönetim yaklaşımıdır. Burada ür-ge projesi bir dizi aşamalara bölünür. Her iki aşama arasında bir ‘kapı (geçit)’ olduğu kabul edilir. Her kapıda projeye bir sonraki aşama ile devam edilmeyeceği sorusu yetkili bir yönetici veya komite tarafından karara bağlanır. Böylece ür-ge projesinin önceki aşamalardan gelen, başarısızlığa neden olabilecek hatalarının veya risklerinin daha sonraki aşamalara taşınmaması konusunda bir önlem alınmış olur. (Yazılım geliştiricilerin iyi bildiği geleneksel yöntemlerden birisi olan çağlayan modelinde olduğu gibi ürün hakkında karar son aşamaya bırakılmaz.) Varılan kapıda verilecek karar o ana kadar toplanmış olan enformasyona dayalı olarak yapılır. Bu enformasyon içinde pazardaki iş durumu, işletmenin diğer yükümlülükleri, mevcut ve erişilebilir kaynakları yeterlilik durumu vb. dikkate alınır. Aşamalar arasındaki kapı (dolayısıyla bu noktada karar verme gereği) projede veya geliştirilen üründe önceki aşamaya geri dönerek iyileştirme yapma imkânını da sağlar.
Baştan sona aralarında kapılar olan bir dizi aşamadan oluşan, sistemli ür-ge bir ürünün başarıyla pazara sunulmasında bir yol haritası görevi yapar. Dünya üzerindeki ür-ge örnekleri incelediğinde bu türden bir yaklaşım uygulayan işletmelerin başarılı oldukları gözlenir. Ayrıca benzer yaklaşımın uygulandığı işletmelerde takım çalışmasının iyileştiği, yeniden işleme ihtiyacının, oran ve süresinin azaldığı, pazara sunuşun zamanında yapıldığı ve beher aşama süresinin kısaldığı gibi sonuçlar elde ediliyor.
Ür-ge için sistematik bir yol haritası geliştirme ihtiyacı, bu süreci başarı adına bir ‘şans veya kaza eseri’ olmaktan çıkarıp tekrar edilebilir bir deneyime dönüştürmektir. Böylece bir yandan hedefe odaklanma kolaylaşırken diğer yandan ür-ge süreci ve maliyetleri de yönetilebilir sınırlar içinde olacaktır.
Fikirden son ürüne kadar olan ür-ge (ürün inovasyonu süreci) sistemi kabaca aralarında kapılar olan altı aşama olarak düşünülebilir: Fikrin bulunması, kapsamın belirlenmesi, işin kurgulanması, geliştirme, sınama ve doğrulama, pazara sunuş. Bir ür-ge projesi; liderlik ve görev tanımları, yetki ve sorumlulukları ile kaynakları belirlenmiş bir çalışma takım tarafından yerine getirilir. Özetle; ür-ge takımı, bir bütün olarak çalışan ekip olmanın tüm gereklerini yerine getirecek biçimde düzenlenir. Ür-ge (proje) takımı katılımcıları açısından, ihtiyaca göre müşterilerden pazarlamacılara kadar farklı disiplinlerden gelen üyelerden oluşur. Takımın böyle oluşturulmasının gereği, ür-ge aşamalarının eşzamanlı, çok fonksiyonlu, önceden doğrulanmış ve tasarlanmış adımlardan oluşmasıdır. Böyle bir ür-ge sürecinde yeterli miktarda ön çalışmaya, planla – yap – kontrol et – iyileştir türünde sarmal geliştirmeye, gerçek pazar şartlarına uygun ürün tanımına ve müşteri katılımına (müşterinin sesine kulak vermeye) ihtiyaç duyulur.
Sistemli biçimde gerçekleştirilen ürün veya hizmet geliştirme (ür-ge) süreci, aralarında ‘kapı veya geçit’ adı verilen kontrol noktaları bulunan altı aşamadan oluşur: Fikrin bulunması, kapsamın belirlenmesi, işin kurgulanması, geliştirme, sınama ve doğrulama, pazara sunuş. Ür-ge hazırlık çalışmasında bu aşamaların her biri için çıktılar açık biçimde belirlenir. Böylece her aşamanın sonunda elde edilmesi beklenen çıktılar açıklıkla bilinir. Her aşamanın sonunda yer alan ‘kapı (kontrol noktası)’, geliştirme sürecine devam edilip edilmeyeceği veya iyileştirme yapmanın gerekip gerekmediği konusunda bir karar yeri ve zamanıdır.
“Fikrin bulunması” aşamasında pazardaki fırsatların tanınması ve bunlara ilişkin fikirler üretilmesi hedeflenir. Bu aşamada çoğu zaman iyi bilinen ve sonuç vermeye uygun bazı düşünme teknikleri ve fikir oluşturma yöntemleri kullanılır, ama önemli olan konu imkân dâhilindeki tüm fikir kaynaklarına erişilmesidir.
“Kapsamın belirlenmesi” aşamasında ür-ge projesiyle ilgili ilk çalışmalar yapılır ve bir proje oluşturulur. Bu aşamada ilk başarılması gereken hedef, projenin teknik ve pazara ilişkin yetenek gereklerinin belirlenmesidir. Bu aşama çoğunlukla bir masa başı çalışmasıdır. Pazara, teknik gereklere ve iş şartlarına ilişkin ilk değerlendirmeler yapılır.
“İşin kurgulanması” aşaması ayrıntılara girilen bir ür-ge bileşenidir. Bu aşamada ayrıntılı pazar analizi, müşteri ihtiyaçlarının saptanması, müşterinin sesinin sürece katılımının sağlanması için çalışmalar, rekabete ilişkin kıyaslamalar, kavram sınaması, ayrıntılı teknik değerlendirme, mevcut ve erişilebilir kaynakların değerlendirilmesi ile finansal analiz ve iş analizi yapılır. (Kavram sınaması ürün pazara sürülmeden önce nitel ve nicel yöntemler kullanılarak, ürün fikri karşısında müşterilerin tepkisini değerlendirmek üzere yapılan bir sınamadır.) Bu detaylı aşamanın sonunda bir ürün, bir iş doğrulaması ve sonraki aşamalar için bir ayrıntılı eylem elde edilir.
“Geliştirme” aşaması yeni ürünün gerçek tasarımını ve geliştirme sürecini içerir. Bu aşamada ürüne ilişkin hem geliştirme planı hem de ürünün fiziksel geliştirmesi gerçekleştirilir. Laboratuvar sınamaları, işletme içinde yapılan testler ve alfa testleri yapılarak ürünün denetlenmiş ortamda gerekli şartları yerine getirip getirmediği güvence altına alınır. (Alfa testi, bitirilme aşamasına yaklaşılmış olan bir ürün için yapılan sınamadır. Son müşteriler tarafından yapılan bu test sonucunda ürün üzerinde küçük değişiklikler yapılabilir.) Bu aşamanın çıktısı; müşteri tarafından kısmen test edilmiş, alfa testini geçmiş, prototip halini almış olan üründür.
“Sınama ve doğrulama”; geliştirilmeye çalışılan aday ürünün, onun pazarlamasının ve imalatının sınanıp doğrulandığı aşamadır. Bu çalışmada ürünün bir bütün olarak yaşama yeteneği incelenir. Bu amaçla müşteri sınamaları, beta testleri ve alanda ürün denemeleri yapılır. (Beta testi, ürünün tamamlanması ve zorunlu testleri yapıldıktan sonra, pazara sunmadan önce hatalar veya problemleri belirlemek üzere yapılan testlerdir; ürünün son kullanıcıları tarafından gerçekleştirilir.) Bu aşamada tam olarak pazara sunulmadan önce, sınırlı sayıda üretilmiş olan ürün bir test pazarı şartlarında sunularak geri bildirimler alınır. Sınırlı sayıda pazara sunulan ürün “deneme ürünü” olarak da isimlendirilir.
“Pazara sunuş” aşaması, ürünün tam olarak ticarileştirilmesini ifade eder. Satış ve satış geliştirme sürecinin tüm adımlarıyla birlikte ürün pazara sunulur. Pazarda satışın nasıl yol aldığı ve ürünün müşteri tarafından nasıl karşılandığı konusunda veri toplanır. Gereken durumlarda ürün iyileştirilmesi yoluna gidilir. Ürün iyileştirmesi pazar ve müşteri şartları ve değişimi dikkate alınarak sürekli uygulanan bir yaklaşımdır.
Ürün geliştirme (ür-ge) süreci ürünün pazara sunulması ile sona ermez. Ürünün pazara girişinden 1-1,5 yıl kadar sonra süreç, ürün ve sunuşla ilgili bir değerlendirme yapılır. Projenin başlangıçtaki beklentileri ne ölçüde karşıladığı bulunmaya çalışılır. Ayrıca proje sonucunda hangi derslerin öğrenildiği ile proje takımının performansının ne olduğu araştırılır. Bundan sonra proje takımı dağıtılarak ür-ge projesi sona erdirilir.
Hatırlanacağı gibi bir ür-ge süreci (ür-ge projesi); fikrin bulunması, kapsamın belirlenmesi, işin kurgulanması, geliştirme, sınama ve doğrulama, pazara sunuş şeklindeki altı aşamadan oluşur. Ür-ge projesini oluşturan her aşamanın sonunda önünde (sonraki aşamanın başında) bir kontrol noktası (kapı, geçit) bulunur. Bu kontrol noktasında bir yandan o aşamanın kalite denetimi yapılırken, diğer yandan projenin devam edilip edilmeyeceğine ya da iyileştirme gerekip gerekmediğine karar verilir. Şu iki soruya cevap aranır: Doğru projeyi mi yapıyoruz? Projeyi doğru mu yapıyoruz? Projenin her kontrol noktasında proje takımı bu projeden sorumlu üst yönetim ile ‘yüzleşir’. Bu yüzleşmede proje takımı gelinen nokta için üst yönetimden onay ve devam edebilmek için kaynak ister. Üst yönetim ulaşılan durumu yeterli bulursa projeye devam için onay verir, iyileştirmeler isteyebilir veya projenin sona erdirilmesini kararlaştırır.
Her iki aşama arasındaki kontrol noktası aynı zamanda ‘Yap veya Vazgeç’ noktası olarak da anılır. Her kontrol noktasında proje takımının üst yönetime hangi çıktıları sunacağı önceden belirlenmiştir. Projenin devam etmesi için hangi kriterlerin ve önceliklerin sağlanması gerektiği projenin hazırlanması sırasında öngörülmüştür. Belirlenecek kriterlerin kullanımı kolay, gerçekçi ve iyi ile kötüyü ayırt etmeye uygun olması gerekir. Birinci gruptaki kriterler ürünün karşılaması gereken zorunlu özellikleri araştırır. Bu kriterlerin sağlanamaması durumunda projeye deva edilmez. Bunlar arasında kurumsal stratejilere uygunluk, teknik yapılabilirlik, çevre – sağlık – güvenlik şartları, pozitif getiri gibi kriterler bulunur. İkinci gruptaki kriterler ise yüksek oranda istenen özellikleri araştırır. Bu kriterler (örneğin 0-10 arası) puanlama yoluyla değerlendirilir. Bunlar arasında stratejik uygunluk ve önem, ürün üstünlüğü, pazar çekiciliği, temel yeteneklerden yararlanma, teknik yapılabilirlik, alınan riske karşı muhtemel getiri gibi kriterler yer alır.
Burada anlatılan yaklaşım, ürün geliştirme konusunda genel özellikleri içeren bir modeldir. Sektörün ve ürünün özelliğine göre bazı aşamalarda değişiklikler yapılması gerekebilir. Anlatılan yaklaşımın ürün geliştirme konusunda sağladığı bazı avantajlar olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin ürün geliştiriciye (geleneksel Çağlayan Yöntemi’ne oranla) problemleri çok geç olmadan tanımlama ve önlem alma imkânı tanır. Başarısız olabilecek projeler, bu modelin sistemli kullanımı sayesinde daha baştan kolayca elenebilir. Büyük olarak nitelenebilecek ür-ge projelerinde bu tür yaklaşımların bir başka yönü ortaya çıkar. Karmaşık olabilecek bir ür-ge sürecini yalınlaştırarak bir dizi iyi tanımlı adımdan oluşan, kural temelli bir proje yaklaşımına dönüştürür. Eğer böyle bir ür-ge modele maliyet ve finansman analizleri eklemlenirse potansiyel ürün projelerini geliştirmenin ekonomik yapılabilirliği konusunda enformasyon sağlar. Dolayısıyla ür-ge projesinin bu sürece katılacak (fon sağlayıcılar gibi) paydaşların değerlendirme yapmalarını ve karar vermelerini kolaylaştırır.
Her çözüm yaklaşımında olduğu gibi bu türden ür-ge projelerinin de tartışılacak noktaları olabilir. Örneğin kontrol noktası (kapı, geçit) olarak tanımlanan, üst yönetimin denetim ve karar pozisyonu projenin ve takımın yaratıcılığını ve yenilikçiliğini engelleyici bir rol oynayabilir. Dolayısıyla süreç konusunda karar verecek olan üst yönetimin yaratıcı ve analitik özelliklerinin dengeli olması beklenir. Özetle; ür-ge modelinin uygulanması sürecinde inovasyon ve yaratıcılık özünün yitirilmemesine özen göstermek gerekir.
Gürcan Banger