Birden fazla kriteri bir arada gerçekleştirmek istediğimiz –kimi zaman zorunda olduğumuz– bir dünyada yaşıyoruz. Örneğin bir yandan keyif aldığımız gıdaları yiyip içmek istediğimiz halde aynı zamanda sağlıklı kalmayı istiyoruz. Gene bu bağlamda harcamalarımızın bütçemize uygun olması gerekiyor. Aynı yiyeceği paylaştığımız başka kişiler varsa, seçimimiz onların beğenilerine ve sağlık durumlarına da uygun olmalı. Başka kriterler ekleyerek uzatabileceğimiz bu örnek liste bize çok kriterli bir yaşam sürdürmek zorunda olduğumuzu anlatıyor. Hem bu kriterlerin tümünü sağlayacağız hem de sayıca bir ya da daha fazla olan amaç(lar) demetinin gereklerini yerine getireceğiz.
İşletmenin Amacı
Bir ekonomik işletmenin yaşam şartlarına baktığımızda, orada da çok sayıda sağlanması gereken kriter ve başarılması gereken amaç olduğunu görürüz. Bir süredir bir iş sahibi olanlarla yeni girişimde bulunmak isteyenlere “Bir işletmenin amacı nedir?” şeklinde bir soru yönelttiğimizde çok sayıda farklı cevap alabiliriz. Ama bunlardan bir tanesi baskın biçimde öne çıkar. Örneğin yemenin temel amacı, kişisel yaşamı sürdürülebilir kılmaktır. Mevcut ekonomik konjonktürde bir ekonomik işletmenin birincil amacı ise kâr etmektir. Çünkü işletmenin kalıcılığını, sürdürülebilirliğini, rekabet gücünü ve büyüme potansiyelini işletmenin kısa, orta ve uzun vadede kâr elde etme yeteneği belirler. Bir işletme sahibinin veya yeni girişimcinin asla aklından çıkarmaması gereken konu budur. (Bir noktaya açıklık getireyim. Her işletme kâr etmek zorundadır. Sadece sosyal girişimler veya kâr-amaçsız şirketler –piyasadaki diğer ekonomik işletmelerden farklı olarak– ortaklarına, üyelerine veya paydaşlarına kâr payı dağıtmazlar. Aradaki fark budur.)
Hiç kuşkusuz; bir işletme müşterilerine her yönden kaliteli ürün ve hizmet sağlamak zorundadır. Bunu çalışanların şartlarını iyileştirip geliştirerek ve çevrenin sürdürülebilirliğini sağlayarak yapacaktır. Günümüzde iş kültürünün, yasaların, mevzuatın ve toplumsal kuralların ortaya koyduğu kısıt ve sınırları dikkate alacaktır. İşini insana, canlı yaşamına ve çevreye saygı duyarak ve özen göstererek yerine getirecektir. Ama bunu başarmasının gereği kâr elde ediyor olabilmesidir. Bir kaynak nasıl ki bir nehri besliyorsa, işletmenin can bulduğu kaynak da kâr etme yeteneğidir. Burada kâr yeteneğinin –kısa günün kârı şeklinde anlaşılmamasının gerektiğinin– kısa, orta ve uzun vadede bir öngörü ve planlama konusu olduğunun altını çizmeliyim.
Kâr Nedir?
Kâr, çok basit görünümlü bir kavram olmasına rağmen günün küresel pazar şartları altında yeterince anlaşılmayan konularından birisidir. Çünkü günümüzün aşırı karmaşık ve dinamik ekonomik ve iş şartları kârın doğru kavranmasını zorlaştırıyor. Bilindiği gibi ekonomik kâr, “Kâr = Gelir – Maliyet” gibi basit bir formülle hesaplanır. İşletmenin sürdürülebilirlik ve büyüme potansiyelini artırma konusunda bu formül bize gerekli ipuçlarını verir. İşletmenin, müşteriyi tatmin edecek ürün ve hizmet niteliklerinden ödün vermeden kârlılığı yükseltmek için gelirlerini artırırken maliyetini aynı düzeyde tutabilmesi, hatta düşürmesi gerekir.
Basit kâr formülündeki gelir ve maliyet değişkenleri, aynı zamanda işletmenin kendini geliştirme stratejilerinin de anahtarları niteliğindedir. Bir işletme kendi vizyon, plan ve politikaları uyarınca dönemsel olarak gelirlerini artırmayı, harcamalarını azaltmayı ya da her ikisini aynı zamanda gerçekleştirmeyi hedefler. İş kültürü bilimi, bunu başarabilmeyi sağlayacak çok sayıda bilgi ve deneyim çeşitliliği, yöntem, teknik ve araç sunar. Bu zengin malzeme ile başarılı olunması ise ancak doğru ve sağlam yönetim anlayışı ve işletme organizasyonu şartları altında mümkün olur.
Bir işletmenin başarısında girişimcinin iyimser bakış açısı olumlu etki yapar. Ama işletmeye iyimser bakışın gerekli verilerin izlenmesi ile donatılması gerekir. Bu bağlamda iş sahibi, içeride ve dışarıda finansal olarak ne olup bittiğini yakından izlemelidir. Bu izleme durumunu bir arabanın gösterge tablosundan yararlanarak aracı süren dikkatli şoförün durumuna benzetebiliriz. Girişimci işletmenin başta kârlılığı olmak üzere çok boyutlu durumunu ortaya koyan tablonun dikkatli bir izleyicisi olmak zorundadır. Girişimcinin, işletmenin kısa, orta ve uzun vadeli geleceği hakkında vereceği kararların gerekçeleri bu tür veri yapılarından kaynak bulur.
İşletmeniz Kâr Ediyor mu?
Bir işletme kâr etmek zorundadır. Ama bunu bilmek yetmez. Kârın yapısını analiz edebilmek de gerekir. Kâr oranı tatmin edici midir? Kârlılık oranı –azalan veya artan– hangi yönde hareket etme eğilimindedir? İşletmenin ürün ve hizmetlerinin kârın oluşumuna katkıları nelerdir? Bu ve benzeri sorulara verilere dayalı sağlam cevaplar verebilmek işletme strateji ve politikalarını belirlemek açısından önemlidir.
Kâr, gelirden giderin çıkarılması ile elde edilir. İşletmenin kârlılığı üzerinde değerlendirme yapabilmek için öncelikle gelir ve gider yapısını incelemek gerekir. Bu türden bir inceleme için ise önce bir dönem belirlenmelidir. Gelir-gider analiz dönemi işin niteliğine ve mevsimsel niteliğine veya vergi ödeme zamanlarına ya da girişimcinin kişisel tercihlerine göre aylık, üç veya altı aylık ya da yıllık olarak seçilebilir. İşini sıkı takip eden bir girişimci gelirini bir, üç, altı ve on iki aylık dönemlerde inceler. Tablo ve çizelgelerin sadece incelenmesi yeterli olmaz; elde edilen sonuçlar yorumlanmalı ve değerlendirilmelidir. Bazı dönemlerde gelirin azalma nedenleri nelerdir? Hangi gelişmeler veya gerçekleştirilen faaliyetler gelirin artmasına neden olmuştur?
Gelir analizi için bazı soruları verilere dayalı olarak cevaplamanız gerekir. Bunlar brüt satışlar, iadeler, indirimler, net satışlar, faaliyet konusu dışı gelirler ve toplam gelir gibi başlıkları içerir. İşletmenin mal ve hizmet satışlarından elde ettiği brüt gelir ne kadardır? Müşteriler veya satıcılardan dönen iade mal miktarı nedir? Müşterilere yapılan indirim tutarı nedir? Net satış tutarı nedir? Faiz, kira vb. kaynaklardan gelen ve işletmeye kaydedilen faaliyet dışı gelir tutarı ne kadardır? İncelenen dönemde toplam gelir ne kadardır?
Benzeri soruları gider kalemleri içinde sormak ve incelemek gerekir. Giderler satışa sunulacak mal ve hizmetlerin ede edilmesi için yapılan harcamalardır. Giderler başlığı altında satılan malların maliyeti, çalışanların ücretleri, kiralar, elektrik – gaz – telefon – su gibi harcamalar, nakliye ödemeleri, sigorta, pazarlama iletişimi (tanıtım, reklâm vb.) maliyeti, bakım-onarım harcamaları, amortisman (eskime payı), lisans ve vergi ödemeleri, muhasebe – hukuk gibi danışmanlık masrafları ve faaliyet dışı nedenlerle oluşmuş işletme borçları yer alır. Burada sayılan gider kalemlerini örnek olarak kabul etmek uygun olur. İşin niteliğine bağlı olarak oluşan başka gider kalemleri de bulunabilir. Giderleri yönetip denetleyebilmek için öncelikle onları tek tek ve bütün olarak doğru anlamak gerekir.
Finansal Tablolar
Pek çok iş sahibi ve girişimci, muhasebe konusunu sadece devlete karşı yerine getirilmesi gereken işler olarak bilir. Bu tür bir anlayış için yapılması gereken şey defterleri denetime karşı sağlam biçimde tutmak, vergi ve prim ödemelerini zamanında yapmaktır. Hâlbuki muhasebe süreci, firmanın gidişatı ve geleceği açısından çok önemli bilgileri içerir.
Akıllı girişimci, işletmenin ilerleyişini izlemek ve değerlendirmek üzere muhasebe sürecinde hazırlanan bazı raporları kullanır. Muhasebe sisteminden üretilen bu raporlar “Finansal Tablolar” olarak isimlendirilir. Finansal tablolar, işletmede gerçekleşen fiziki ve mali boyutlu tüm faaliyetlerin sayısal olarak temsil edilmesidir.
Girişimcinin ağırlıklı olarak ilgilenmesi gereken üç tür finansal tablo vardır: Gelir tablosu, bilanço, nakit akım tablosu.
Gelir tablosu (örneğin yyyy yılı gelir tablosu), belirli bir muhasebe dönemindeki para akışını, bilanço (örneğin 31 Aralık yyyy itibariyle bilanço) ise herhangi bir zaman itibariyle mevcut para stokunu gösterir. Gelir tablosu (kâr-zarar tablosu) belirli bir süreyi kapsayan ve tüm bu süre içindeki hareketleri gösteren dinamik bir yapıdır. Bilanço ise işletmenin belirli bir anında çekilen fotoğrafını gösteren statik bir yapıya sahiptir. Bu tablolardan yararlanılarak işletmenin ana kumanda tablosunda yer alan –ve finansal analizlerde kullanılan– bazı finansal oranlar elde edilir. Sözünü ettiğim tablolar ile finansal oranlar konusunda girişimcinin en azından okuryazarlık düzeyinde yeterliliği olması gerekir. Muhasebe, girişimci için sadece muhasebeciye bırakılamayacak kadar önemli bir işletme fonksiyonudur.
Kârın Yeterliliği ve Yönelimi
Otomobilin gösterge tablosunda hız ölçümü, kat edilen mesafe, yakıt ve yağ seviyeleri, fren ve ışıkların durumu gibi bilgiler yer alır. İşletmenin gösterge tablosunda ise ciro, satışlar, maliyetler, kâr ve stok gibi önemli bilgiler bulunur. Bir girişimcinin izlemesi gereken türetilmiş bilgilerin finansal bir bölümü rasyolar (oranlar) olarak bilanço, gelir-gider ve nakit akım tablolarından çıkarılır. Bunlar işletmenin dönemsel olarak kendi içinde ve sektörde yer alan rakiplerle kıyaslama açısından değerli bilgilerdir.
İşletme sahibinin, rasyo (oran) analizi konusunda alıp okuyabileceği yazılı kaynaklar kitapçılarda kolayca bulunabilir. İşletmenin sorumlu muhasebeci veya danışmanı da bu kavramların anlaşılması ve yorumlanması konusunda girişimciye yardımcı olacaktır. Böylece iş sahibi, işletme kaynaklarını değerlendirme düzeyi, borç karşılama yeteneği, alacak-borç devir hızları, stok verimliliği gibi konularda daha sağlıklı karar verebilecektir.
Hedefler
Pek çok yeni küçük işletmenin plansız ve hedefsiz kurulduğunu söylemek kehanet sayılmaz. Gerçekçi bir iş planı yapabilen girişimci, kurduğu işten kâr beklentisini plan sayesinde önceden belirlemiştir. Ortada bir hedef olduğunda ise işletmenin fiili kâr gerçekleştirmeleri ile bu hedefi karşılaştırmak ve ihtiyaç halinde gerekli önlemleri almak mümkün olur.
İşletme kâr elde etmelidir; ama bu sadece ilk adımdır. Daha önemli olan, bu kârın belirlenen hedeflere uygun ve sürdürülebilir olmasıdır. Çünkü işletmenin kalıcılığını, sürdürülebilirliğini ve büyüme potansiyelini kârın niteliği ve yönelimi belirler.
Yukarıda anlatılan çerçevede girişimciye yönelteceğimiz ilk soru “Kâr hedeflerin var mı?” şeklinde olacaktır. Ardından girişimci, bu hedefi gerçekleşen dönemsel kâr oranı veya miktarı ile karşılaştırmalıdır. Muhtemelen gerçekleşme, belirlenen hedefin üstünde veya altında olabilir. Böyle bir durumda farklılığı yaratan nedenlerin açıklanabilmesi gerekir. Kârlılık kıyaslaması, girişimcinin işletme göstergelerini inceleme dönemlerinde –örneğin bir, üç, altı ve on iki aylık sürelerde– yapılır. Pazarın ve işletmenin orta ve uzun vadedeki durumunu öngörebilmek için iki, üç ve beş yıllık kıyaslamalar yapılması da akıllı girişimciden beklenen çalışmalardan birisidir. Kârlılık eğrisindeki iniş ve çıkışların yorumlanması işletme stratejileri ve politikaları açısından değerli ipuçları içerir.
Meslek odaları, başta TÜİK olmak üzere kamu birimleri ve iş alanındaki sivil toplum kuruluşları, belirli aralıklarla sektörler ve iş alanları konusunda raporlar yayınlar. Bu tür dokümanlarda sektörün durumu ile ilgili veriler yer alır. Şirketlerin İnternet sitelerinde, katalog ve broşürlerinde, yıllık raporlarında önemli sayısal bilgiler bulunur. Tüm bu kaynaklar bir işletmenin kendisini sektör ortalamaları ve başka firmalarla karşılaştırması için imkân sağlar. Dolayısıyla bir işletme sadece kendini dönemsel olarak kıyaslamakla yetinmemeli; aynı zamanda piyasada yer alan diğer firmalarla kıyaslama imkânı da aramalıdır. İş modeli veya teknoloji olarak gelişimin itici güçlerinden birisi de bu tür kıyaslamalardır.
Bir iş planı yapmak, aynı zamanda o işin ne zaman bırakılacağı konusunda da senaryolar ve ihtimaller içerir. Hiç kimse sürekli olarak kaybeden bir işin içinde olmak istemez. Ayrıca piyasadaki rakiplerin durumuna ve pazarın gelişimine bakarak geri çekilmek de akıllıca bir tercih olabilir. Pazardan çekilmek söz konusu olmasa bile ürün değiştirmek, iş modelinde değişikliğe gitmek, işletmenin ortalık yapısını değiştirmek gibi kararların tümü işe ilişkin göstergelerin –özellikle kârlılığın– yakından izlenmesi ile ilgilidir.
Kâr Nereye Doğru?
Bilanço gibi bazı tablolar, işletmenin belli bir andaki durumunu gösterir. Hâlbuki bir işletme canlı bir sistemdir ve performansının zaman akışı içinde sürekli izlenmesi gerekir. İşletmenin işleyişi içinde alınan seçilmiş kesitler o anki durumu belli etmesine rağmen kalıcılık ve sürdürülebilirlik konusunda bilgi vermez.
Belirlenmiş göstergelerin sürekli olarak belli zaman aralıklarında ölçümüyle yapılacak bir trend analizi işletmenin gidişatı konusunda değerli ipuçları verir. Bu yönelime bakarak ve daha önceki yıllarda ya da dönemlerde hazırlanmış yönelim eğrileri ile kıyaslayarak işletmenin mevcut performansı ve gelecekte gideceği yön konusunda öngörü geliştirilebilir. İncelenecek göstergeler içinde kârın miktarı ve kârlılık oranı ilk sıralarda yer almalıdır.
Ürün ve Müşteri Çeşitliliği
İşletme pazara bir ya da daha fazla sayıda ürün (ve hizmet) sunuyor olabilir. Ürün bazlı kâr analizlerinin her ürün (ya da ürün grubu) için ayrı olarak yapılması gerekir. Böylece her ürünün işletmenin kârlılığına olan katkısı ortaya konacaktır. İşletme ürünün kârlılığa bakarak üretim ve pazarlama planlarını şekillendirebilir. Eğer işletmede çok sayıda ürün varsa bu durumda düşük satış cirosuna sahip ürünler gruplanarak incelenebilir.
Bazı ürünler daha büyük kaynak (malzeme, enerji, emek, zaman) maliyetine yol açmalarına karşın kârlılıkları istenen düzeyde olmayabilir. Bu nedenle kârın belirlenmesindeki iki ana unsurdan birisi olan maliyetin ürün bazında izlenmesi ve değerlendirilmesi gerekir.
Bazı ürünler pazarın doğası gereği düşük kârlılığa sahiptir. Kâr oranının yüksek olmaması işletmenin bu ürünü terk etmesi anlamına gelmez. Fakat düşük marjlı bir ürünle kazanç sağlamak için satışın yüksek hacme çıkması gerekir. Bazı düşük kârlı iş modellerinde kazancın kaynağı yüksek cirodur. Bu nedenle az kârlı ürünlerde uygulanacak politika, bunlar için yüksek satış hacmi sağlayacak pazarlama çalışmalarına yönelmektir. Diğer yandan pazar yapısına bağlı olmakla birlikte; düşük kârlı, ama yüksek cirolu satışların her zaman için daha yüksek risk içerdiğini de dikkate almak gerekir.
Ürünün pazardaki durumunu belli eden ciro ve kâr eğrileri, girişimciye yükselen ve düşen ürünler konusunda da bilgi verir. Yükselen ürünlerde pazarın canlılığından daha fazla yararlanmak için ek tedbirler almak düşünülebilir. Diğer yandan satışı ve kârlılığı düşen ürünleri yeni inovatif geliştirme ve eklemelerle cazip hale getirmek veya belli bir zaman diliminde pazardan çekmek öngörülebilir.
Bu başlık altında birkaç hatırlatma daha yapabilirim. Eğer işletmenin birden fazla ürünü varsa müşteriye kesilen faturalarda ürün çeşitliliği olması istenen durumlardan birisidir. Eğer müşteri işletmemizden az sayıda çeşit alıyorsa, bu durumda bizde var olduğu halde diğer ürün ihtiyaçlarını başka firmalardan tedarik ediyor demektir. Ürün çeşidi sığlığı olan faturalara ve müşterilere geliştirici özel ilgi göstermek gerekir.
Bir diğer konu ise işletmeden aynı ürünü aldıkları halde kârlılıkları farklı olan müşterilerdir. Aynı ürünü aynı hizmetle aldığı halde işletmeye daha düşük kâr sağlayan müşteriler de kârlılığı artırmak için üzerinde düşünülmesi ve karar üretilmesi gereken hassas konulardan bir başkasıdır.
Özetleyelim. Kâr analizi, son tahlilde işletme operasyonlarının güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyar. Güçlü yönleri geliştirmek ve zayıf yönleri daha iyi hale getirmek işletmenin geleceğe daha sağlam ilerlemesini sağlayacaktır. Bu politikaları ve ilgili kararları üretebilmenin birinci şartı, işletmede güncel, doğru, güvenilir ve hızlı cevap veren bir bilgi yapısının olmasıdır. Çağımızda enformasyon yerine bilgisizliğin veya dezenformasyonun hâkim olduğu bir işletmede yönetim fonksiyonunun başarılı olması ancak şansa kalır.
Finansal Analiz
İşletmenin ilerleyişini izlemek ve değerlendirmek üzere muhasebe sürecinde hazırlanan bazı raporları kullanılır. Muhasebe sisteminden üretilen bu raporlar “Finansal Tablolar” olarak isimlendirilir. Finansal tablolar, işletmede gerçekleşen fiziki ve mali boyutlu tüm faaliyetlerin sayısal olarak temsil edilmesidir. Girişimcinin ağırlıklı olarak ilgilenmesi gereken üç tür finansal tablo vardır: Gelir tablosu, bilanço, nakit akım tablosu.
Finansal analiz işletmenin mali durumunun ve faaliyet sonuçlarının, finansal açıdan yeterli olup olmadığını saptamak ve gelecek için öngörülerde bulunmak amacıyla, tablolarda yer alan hesaplar arasındaki ilişkilerin ve bunların yıl bazındaki gelişimlerinin incelenmesidir. Bu bağlamda finansal analiz öncelikle işletmenin faaliyetlerinde performansı ve başarıyı ölçek amacıyla kullanılır. Gene bu çalışma sayesinde işletmenin –kârlılık başta olmak üzere– hedeflerine ulaşma durumu ortaya çıkar. Eğer hedefe ulaşılamamış ise nedenleri gene finansal analiz çalışmaları ile keşfedilir. Geleceğe yönelik planlama yapılmasında analiz çalışması birinci derecede katkı yapar. Miktar ve çeşitlilik olarak mal ve hizmet üretimi, fiyatlama yaklaşımı ve bunlarla ilgili kurumsal kararlarda finansal analiz çalışmasının sonuçları etkili olur. Böyle bir analizin en değerli sonuçlarından birisi işletmenin borç gibi yükümlülüklerini yerine getirme gücü olup olmadığını ortaya çıkarmasıdır. Gene analiz sonuçlarına bağlı olarak işletme kararlarını oluşturmak, mevcutları düzeltmek ve geliştirmek mümkün olur.
İşletmeye ilişkin çok farklı alanlarda değişik türlerde finansal analiz çalışması yöntemi, tekniği ve aracı geliştirilmiştir. Piyasada bunlara ilişkin çok sayıda kitap, eğitim ve danışmanlık hizmeti bulmak mümkündür. Ayrıca muhasebe, finansman ve işletme kültürü eğitim verilen akademik kurumlarda konuyla bölümler ve dersler mevcuttur. Konunun az bilinir ve anlaşılır olması nedeniyle finansçı olmayan girişimci ve yöneticiler için geliştirilmiş çok sayıda finansal analiz dokümanı kitap, DVD veya video olarak çeşitli ortamlarda bulunabilmektedir.
Sayıca çok fazla olmakla birlikte; işletmelerde yaygın olarak kullanılan iki finansal analiz çalışması türü “oran (rasyo) analizi” ve “finansal kaldıraç analizi” olarak bilinir. Oran (rasyo), yukarıda sözü edilen mali tablolarda yer alan herhangi iki değer arasındaki ilişkinin matematiksel oran olarak ifadesidir. Oran (rasyo) analizi ağırlıklı olarak likidite kârlılık, faaliyet oranları ve finansal yapı olarak belirtilen konulara odaklanır.
Likiditeye ilişkin oranlar, bir işletmenin ticari borçlar, banka kredileri, ertelenen vergiler ve diğer giderler gibi kısa vadeli borçları ödeyebilme güç ve kapasitesini gösterir. Kârlı olmasına rağmen ödeme güçlüğüne rastlanan işletmelerin sayısının az olmaması, likidite oranları analizinin önemini ortaya koyan bir gerçekliktir. Kârlılık oranları işletmenin yaptığı satışlardan, işletmeye yapılan yatırımdan ve sermaye sahiplerinin işletmede risk ettiği öz kaynaklardan tatmin edici büyüklükte getiri elde edebilme yeteneğini ölçer. Faaliyet oranları işletmenin faaliyetlerini ve varlıklarını kâr etmek ve nakit yaratmak için ne kadar verimli kullandığını ölçmeye yöneliktir. Finansal yapı oranları ise genel anlamda işletmenin finansman yapısını incelerken; kısa ve uzun vadede borç yapısını ve faiz ödeme kapasitesini ortaya koyar.
Finansal kaldıran analizi çalışması, faaliyet kaldıracı ve başabaş noktası olmak üzere iki ayrı şekilde yapılır. Faaliyet kaldıracı, işletmenin sabit yatırımlarının ve sabit maliyet unsurlarının üretim sürecine yansıma biçimini dile getirir. Örneğin işletmenin emek-teknoloji karması bu bağlamda ele alınan konulardan birisidir. Başabaş noktası analizi, işletmede gelirin gidere eşit olduğu noktayı bularak kâra geçişi sağlayacak üretim miktarına odaklanır. Bu analiz sayesinde bir yandan işletmenin üretim kapasitesi belirlenirken, diğer yandan ekonomik üretim sınırları çizilmiş olur.
Her girişimci ve yöneticinin finansal analiz konusunda okuryazarlık düzeyinde de olsa donanımlı olması beklenir. Analizin yapılması, raporlanması ve sunumu konusunda ise muhasebeci veya mali müşavirden destek alınabilir.
Gürcan Banger