Teknolojinin varlık nedeni toplumun ve kişinin problemlerini çözme çabası olarak söylenebilir. Yeni teknolojilerin ortaya çıkışıyla bu durum, işbirlikçi problem çözme haline dönüşüyor. Günümüzde Nesnelerin İnterneti, Endüstriyel İnternet, akıllı telefonlar, akıllı ölçüm cihazları, sensörler ve RFID etiketleri söz konusu işbirlikçi çözüm arayışlarının teknolojik parçaları olarak sayılabilir. Yeni teknolojilerin tanımladığı açılımlarla –hiç kuşkusuz, yeni problemler ortaya çıkarken– yeni çözüm biçimleri ve yolları da gündeme gelecek. Giderek daha karmaşık hale gelen dünyanın ve çok aktörlü bu gidişin önünü ancak ‘dinozorların yok oluş nedeni’ benzeri bir engel alabilir. Bilişim, iletişim ve İnternet teknolojilerinin (BİT) kullanımı yaşama ve çalışma ortamlarını hızla değiştiriyor; bu dönüşümün şimdiye kadar tanık olmadığımız, yeni aşamalarını göreceğiz. Geldiğimiz bu aşama insan, yaşam, giderek yitirilen doğa, tarihsel seçim olarak kent ve adeta birey olarak denetimimiz dışında gelişen teknoloji etkileşimine yeniden göz atmamıza işaret ediyor.
Farklı bir teknolojik yapılanmayla tümüyle farklı bir noktada olabilir miydik? Havanın ve suyun daha temiz olduğu, karbon ve kükürt tabanlı sisin ağır bir battaniye gibi kentsel yerleşimleri örtmediği bir yaşam mümkün müydü? Pahalı ve kirletici fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynakları ile daha temiz ve sağlıklı bir yaşam üretebilir miydik? Bu seçenek henüz yapılabilir ihtimaller arasında mı? Sağlıklı yaşam beklentisi sanayi öncesi çağlara ait bir duygusal hasreti mi ifade ediyor? Hâlâ her şeyin farklı olabilme ihtimali var mı?
Pek çok sosyal, ekonomik ve teknolojik göstergenin ortaya koyduğu sonuç, bu ‘olağan gidiş’ içerisinde sanayi öncesi bir çağ mümkün değil. Başta kentler olmak üzere kentlerin büyük bilişim-iletişim sistemleri tarafından yönetilip denetlendiği sayısal teknolojiler dönemine doğru ilerliyoruz. Henüz büyük dönüşümün erken dönemini yaşamakla birlikte dünyanın bazı kentlerinde ve yaşamsal mekânlarında söz konusu dönüşümün izlerini görmeye başladık. Bu yerleşimler veri temelli olarak akıllı ve iletişebilir olma yolunda adımlar atıyor; bu amaçla da yeni, gelişkin teknolojilerden yararlanıyorlar. Bu durumu henüz altyapı, trafik, enerji, hijyen, kaynaklara erişim, yoksulluk vb. gibi göstergeler açısından ‘bizim kentlerimizle’ ve mevcut kentsel yönetim performansıyla karşılaştırdığımızda iç acıtan bir görünüm ortaya çıkıyor.
Tarih ve öngörebildiğimiz gelecek tercihini kentlerden yana yaptı. Yeni yerleşim modelinin akıllı kent olacağı giderek daha fazla açıklık kazanıyor. Diğer bu teknolojiler zenginliği ve karmaşıklığı içinde akıllı kenti tanımlamak veya bir yerleşimi akıllı kent olarak nitelemek kolay değil. Akıllı kent bazı alan ve fonksiyonlarda bilişim-iletişim teknolojileri ile donatılmış yerleşim anlamına gelmez. Yerel çevrenin bazı mekân, fonksiyon ve ilgilerinin teknoloji ile desteklenmesi orayı akıllı kent yapmaz. Bir yerleşim; insani ve sosyal sermayeye, ulaşım vb. gibi geleneksel fonksiyonlara ve çağdaş bilişim-iletişim altyapısına yapılan yatırımların orada sürdürülebilir ekonomik gelişmeyi sağlaması durumunda “akıllı kent” olarak isimlendirilebilir. Bir başka deyişle ekonomik sürdürülebilirliğe hizmet etmeyen, kozmetik görünüm iyileştirmeleri ile bir yerleşim akıllı kent haline gelmez. Akıllı kent; doğal kaynakların akıllı yönetimi, kentlilerin karara katılımlarının önünün açılması ile yurttaşlar için yüksek kaliteli yaşamın zeminini oluşturur.
Yukarıda yapılan tanımlama girişimlerine rağmen akıllı kent durağan bir kavram değildir. Yeni teknolojik gelişmelerin doğasına bağlı olarak pek çok kavram ve kurum gibi değişime açıktır. Bu nedenle akıllı kent için tek bir tanım olmadığı gibi kentin gelişmişlik açısından varacağı bir son nokta da yoktur. Bu nedenle akıllı kenti varılacak bir hedef olmaktan daha çok, sürekli iyileştirmelerin yapılacağı bir süreç olarak kavramak uygun olur – daha yaşanabilir, esnek, problem çözme ve zorlukları yenme potansiyeline sahip, değişime çabuk ve sağlıklı tepki verebilen…
Kent kavramsal olarak yığışma, yoğunlaşma ve bütünleşme anlamına gelir. İnsanlara ek olarak pek çok yaşamsal fonksiyon, aktör ve nesne karmaşık ilişkiler oluşturmak üzere kentte toplanır. Akıllı kent ise bu olgunun teknolojik sonrasını ifade eder. İnsan zekâsının çok boyutlu bütünleşmesi, işbirlikçi akıl ve yapay zekâ yeni kent olgusunun ilerleyiş yönünü belirleyecek. Yeni kentin aklı; sayısal iletişim ağlarının, yerleşime yayılmış halde bulunan gömülü zekânın, elektronik sensör ve etiketlerin ve yazılımın bütünleşmesi sonucu oluşur. Bu bütünleşme sonucunda kent iletişir, düşünür, hisseder, bilişsel eylemlerde bulunur. Özetlersek; kent, yeni teknolojilerle birlikte iletişebilirlik ve yapay zekâ özelliklerini geliştirirken aynı zamanda “akıllı kent” düzeyine terfi eder.
Kentin yeni teknolojilerle donatılmasından olan beklenti mekânlar, yollar, artifaktlar, enerji hatları ve benzerlerinden oluşan kentsel altyapıdan daha etkin ve verimli yararlanılmasıdır. Yapay zekâ, veri toplama ve işleme hizmetleri ile gelişen iletişim becerileri kentte yaşam için ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan daha sağlıklı ve sağlam bir zemin oluşturacak.
Bulut bilişim teknolojisindeki gelişmeler ve bunun kentsel hizmetlerde kullanılması gerçekten değerli bir kentsel gelecek tasarımı ihtimali doğuruyor. Bulut üzerinden bağlantılı bir kent, sensörlerden gelen verilerin işbirlikçi kullanımı için bir fırsat yaratıyor. Böylece kendi sistemlerinde sensör kullanan kişi ve kuruluşlar bunlardan gelen verileri bulutta depolayabilir; uygulama geliştiricilerin bu depolara bağlanmasına imkân sağlayarak yeni fonksiyon ve hizmetler oluşturmalarını sağlayabilirler. Söz konusu yeni uygulamalar nüfus hareketleri, trafik, güvelik, hava durumu, nakliye, hava ve su kirliliği, gürültü ve otopark gibi kentle ilgili konularda üretilebilir.
Teknolojiyi yeni uygulamalar ve hizmetlerle ilgili olarak daha fazla konuşmaya başlamamızın arkasında teknoloji ürünlerindeki fiyat düşüşü var. Bilişim ve iletişim teknolojisi ürünlerindeki hızlı fiyat düşüşü İnternetin yaygınlaşmasına, büyük veri ile bulut bilişim uygulamalarının çeşitlenip çoğalmasına yol açtı. Bu durumun sonuçlarından birisi sensörlerle ilgili donanım ve yazılım uygulamaları kullanımın yaygınlaşması şeklinde olacak. Bu çerçevede güneş enerjisi ile ilgili tümleşik yönetim uygulamaları; şebeke suyu, atık su ve enerji iletim ağlarında akıllı uygulamalar; toplu ulaşım hizmetlerinde otomatik geçiş ücreti etiketleri, gerçek zamanlı rota verilerine erişebilme kolaylaşacak. İş yerinde veri kullanımı uygulama seçenekleri çoğalırken bireyler için yeni kişisel teknolojik ürünler geliştirilecek. Kentsel mekânlarda sesle veya dokunmayla yönetilen cihazların çoğaldığına ve çeşitlendiğine tanık olacağız.
Yeni teknolojik ürünlerin ortak özelliklerinden birisi veri üretiyor olmalarıdır. Kentsel ölçekte söz konusu veri üretimi yeni fonksiyonların, hizmetlerin ve uygulamaların yaratılacağı anlamına gelir. Bu verilerden yararlanarak geliştirilen yeni uygulamalarda kentte yaşamı kolaylaştırırken kenti de adeta yerel hizmet odaklı bir dev bilgisayara dönüştürecek.
Kentte yaşamı sürdürürken çok sayıda kimlik tanımlama ve yetkilendirme belgesi kullanıyoruz. Nüfus veya üyelik kaydımızı gösteren kartlar; su, elektrik, havagazı vb. abonelik kartları, ehliyet, pasaport, bankaların verdiği kredi kartları vb. gibi çok sayıda kimlik belgesini taşımak zorundayız. Akıllı kentte yaşam ise bunu “akıllı kart” olarak isimlendireceğimiz daha az sayıda (örneğin tek) elektronik karta indirgeyecek. Akıllı kart sayesinde kentsel hizmetlere erişim kolaylaşacak. Hiç kuşkusuz; akıllı kent ile birlikte veri temelli pek çok yeniliğe tanık olacağız.
Elektronik iletişim ve İnternet öncesi dönemde mektup (mail) vardı. İnternetin ortaya çıkışıyla birlikte geleneksel mektubun yerini elektronik posta (kısaca eposta, email) aldı. Burada yeni teknoloji ile birlikte mektubun evrimleştiği, ama hâlâ geleneksel mektup formunda kaldığı algısı vardı. Elektronik iletişimin hızlanması ve kolaylaşması ile birlikte eposta kullananların gelen ileti kutuları ilgilenmediğimiz ‘şeyler’ de içeren çok sayıda posta ile doldu. Artık eposta sistemi, alınabilecek tüm önlemlere rağmen bir dezenformasyon ve kirlilik kaynağıdır. Bir çözüm olarak geliştirilen bir ileti sistemi, bir kirlilik kaynağı haline dönüşebiliyor. Bu kirliliği yok etmek amacıyla artık bilişim alanlarında “sıfır eposta” kavramı tartışılıyor. Belki de kişisel portaller veya başka teknolojik çözümler epostaya alternatif olarak ortaya çıkacak.
Yukarıda özetlenen “sıfır eposta” örneğinde olduğu gibi kentlerle ilgili bazı algılarımızı da “sıfır” kavramı etrafında yeniden yapılandırmalıyız. Bunun ilk sırasında karbon salımını sıfıra indirmek, dolayısıyla akıllı kenti her türlü kirlenme açısından “sıfır salım” merkezli olarak oluşturmak geliyor. Bu amaca yönelik olarak –uzak bir hayal gibi görünmesine rağmen– trafiğin elektrikli, sürücüsüz taşıtlara uygun şekilde düzenlenmesi bir başka olumlu örnek uygulama olur. Böylece sıfır hidrokarbon salımı yanında “sıfır kaza”, “sıfır hasar”, “sıfır yaralanma” ve “sıfır ölüm” gibi hedefler de gerçekleşme ihtimalleri ufkuna girer. Dolayısıyla teknolojilerle donatılmış akıllı kentten söz ettiğimizde aklımızdaki soru, kirlilik kaynağı olan kentsel unsurların nasıl ‘sıfır’ haline getirileceğidir. Akıllı kent vizyonunun en önemli hedeflerinden birisi her alanda “sıfır kirlilik” olmalıdır. “Akıllı kent” ve “sıfır kirlilik” yaklaşımlarını birlikte düşündüğümüzde; yeni teknolojilerle birlikte yeni “yeşil kent” olgusunun akıllı kent kavramına dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Yapay zekâ ve iletişim temelli yeni teknolojiler sayesinde kentte üretilen ve kullanılan ürünler akıllı hale gelecek. Akıllı ve iletişebilir ürünler olumsuz durumun sezilmesi, mümkünse önleyici tedbir alınması, gerekli yerlere raporlanması ve önlemin uygulanması konularında beceril olacaklar. Akıllı ürün kavramı; akıllı giyilebilir ürünlerden akıllı binalara kadar geniş kentsel kullanım alanlarını ilgilendiriyor. Bu bağlamda akıllı kentin pazarlarında yer alan aktörler birkaç farklı role sahip olacaklar. Bu rollerin uygulanacağı tasarımdan üretime, ağ bağlantıları sağlamaktan bakım-onarım hizmetleri vermeye kadar pek çok ilgi ve çalışma alanı sayabiliriz.
Akıllı kent bağlamının en önemli unsurlarından birisi enerjidir. Akıllı kent vizyonunun yaşama geçmeye başlaması ile birlikte değişik sanayiler enerji sektörü ile birlikte kaynakları daha iyi kullanan, daha verimli ve çevre dostu çözümler üretecek. Enerji alanında dikkat çeken çözümlerden birisi “Enerji İnterneti” olarak isimlendirilen akıllı enerji ağları olacak. Henüz yaygın uygulamalarını görmemekle birlikte mikro ağlar ve özellikle elektrikli taşıtları yakından ilgilendiren enerji depolama sistemleri geleceğin yeni konularıdır. Uzayda uydular aracılığı ile derlenen güneş enerjisinin elektrik olarak dünyaya transferi gelecek hayalleri arasındadır. Tüm bu gelişmeler akıllı kent olgusunun yükselişini doğrudan etkileyecek.
Fosil yakıtlar çevre açısından sürdürülebilirlik özelliğine sahip rüzgâr, güneş ve jeotermal enerji kaynakları ile ikame edilmeye devam edecek. Enerji ekonomisinde yeni paylaşım örnekleri oluşacak. Otomatik iklim denetim sistemleri ve geri dönüşebilir malzemeler ile kentsel yerleşimlerde daha yüksek kaynak kullanım etkinliği ve verimlilik elde edilecek. Sayısal iletişim ve sanal toplantılar ve uzaktan evden çalışma gibi uygulamalar iş yeri kavramında değişime neden olacak.
Kenti kaçınılmaz biçimde etkileyen, yeni teknolojik çağın odağında Nesnelerin İnterneti ve ağlar yer alıyor. Çok katlı bağlantılılık olmadan yeni bir çağdan söz edemeyiz. Dolayısıyla tüm akıllı kent teknolojileri kullanılabilir olmak için kesintisiz, sürdürülebilir ve güvenilir geniş bant ağına ihtiyaç duyuyor. Akıllı kentte yollar, su şebekeleri, kanalizasyon ve elektrik dağıtımı gibi kentsel fonksiyonların işleyişi için yüksek hızlı geniş bant ağların ve bunların alt katmanlarının varlığı kaçınılmazdır. Yeni enformasyon teknolojileri ve yüksek hızlı ağların varlığı ile kentte dönüşecek kurum ve fonksiyonlar arasında eğitim-öğretim, halkın güvenliği ve kamu hizmetlerini de sayabiliriz.
Yüksek hızlı bağlantılılık sayesinde kentli yurttaşların sosyal medya platformlarındaki etkileşimi artıp zenginleşecek. Henüz eğlence dışında yeterli örneklerini göremediğimiz bilgisayar oyunu ve video uygulamaları önümüzdeki dönemde televizyona daha ciddi rakip olmaya başlayacak. Önümüzdeki dönemde her işin ve işletmenin en önemli parçalarından birisi –belki de işin tümü– yüksek nitelikli bağlantı ve hız özelliğine sahip İnternetle ilişkili olacak. Özetlersek; akıllı kent için olmazsa olmaz niteliğindeki teknolojilerin başında kesintisiz, sürdürülebilirliği olan, kaliteli, güvenli ve yüksek hızlı bağlantılılık geliyor.
Kentsel bağlantılılığın nasıl sağlanacağı akıllı kentin geleceğinin önünde cevaplanması gereken bir soru ve çözülmeyi bekleyen bir problem olarak duruyor. Kablosuz ağların giderek yaygınlaşan kullanımı bu alanda yeni yatırımlar gerektirecek. Yeni erişim noktalarının ve istasyonlarının kurulmasına ihtiyaç duyulacak. Bu sayılanların gerçekleştirmesi durumunda bile Nesnelerin İnterneti’nin yaygınlaşması nedeniyle aşırı yoğunluklu kullanımı ve sıkışık ağ trafiğini aşmak kolay görünmüyor. Belki geniş bant ağı oluşturan hatların ve diğer kaynakların kamu kaynaklı lisans satışında yeni gelişmeler beklenebilir.
Yeni teknolojik çağın temel unsurlarından birisi öncelikle geniş bant olmak üzere kablosuz bağlantıdır. Kablosuz teknoloji ile bağlantıların çoğalmasına rağmen hâlâ ağ trafiğinin yükünü kablolu bağlantı türü –sabit hatlar– çekmeye devam ediyor. Bunun nedeni kablosuz, mobil kullanımın sabit altyapıya ihtiyacının devam etmesidir. Mobil kullanım arttıkça daha fazla miktarda sabit altyapı yatırımı ihtiyacı doğuyor. Henüz mobil bağlantı türleri uzak mesafeleri desteklemiyor; mobil sinyalin yaşayabilmesi için yakın mesafedeki erişim noktasına (peş peşe bağlantılanmış erişim noktalarına) ulaşması gerekiyor. Bu noktadan sonra ise sinyaller fiber gibi yüksek kapasiteli kablolu bağlantılar ile taşınıyor. Her ne kadar kablosuz bağlantıda taşıyıcı sinyalin üzerinde daha fazla enformasyon yüklenmesi yönlü çalışmalar varsa da henüz kablosuz teknolojiler yeterinde gelişmiş değil. Mevcut durumda kablolu ağlar kablosuz olanlara oranla daha yüksek kapasiteyi daha güvenli sağlama performansı sergiliyorlar.
Akıllı kentin varlığı mobiliteyi ve kullanım kolaylığını sağlayacak sağlam, güvenli ve kaliteli kablosuz ağların varlığı ile yakından ilintilidir. Keza; yüksek kapasite, güvenlik ve güvenilirlik özellikli fiber altyapısı ile işletmelere, sağlık kuruluşlarına, kamu kurum ve hizmetlerinde imkân sağlayacak zemini oluşturmalıdır. Her ne kadar elektrik enerjisi altyapısı deneyiminin olumsuzluklarını yaşamaya devam etsek de bu kalitenin zorunluluğunu ifade etmek zorundayız.
Bu noktada şu notu eklemeliyim. Akıllı kent en saf haliyle bir vizyon ve gelecek tasarımıdır. Bu nedenle öncelikle bu vizyonu kavrayacak ve gelecek tasarımını oluşturup gerçekleştirebilecek olan seçilmiş veya atanmış ülke ve kent yöneticilerine gerek duyar. İnsanı ve yöneticisi ‘akıllı’ olmayan kentin kendisi de akıllı olmaz.
Kentler nüfus olarak yoğunlaşıp alan olarak genişledikçe giderek daha büyük tüketim merkezleri haline dönüşüyor. Tüketim ise –hâlâ yetersiz olmaya devam eden tüm geri dönüşüm çabalarına rağmen– daha fazla atığın doğaya verilmesi anlamına geliyor. Teknoloji atık sorunlarına çözüm bulabilir mi? Örneğin yeni teknolojilerden yararlanarak ve yenilikçi tasarım teknikleri kullanarak kentsel atıklar arasında yer alan atık suyun akarsulara ve su kaynaklarına deşarjı azaltılabilir. Buradaki ana fikir, doğayı kirletip yok etmemek için alınacak önlemlerin bir ‘maliyet’ olduğu, böyle algılanması gerektiği takıntısından kurtulmaktır. Doğa için yapılacak yatırımları geleceğin yeniden üretimi ve yeni kazanç kaynağı olarak kavramayı öğrenmeden sürdürülebilir bir yaşam mümkün olmayacak.
Doğanın korunup geliştirilmesindeki ana fikir ise doğanın kendini koruma içgüdüsüdür. Doğa ile ilgili alınacak önlemler bu içgüdüyü geliştirmeye ve kendi doğal olağanlığı içinde çözüm üretmeye uygun olmalıdır. Kent açısından akıllı, doğal bir altyapı oluşturmak için atık suyun geri kazanılması önemlidir. Bu konuda geliştirilmiş önlemlerden birisi cadde ve sokaklar için yollarda ve kaldırımlarda kullanılabilecek geçirgen zemindir. Bu tür kaplama teknikleri öncelikle ve kolay biçimde park alanlarında, bisiklet yollarında, yaya yürüyüş yollarında uygulanabilir.
Yağışın geri kazanılmasının birincil yolu suyun toprağa ulaşımının sağlanmasıdır. Bu tespit cadde ve sokak tasarımının temel ilkeleri arasında yer almak zorundadır. Bu nedenle cadde ve sokaklarda toprağa geçirgenlik sağlamayan zeminlerin tercih edilmemesi; cadde, sokak ve kaldırım yapımında geçirgen olmayan malzeme kullanımının azaltılması gerekir. Böylece cadde ve sokak boyunca akarak kanalizasyona, dolayısıyla akarsulara giden suyun önü alınmış olur.
Akıllı kentin niteliklerinden birisi olan cadde, sokak, kaldırım ve açık alan tasarımının –doğanın kendini koruma içgüdüsünü dikkate alarak– bir yeşil altyapı oluşturmak üzere atık suyun kanalizasyona deşarjını engelleyip toprağa karışmasını sağlayacak biçimde yapılması gerekir. Bu amaçla yağmur bahçeleri (evlerin arka bahçeleri, apartmanları çevreleyen bahçeler), dikmenler, ağaçlık alanlar, atık suyu doğal şekilde arıtarak toprağa aktaran sistemler kullanılabilir. Bu uygulamaların tümüne –kentsel doğallığı artıracak– meyve, sebze, çiçek veya fide üretimine yönelik çözümler de eklenebilir. Bu tür bir çevre düzenleme anlayışı kentli yurttaşların doğanın korunup geliştirilmesine yönelik farkındalıklarını artıracaktır.
Gelişen teknolojilerin ve sanayinin daha çok tüketime neden olduğu, bunun ise doğayı daha fazla kirletip yok ettiği gibi bir algı var. Bunda doğruluk payı olmakla birlikte doğayı koruyup geliştirecek olan gene teknolojidir. Koruyucu ve geliştirici planları daha etkin ve verimli uygulamak üzere teknoloji doğru planlamanın en değerli yardımcısı olacaktır. Önemli olan nokta, gelişen kentlerle birlikte doğayı, canlı yaşamı ve yaşam çevresini koruyup geliştirmeyi hedeflemektir. Doğa ile iç içe yaşamayı hedefleyen kent için yapılan yatırım kayıp değil, kazançtır.
Son Birkaç Söz
Teknoloji ile sürdürülebilirliğin harmanlanması; kentsel topluluğun yeniden biçimlenmesi, yurttaşların yaşam kalitesinin yükselmesi ve daha yüksek etkinlik için yeni potansiyeller yaratılması açısından önemlidir. Bu beklentileri yerine getirmekte geniş bant ağ bağlantılılığı, Nesnelerin İnterneti, büyük veri, analitikler ve bulut bilişim teknolojilerinden yararlanılacak. Geleceğin kentleri sadece ergonomi ve teknolojik kullanım kolaylığı açısından değil; aynı zaman güvenlik ve problem çözme performansı ile de farklı olacak. Akıllı kent yeni enerji kaynakları, gelişkin atık değerlendirme sistemleri, kirlilik önleyici ve giderici uygulamalar ile donanacak. Akıllı kent planlaması ile doğal afetlere karşı daha dirençli olacak. Yeter ki; kentleri –arabesk veya ‘kitch’ beğenilere göre değil de– teknoloji ile sürdürülebilirliğin eklemlenmesi vizyonunu kavramış biçimde planlayıp yönetebilelim.
Gürcan Banger