Covid-19 salgını, küresel ölçekte iş-işletme ekosistemlerinde önemli ve etkili değişikliklere neden oldu. 20’nci yüzyılın son çeyreğinden başlayarak bu tür ekosistemler ve tedarik zincirleri küresel hale gelmişti. Bu nedenle korona virüs salgınının etkileri de küresel ölçekli oldu. Özellikle emek yoğun olanlar başta olmak üzere bazı üreticiler, geçici veya kalıcı biçimde işletmelerini kapatarak iş ekosisteminin dışında kaldılar. Bazı işletmeler, iş hacminde ve faaliyetlerinde daralmaya gittiler. Bu gelişmelere karşılık –ne gariptir ki– bazı üreticiler ise virüsün etkileri ve yaşamının sınırlanması gibi nedenlerden kaynaklanarak büyük talep artışları ile karşılaştılar.
Salgın öncesi Endüstri 4.0 süreci, kendi dinamikleri ile gelişmekteydi. ‘Kriz’ öncesi dönem için Endüstri 4.0’ın olumlu ilgi gören yanları arasında etkililik, verimlilik, etkinlik, kalite, esneklik, çeviklik, inovasyon, rekabet üstünlüğü vb. öne çıkmaktaydı. Endişe uyandıran yanlar arasında ise emniyet, güvenlik, güvenirlilik, mahremiyet gibi unsurlar yer alıyordu. Ama sonuç olarak Endüstri 4.0, iş-işletme ekosistemleri için heyecanlandıran bir gelecek tasarımının tetikleyicisi ve motoru olmuştu.
Salgınla birlikte yeni bir durum oluştu. Kişinin kendisinin, ailesinin, yakınlarının, birlikte çalıştığı insanların sağlığını koruma ile yaşamı sürdürme şartlarına sahip olma ön plana geçti. Bu arada işletmede çalışanların iş güvenliği ve ‘krizin’ yarattığı yeni durumun finansal zorluklar çözülmesi gereken problemler olarak üst sıralara yükseldi. Geçmişin şartlarına dönülmesi veya yeni şartlarda iş-işletme ekosisteminin yeniden oluşturulması ve sürdürülmesi cevap bekleyen güncel sorular olarak duruyor.
Mevcut durumda üreticilerin ortak odak noktası, canlı ve sürdürülebilir kalma yanında salgın nedeniyle oluşan hasarın azaltılmasıdır. İşi durdurma veya sınırlandırma zorunda kalan işletmeler için doğal sonuç harcamaların azaltılması ve yatırımların düşürülmesi şeklinde olacak. Bu bağlamda zaten belli bir performansa ve işlerliğe sahip işletmeler için iyinin daha iyi hale getirilmesi anlamına gelen Endüstri 4.0 dönüşüm süreci ‘daha sonra yapılacaklar rafına’ kaldırılabilir.
Gerçekten salgının yarattığı durumda Endüstri 4.0 dönüşüm sürecinin askıya alınması anlamına gelmeli midir? Öncelikle dönüşüm için tek tip bir şablon olduğunu söylemeliyim. Ayrıca ‘toptan dönüşüm’ şeklinde ‘tek’ bir seçenek de söz konusu değil. Endüstri 4.0 dönüşümü, işletme için stratejik düzeyde kararlarla yönetilmesi gereken bir faaliyetler dizisidir. Bu dönüşümü, kendi ekosistemine ve şartlarına uygun olarak başaramayan işletmeler kalıcı ve sürdürülebilir olmakta zorlanacaklar. Covid-19 ile birlikte gündeme yeni bir dönüşüm süreci planı geldi. Birinci sırada; işletme, canlı kalmayı başararak hasarı en hafif şekilde aşmayı hedefleyecek. İkinci adım olarak; kaybolan (tedarikçiler, müşteriler, insan kaynağı vb. gibi) her türlü varlığın rehabilitasyonu sağlanacak. Üçüncü adımda ise Covid-19 deneyiminin öğrettikleri de dikkate alınarak yeni dönüşüm stratejisi ve planları hazırlanacak.
Covid-19 ile birlikte her işletmenin yenilemesi gereken GZFT (SWOT) şartları ortaya çıktı. Salgın sürecine girilirken işletmenin güçlü ve zayıf yönleri nelerdir? Güçlü yönler gerekli koruma ve savunmayı sağlayabildi mi? Zayıf yönlerin hangi olumsuz etkileri oldu? Salgın ile birlikte hangi yeni zayıflıklar ortaya çıktı veya görünür hale geldi? Salgın öncesindeki fırsat ve tehditler var olmaya devam ediyor mu? Salgının getirdiği ve kısa/orta/uzun vadede getireceği fırsat ve tehditler neler olabilir? Yeni şartları olumlu değerlendirmenin yolları nelerdir? İşletmenin iş modelinde hangi değişiklik ve yenilikler yapılabilir? Bu tartışma sürecinde salgın öncesinde var olan ve kriz sürecinde oluşan kurumsal göstergelerin –hatta rakiplerinkiler de olmak üzere– karşılaştırmalı incelenmesi gerekir.
Covid-19 salgının mevcut durumunda Endüstri 4.0 sadece fikir düzeyinde bile olsa düşünülmesi gereken bir gündem maddesi midir? Pek çok kesimin Covid-19 sonrasının farklı bir dünya, yaşam ve ekosistem olacağını öngördüğü bu zamanda Endüstri 4.0 hâlâ geçerli bir vizyon mudur? Eğer Covid-19 sonrasında Endüstri 4.0 gelecek tasarımının önemli unsuru olmaya devam edecekse, onun oynaması gereken rol ve yeni iş modelinde yerine getirmesi gereken fonksiyon nedir?
Şu dönemde Covid-19 sonrası için önerilen pek çok çözüm, proje veya en genel şekliyle yaklaşım zaten Endüstri 4.0 yapısı içinde yer alıyor. Dolayısıyla bir ‘kriz’ durumu yaratsa da, Covid-19 salgını Endüstri 4.0 vizyon ve zihniyeti doğrulama etkisi yaratıyor. Özetle; salgın sonrasında Endüstri 4.0, gelişen ve zenginleşen özellikleri ile iş-işletme ekosistemlerinin yükselen yönelimi olmaya devam edecek. Bundan kuşku duymamak gerekir.
Öncelikle üreticilerin en düşük maliyet şartlarıyla canlı ve sürdürülebilir kalmayı başarmaları gerekiyor. Bu konu, sadece finansal bir mesele değil; aynı zamanda markanın korunması ve ihtiyaç duyulan insan kaynağının elde tutulmasını veya sağlanmasını da içeriyor. Yeni iş modelinin esnek ve çevik tasarlanmasında yaşananlardan gerekli dersler çıkarılması da kaçınılmazdır.
İşletmenin ‘kriz’ sürecindeki durumuna bağlı olarak ‘ayağa kalkıp yürümesi’ için kurumsal göstergelerin görünür ve izlenebilir hale gelmesi gerekir. Bu, yola çıkmanın zorunlu şartıdır. Şu türden soruların sorulması ve cevaplanması sağlanmalıdır: İşletmenin hangi ürün ve hizmetlerine öncelikli talep var? Bu ürün ve hizmetler mevcut yapı içinde üretilebilir mi? Hammadde, malzeme, yarı mamul ve bitmiş ürün stoklarının durumu nedir? İşletme sermayesi, makine ve cihaz parkı ile insan kaynağı düşünüldüğünde imalat kapasitesi hangi düzeydedir? Mevcut durumda hammadde, malzeme ve ihtiyaç halinde yedek parça sağlanabilir mi? Bunları sağlamanın alternatif yolları nelerdir? Dağıtım ağı ne haldedir? Dağıtım için alternatif kanallar bulunabilir mi?
Endüstri 4.0 vizyonu; akıllılık (yüksek veri işleme gücü), bağlantılılık ve gerçek zamanlılık olarak özetlenebilecek üç temel üzerinde yükselir. Akıllılık temelinin gelişimi, makine ve cihazların veri işleme gücü ile donatılmasına bağlıdır. Bağlantılılık ise yerel ağlar ile geniş bant İnternet erişimini içerir. Burada önemli vurgulanması gereken unsur ise gerçek zamanlılık olarak özetlenen bir olayın gerçekleştiği anda –neredeyse aynı anda– bu olaya ilişkin veriye erişilebilir olma durumudur. Olayın gerçekleşmesini izleyecek olan ise çok aktörlü sensör (veri toplama) teknolojisidir. Sensörler ile elde edilen veriler yerel ağlar ve İnternet üzerinden yorumlanmak ve değerlendirilmek üzere karar noktalarına ulaşacaktır. Bu durum, ağırlıklı olarak bulut bilişim ortamını kullanan, kolayca erişilebilir bir bilişim sisteminin varlığı anlamına gelir. Bu tür bir bilişim yapısı, gerek Covid-19 darboğazından çıkmanın gerekse ‘kriz’ sonrası dönemi tasarlamanın olmazsa olmazıdır.
Covid-19 sürecinin yarattığı olumsuz durum yanında; zaten pek çok işletmenin bilişim yapısı, birbirinden çok farklı yazılım uygulamalarına ve kurumsal birimler arasında tutarsızlıkları olan veri tabanlarına sahiptir. Bu türden bir yapı, enformasyon akışında atalete ve tutarlı tek bir kurumsal göstergeler tablosu elde edilmesine engel oluşturuyor. Dolayısıyla ‘krizden’ kalıcı ve sürdürülebilir olarak çıkabilmek ve sonraki dönemde doğru stratejiler üretebilmek için –uzaktan çalışmaya da imkân sağlayacak– yeni bir bilişim yapısına geçilmesi kaçınılmazdır.
Endüstri 4.0 vizyonunun bir işletmede gerçekleştirdiği en önemli değişim, tedarik (değer) zinciri için vaat ettiği yenileşmedir. Zincirin ayrıntılarına indiğimizde gerçekten burada yer alan süreçlerde ve faaliyetlerde çok sayıda iyileştirme ve inovasyon fırsatı yer aldığını görebiliriz. ‘Covid-19 krizi’, izolasyon ve sosyal mesafe gereğinin yarattığı etkilerden dolayı insan kaynağının ve bu durum karşısında iş-işletme ortamının sistematik zafiyetinin önemini ortaya koydu.
Covid-19’un yarattığı krizin sonuçlardan birkaçı talebin düzensiz değişimi, hammadde tedariğinde zorluklar, nitelikli insan kaynağı sağlanamaması ve makine parkının işletilmesi ile ilgili sorunlar oldu. Tüm bunlar, sanayinin ve ticaretin vazgeçilmezleri arasında ilk sıralarda yer alan tedarik zincirinin her halkası için “tam zamanında teslim” konusunda zafiyet oluşturdu. Endüstri 4.0’ın getirdiği olanaklarla birlikte üretim olgusu, gerçek zamanlı iş yapma tarzlarına doğru yol alıyor. Gecikmeler, ertelemeler veya ötelemeler artık iş ekosisteminin asla razı olmayacağı problemler arasında kabul ediliyor.
Yukarıda kısaca değinilen sorunlar, Covid-19 sonrası iş-işletme ekosistemini tanımlayacak özellikler arasında olacak. Üreticiler yeni ekosistemi ve iş modellerini oluştururken, Covid-19 sürecinde yaşananların tekrar etmemesi konusunda daha özenli ve önlemli olacaklar. Bu durumda Covid-19 sonrasına uzanan süreçte Endüstri 4.0’dan beklentiler neler olabilir? Endüstri 4.0 vizyon, zihniyet ve teknolojileri daha sağlam bir iş-işletme tasarımı oluşturmak nasıl değerlendirilebilir?
Endüstri 4.0’ın sorgulanan rollerinden ilki, yaşanmakta olan da dâhil olmak üzere Covid-19 benzeri ‘krizler’ karşısında canlı ve sürdürülebilir kalacak işletme sayısının çoğaltılması olabilir. İkincisi; bu türden ‘krizlerden’ kurtulup rehabilite olma sürecinin kısaltılması ve olağan iş şartlarının kolayca yeniden oluşturulması olarak söylenebilir. Üçüncü rol, muhtemelen Endüstri 4.0 vizyonuna en uygun olandır. Bu da yeni, orta ve uzun vadede daha esnek ve çevik işletmelerin –dolayısıyla iş modellerinin– oluşturulması için uygun ortamların hazırlanmasıdır. Özetlenen bu üç hedef-rolün gerçekleştirilmesi için –işletmenin kurumsal stratejilerine uygun olarak– Endüstri 4.0’ın katkı sağlayacağı örnek faaliyetler neler olabilir?
Endüstri 4.0 çatısı altındaki teknolojilerin yeni türden işletmeye imkân sağladığı önemli dayanaklardan biri gerçek zamanlılıktır. Bu bağlamda Endüstri 4.0 sayesinde hammadde, malzeme, ara mamul, son ürün, insan kaynağı, makine parkı ve kapasite kullanımı gibi alanlarda gerçek zamanlı görünürlük sağlanacak.
Yapay zekâlı yazılımlar ve makine öğrenmesi sayesinde iş süreçlerinin ve faaliyetlerin düzenli olarak gözden geçirilmesi, yeniden değerlendirilmesi ve planlanması mümkün olacak. Katma değer içermeyen manüel ve rutin operasyonları kolaylaştırmak veya ikame etmek üzere akıllı ve bağlantılı robotların kullanımıyla yüksek otomasyondan yararlanma fırsatları oluşacak. Mobil, artırılmış ve sanal gerçeklik gibi teknolojiler –Covid-19 türü ‘krizler’ de düşünüldüğünde– çalışanların daha önce eğitim almadıkları iş ve görevler konusunda “kullanıcı deneyimi” edinmelerini kolaylaştıracak.
Endüstri 4.0’ın önemli teknolojileri arasında sensör, bulut bilişim, büyük veri, analitikler ve siber fiziksel sistemlerin önemle vurgulanması gerekir. Bu sayede fiziksel sistemlerin uzaktan yönetim ve denetimi yanında dijital ikizlik sayesinde ürünlere uzaktan gerçek zamanlı servis verme imkânları zenginleşecek. Keza; bu teknolojiler fiziksel olarak işyeri mekânında bulunmadan uzaktan çalışmayı da mümkün ve aktif hale getirecek.
Endüstri 4.0’ın farklılık getiren bir diğer unsuru katmanlı imalat teknolojisi ve üç boyutlu yazıcılardır. Bu sayede pek çok ürün ve malzemenin (örneğin yedek parçanın) yerinde imalatı mümkün olurken, geleneksel çıkarmalı (döküm ve torna-freze) teknolojiye çok ciddi bir alternatif egemen hale gelecek.
Son olarak; akıllı ve bağlantılı sürücüsüz otomobillerden, insansız hava araçlarından, otomatik güdümlü araçlardan söz etmeliyiz. Bu tür teknoloji ve araçlar yaşanmakta olan Covid-19 salgınının etkilerini (izolasyon ve sosyal mesafe gibi açılardan) azaltıcı ve çoğu zaman yok edici özelliğe sahip olacaktır.
Covid-19 salgınının olumsuz etkileri sürerken, geleceğin öngörüsünü tam olarak geliştirmek mümkün değil. Ama bu tür öngörüler olmadan da gelecek kurulamayacak.
Gürcan Banger