Teknolojinin bu denli hızlı, yoğun ve çeşitlenmiş halde geliştiği bir çağda yaşamın her alanı bundan etkileniyor. İş olgusu büyük oranda teknoloji etrafından gelişiyor. Diğer yandan sadece teknolojik bilgiye sahip olmak başarılı bir girişimci olmak için yeterli olmuyor.
BİR
Mevcut dünyanın ekonomik sisteminin özelliklerinden birisi, mal ve hizmetleri yeniden üretmesidir. Geleneksel girişimciler, bilinen kaynakları kullanarak zaten mevcut olan alanlarda tanımlı faaliyetlerle ürün ve hizmet üretip satarlar. Diğer yandan ekonomik sistemin tek özelliği bu değildir. Özellikle 20’nci yüzyıldan başlayarak sistem, yeni ihtiyaçlar da üretmeye başlamıştır. Pazarlama iletişimindeki gelişmeler insanların daha önce var olmayan sorunlara ve ihtiyaçlara sahip olmasını sağlamaya başladı. Temel ihtiyaçların kullandığı kaynakların bir bölümü bu yeni ihtiyaçların tatmini için tüketilir oldu. 1930’lı yılların başlarında bu gelişime yönelik tespitleri ekonomi literatüründe görebiliyoruz.
İş dünyasının ürettiği mal ve hizmetlerin yenilenmesinde iki yönelim izliyoruz. Bunlardan birincisi; mevcut ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi ile (sabit telefonlardan akıllı telefonlara geçtiğimiz gibi) yenilerinin oluşturulmasıdır. İkinci yönelim ise daha önce var olmayan yeni ürün ve hizmetlerin üretilmesidir. Bu iki yönelimi, buluş veya inovasyon olarak isimlendiriyoruz. Yeni teknolojilerdeki gelişmelere bağlı olarak değişim yönelimlerinin çok boyutlu olarak çoğalıp çeşitleneceğini tahmin etmek kehanet sayılmaz.
Yakın çevremizde geleneksel alanlardan birisinde bir işletme kurmayı, girişimcilik olarak isimlendiriyoruz. Diğer yandan çağın gelişimine baktığımızda artık girişimcilik daha farklı anlamlara doğru yol açmış görünüyor. Bu dönemde girişimcilik, yeni ürün, hizmet, süreç, kuruluş ve iş modellerinin kurulmasına yönelik olarak anılıyor. Girişimcilik bu sayılanlara yönelik olarak fırsatların ve kaynakların keşfedilmesi, yaratılması veya onlardan yararlanılması için bir faaliyet veya sürecin oluşturulması anlamına kullanılıyor. Çağımızda yeni kavramının önemli unsurlarından birisi teknoloji olduğuna göre girişim olgusunun içinde kendiliğinden ve ağırlıklı olarak teknoloji unsuru yer alıyor.
2000’li yılların başlarından itibaren iş kültürü literatürünün önemli konularından birisi, girişimcilerin iş fırsatlarını nasıl tanıyıp yararlandıkları konusundaki araştırmalar oldu. Gerçekten iş kurmanın başlangıç aşamalarında, yaşam çevrelerinde ve piyasadaki yeni girişim fırsatlarını fark etmek ve bunları değerlendirmenin yollarını üretmek birici derecede önemli oluyor. Yeni çağın girişimcileri (iş olgusunun doğal ekonomik sonucu olan kârı elde etmek için) muhtemel iş fırsatlarını seziyor, fırsatı gerçek işe dönüştürüyorlar.
Fırsatın işe dönüşmesi, sürecinin açıklanması konusunda farklı yaklaşımlar var. Bu açıklamalar, yeni iş fırsatlarının nasıl yakalanabileceği konusunda ipuçları verebileceğinden önem taşıyor. Birinci yaklaşım, uzak ve yakın çevre (piyasa) şartlarının araştırılması ve anahtar göstergelerin incelenmesinden oluşuyor.
İkinci yaklaşım; yeni iş fırsatlarının yakalanmasını girişimcilerin öznel beceri, yetenek ve yetkinliklerine bağlıyor. Günümüzdeki girişimcilik eğitimi yaklaşımları da bu sübjektif beceri ön kabulüne dayandığından eğitim faaliyetlerinde iş fırsatlarını tanıma becerilerinin geliştirilmesine önem ve ağırlık verilmiyor. Üçüncü yaklaşım, sübjektifliği yaratıcılık ile eşliyor. Buna göre girişimciler, yaratıcı düşünme becerileri ile dış şartları eşleyerek, yeni iş fırsatlarını tanıyorlar. Bu yaklaşımda bir önemli nokta daha var. Buna göre; girişimciler yeni işin başarılı olacağının daha baştan bilinemeyeceğini, başarının iş kurulup yürümeye başladıktan sonra anlaşılacağını ve bu nedenle iş fikri düzeyinde başarı konusuna takılmamak gerektiğini düşünüyorlar.
İKİ
Tekno girişimciliğin odak noktasında teknolojinin olduğu kabul edilir. Bu tür bir iş, imkânlarını inovasyon sayesinde elde performans ile sağlar. Günümüzün İş kültürü literatüründe, inovasyonun sıklıkla yeni teknolojilerle ilintili ele alındığını görüyoruz. Yeni bir tekno işin başarısı, başlangıçtaki iş fikri ile girişimcilerin değer algıları, bilgi birikimleri, bilgi temelli davranışları, motivasyonları ve çevre şartlarını anlamaları ile ilişkilidir. Girişimciliğin teknoloji ile eklemlenmesi, işin kapsamına ar-ge gücü ve varlıkları gibi bazı unsurları taşır.
Teknolojinin girişi, geleneksel girişimcilik anlayışı ile mevcut piyasa şartları açısından bazı değişimleri gündeme getirir. Tekno yenilikler sayesinde yeni veya farklılaşmış ürün, hizmet ya da iş modelleri gerçekleştirilir. Teknolojinin değişim ajanı olarak yer alacağı bu süreçte, hiç kuşkusuz girişimcinin öznel bakışının ve çevre şartlarının etkileri de olacaktır.
Tekno iş fırsatını tanıma süreci, bir ihtiyacın veya değişim için bir ihtimalin hissedilmesi ile başlar. Bir yenilikçi (inovatif) çözüm ile sona erer. Bu çözüm ile elde edilecek ekonomik değer, yeterince açıklık kazanmış ve örneğin muhtemel müşteriler tarafından fark edilmiştir. Bu noktaya erişildiğini anlamak için toplanan verilerle bazı soruların cevaplanabilmesi gerekir: Piyasadaki ihtiyaçlar ile teknoloji tabanlı çözümler ne ölçüde eşleşmektedir? Bu eşleşmenin pazar potansiyeli, kuşku bırakmayacak ölçüde benimsenmiş midir? Sonuçta önemli değişimlere neden olabilecek çözüm, ortamdaki belirsizlikler dikkate alındığında olurlu mudur? Girişimin hissedarları çözüm hakkında ne düşünmektedirler?
Tekno iş fırsatı, vizyona dönüşecek olan iş fikri ile başlar. Daha sonra kavramın geliştirilmesi, veri toplama ve değerlendirme süreci ile daha uygun hale getirilir. Tekno iş kavramının geliştirilmesi ve konuya ilişkin veri toplanması çalışılması öngörülen alanlara göre farklılıklar gösterebilir. Örneğin tekno iş fikri, bir endüstride var olan bir tekno çözümün bir başka endüstriye taşınması ile ilgili olabilir. Böylece o sektör için yeni iş yapma biçimleri geliştirilir, ihtiyaçların farklı ve gelişmiş biçimlerde tatmini söz konusu olur.
Örnek ne olursa olsun; tekno girişimcinin müşterinin mevcut ve gelecekteki ihtiyaç, beklenti ve kısıtlarını gözetmesi gerekir. Bir başka deyişle; işin içine teknolojinin giriyor olması, ekonomik işin odak noktasının müşterinin tatmini olduğu ilkesini değiştirmez. Bu nedenle girişimcinin tekno çözüm ile müşterilerin istekleri ve kısıtları arasındaki tatmin kalitesini ölçüp değerlendirebilmesi, bu amaçla da veri toplaması gerekir. Buradan çıkaracağımız öz; girişimcinin veri toplama konusunda (olağan yöneticilerden farklı olarak) uygun becerilere sahip olması gerektiğidir.
Tekno girişim süreci, gerektirdiği eylemler açısından inovasyonu andırır. Bu süreçte düşünme, hayal etme, kuluçkalama, sergileme, değerlendirme ve sürdürülebilir hale getirme gibi eylemler yer alır. Tekno girişim sürecinde girişimci, kaynakları ve bilgiyi elde ederken dış ağlardan yararlanır. Böylece teknoloji, pazar ve tekno girişimin gerektirdiği yönetsel beceriler sayesinde daha yeterli hale gelmek mümkün olur.
Tekno girişim alanları, genelde daha önce denenmediği için yüksek oranda belirsizlik içerebilir. Buna iş fırsatını tanımada girişimcinin kullanılacağı öznel yaratıcı özellikler de eklenince, yeni türden çok boyutlu bir girişimcilik yaklaşımı ile karşı karşıya olunduğu daha iyi fark edilir. Tekno girişim, özü açısından işin kendisi olarak inovasyona açıktır.
ÜÇ
Girişimcilik literatürünün önemli konularından birisi, bilgi araştırmasıdır. Bilgiye erişimin önemi, bu sayede belirsizliğin azaltılmasından kaynaklanır.
Tekno girişim için bilgilenme ihtiyacı daha büyük önem taşır. Tekno girişimciler öncelikle teknolojik riskler üstlenmek zorunda kalırlar. Çoğu durumda o zamana kadar doğrulanmamış teknolojilere dayanırlar. Bazı durumlarda piyasadaki ihtiyaçlardan kaynaklansa da; iş ağırlıklarının önemli bir bölümünü teknoloji geliştirmeye vermeleri gerekir. Tekno girişimcilerin en ciddi sorunlarından bir diğeri, geliştirilen çözümü laboratuvar ortamından piyasa (sanayi) şartlarına yükseltme konusudur. Pek çok buluş veya inovasyon, laboratuvar ortamında çok başarılı görünmekle birlikte endüstriye taşınırken kaynakları farklı olabilen çok ciddi sorunlar yaşamaktadır.
Tekno girişim sürecinin önemli bir kısmı, teknoloji geliştirmek olmakla birlikte konu bundan ibaret değildir. Başarının gerçek kaynağı, piyasadaki fırsatlarla teknolojinin getireceği fırsatları eşleyebilmektir. Eğer teknolojik geliştirme, piyasada müşterilerin ihtiyaç ve beklentileri ile eşleşmiyorsa rafta kalmaya mahkûm olur. Geliştirilen teknoloji, ürün veya hizmet olarak müşterilerin talep edeceği ve karşılığını fiyat olarak ödeyeceği değere dönüşmek zorundadır.
Pazardaki belirsizlik, teknoloji temelli uygulamanın (ürünün veya hizmetin) müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayamamasından veya işletmenin beklediği kârlılığı sağlayacak fiyata erişememesinden kaynaklanabilir. Bir diğer belirsizlik ise, ürün yaşam eğrisinde gizlidir. Ürünün piyasaya çıkışından önce ürünü test edenler veya pazara çıkışla birlikte öncü alıcılar tarafından oluşturulacak yanlış yönlendirmeler sonraki aşamalarda başarısızlığı getirebilir. Pek çok örnekte teknolojik ürünün ön araştırmalarda büyük ilgi göreceği izlenimi oluşmasına rağmen, piyasaya çıkışıyla birlikte başarısızlığın geldiği gözlenmiştir. Özellikle kısa ömürlü ürün pazarlarında buna benzer durumların yaşanması sıkça karşılaşılan bir ihtimaldir.
Tekno girişimciler, pek çok durumda teknoloji odaklı kişilerdir. Teknoloji geliştirmenin veya tekno inovasyon yapmanın heyecanıyla girişimciliğin ekonomik bir iş olduğunu gözden kaçırırlar. Özetlersek tekno girişim, teknoloji odaklı olduğu kadar piyasa odaklı bir konudur; başka bir işte olduğu gibi pazarı sağlam biçimde dikkate almadan yola çıkılamaz.
Bir kuaför veya lokanta açmaya kalkıştığınızda, kendinize örnek olarak alabileceğiniz çok sayıda iyi ve kötü örnek bulabilirsiniz. Meslek ve iş yeterince tanımlı olduğundan bu alandaki deneyim, yolunuzu aydınlatacaktır. Diğer yandan tekno girişim gibi belirsizliklerle dolu bir alan giriyorsanız bu durumda sıklıkla kişisel özelliklerinize ve sezgi gücünüze başvurmanız gerekecektir. Başarılı veya başarısız örneklerini gördüğümüz çok sayıda tekno girişimci de böyle yapıyor.
Bu durumda öznel yaratıcılık ve sezgi becerilerinin bizi yanlış noktalara savurmaması için dikkat etmemiz gereken konular olacaktır. Bunlardan birisi bilgi toplama sürecidir. Tekno girişim alanında bilgi toplama sürecinde, inovasyon alanında kullanılan yaklaşımlardan yararlanabiliriz. Bir başka teknik, yer alacağımız sektörde geçmiş ile geleceği birbirine ilişkilendiren bağlantıların kurulmasıdır. Elde ettiğimiz bilgilerin doğruluğuna (doğrulanmasına) ve geçerlilik süresine özen göstermek zorundayız. Her şeyden önemlisi de; iş ve süreç hakkında en önce en zor soruları kendimiz sorabilmeli ve bunlara ikna edici cevaplar verebilmeliyiz. Her ne kadar belirsizlik, tekno girişimciliğin özünde yer alsa bile süreci kafamızı kuma gömerek başaramayız.
Gürcan Banger