Nesnelerin İnterneti (Nİ); fiziksel dünyadaki nesnelerin, bunların içinde gömülü halde veya yanında bulunan sensörlerin kablosuz ya da kablolu bağlantılar aracılığı ile İnternet’e bağlanmalarına imkân veren bir sistemi ifade eder. İngilizce teknoloji dilinde bu kavram için “Internet of Things (IoT)” terimi kullanılıyor. Bazı yayınlarda “Her Şeyin İnterneti” anlamına gelen “Internet of Everything (IoE)” teriminin kullanıldığını da izliyoruz. Sensörler, Nesnelerin İnterneti ağında yer alan nesnelerin veri toplama cihazlarıdır. Nesneler ve sensörler; iletişim kurmak için RFID, NFC (Near Field Communication), Wi-Fi, Bluetooth ve Zigbee (IEEE 802.15.4) vb. yerel ağ bağlantı türlerinden birini kullanır. Diğer yandan gene nesneler ve sensörler geniş alan ağlarına (WAN) yönelik olarak GSM, GPRS, 3G/4G ve LTE (Long Term Evolution) gibi teknolojilerden yararlanır. Özetlersek; Nesnelerin İnterneti fiziksel cihazların, makinelerin, taşıtların, binaların ve çeşitli elektronik ve/veya mekanik donanım ile yazılım içeren nesnelerin veri toplamak, dağıtmak ve iletişim kurmak için oluşturduğu ağ sistemidir.
Nesnelerin İnterneti (Nİ) mevcut durumda neleri gerçekleştiriyor veya gelecekte nelerin mümkün olacağını vaat ediyor? Yakın geçmişte Nesnelerin İnterneti uygulaması olarak kabul edilebilecek örnekler endüstriyel cihazların bir ağa bağlanması şeklinde oldu. Bundan sonraki Nesnelerin İnterneti uygulamalarının sadece sınai cihazlarla sınırlı kalmayıp günlük yaşamda yer alan tüm nesnelere doğru genişleyeceğini söyleyebiliriz. Bunlar arasında vanalar, aktüatörler, kontrol panelleri, tezgâhlar, motorlar, türbinler, taşıtlar, giyilebilir cihazlar, dijital sağlık aygıtları, evde kullanılan hizmet sistemleri gibi çok çeşitli unsurlar yer alacak. Böylece iletişim yaşamın her alanını ve nesnesini ilgilendiren bir fonksiyon haline dönüşecek; enformasyon daha akışkan hale gelirken akışın kendisi de hızlanacak. İletişime dair bu gelişmelerin hangi olumlu çözümlere ve hangi henüz öngörülemeyen, yeni problemlere yol açacağını zaman içinde izleyeceğiz.
Nesnelerin İnterneti’nin getirdiği yeniliklerden bir başkası yaşam ve çalışma alanlarının her noktasında veri toplanmasına imkân sağlamasıdır. Ağda yer alan fiziksel nesneler kendi bünyelerinde bir ya da daha fazla sensör barındırarak ortamdan veri toplayacak ve ağ üzerinden bunları başka nesnelerle paylaşacaktır. Bu bağlamda akıllı telefon, tablet, taşınabilir bilgisayar, kontrol paneli veya giyilebilir teknolojik cihazlar sayesinde yönetici ve çalışanların da Nesnelerin İnterneti’nde yer alan bileşenler olacağını söyleyebiliriz. Ağda yer alan sensörler miktar, konum, titreşim, hareket, hız, sıcaklık, basınç, nem vb. gibi durumları izleyerek elde ettikleri sayısal sonuçları gerekli noktalara iletecek. Gene ağ içinde yer alan donanım ve yapay zekâlı yazılımla geliştirilmiş akıllı sistemler kendilerine akan verileri anlama, bilgi verilmesi gereken diğer sistemlere aktarma ve imkân varsa verilerden çözümlenen sonuçlara göre gerekli eylemi gerçekleştirme performansı gösterecek. Sonuçta sensörler sayesinde işletmenin (genelde kuruluşun) bilişim sistemleri, yöneticileri ve çalışanları doğru kararları vermek ve doğru eylemlerde bulunmak için ihtiyaç duydukları enformasyonu elde etmiş olacak.
Telgraf ve telefonun bulunmasından sonra insanların birbirleri ile iletişimi kolaylaştı. Üçüncü Sanayi Devrimi döneminde bilgisayarın ortaya çıkışı, ağ yapılarının kurulması ve otomasyonun yaygınlaşması insanların kendi aralarındaki iletişimi yaygınlaştırırken, insan – makine iletişiminde de önemli ölçüde gelişmelere yol açtı. Dördüncü Sanayi Devrimi döneminde her türlü teçhizatın birbirleri ile iletişim kurdukları bir dönemi yaşıyor ve bundan daha fazlasının olacağını hayal ediyoruz. Nesnelerin İnterneti’ni destekleyen donanım ve yazılım özelliklerine sahip nesneler kendi halleri, çevre şartları, diğer donanım ve yazılımların hakkında durumları veri toplayıp bunları –hatta kısmen işlenmiş olarak– diğer insanlarla ve sistemlerle paylaşabilirler. Söz konusu paylaşımın bir diğer özelliği bunun gerçek zamanlı ya da önceden belirlenmiş, düzenli zaman aralıklarında yapılabilmesidir. Önümüzdeki dönemde her nesnenin bir sayısal kimliği ve bağlantısı (örneğin IPv6) olacağını, böylece bunları tanıyıp izleyebileceğimizi ve onlarla iletişim kuracağımızı söyleyebiliriz.
İlk bakışta –ki sıkça soruluyor– akla şöyle birkaç soru geliyor? Üçüncü Sanayi Devrimi ile dördüncü devrim arasında ne fark var? Endüstri 4.0 vizyonu –örneğin Nesnelerin İnterneti (Nİ)– zaten var olan bilgisayar, ağ ve İnternet teknolojilerinin basit anlamda evrimleşmesi değil mi? Bu sorulara çok kısa cevaplar vermek kolay değil; ama sürecin tam olarak kavranması açısından cevaplanması da gerekiyor. Öncelikle; geleneksel bilgi işleme ile Endüstri 4.0 kapsamındaki veya Nesnelerin İnterneti’ne konu olan bilişim birbirinden farklı süreçleri ifade ediyor. Yeni durumda verilerin toplanması, iletilmesi, işlenmesi, enformasyona veya bilgiye dönüştürülmesi hızlı ve gerçek zamanlı olarak gerçekleşiyor. Veri kaynaklarının –örneğin cihazların, nesnelerin, mekânların– sayısı ve çeşitliliği geleneksel bilgi işlemeye oranla çok daha fazla. İnternet üzerinden insan-insan, insan-makine ve makine-makine iletişimi yapay zekâ tarafından oluşturulan ‘akıllı’ biçimlerde yapılıyor. Veri toplayan ve ileten sensörler ve nesneler hem akıllı hem de iletişebilir niteliklere sahip. Bu yeni şartlarda Nesnelerin İnterneti (sanayi bakış açısından Endüstriyel İnternet); bazı temel görevlerin herhangi bir merkezi yönetime bağlı olmadan, otomatik olarak gerçekleştirilmesini imkânını yaratıyor. Diğer yandan yerel karar destek sistemlerinin yetmediği durumlarda bulutta depolanmış uygulama yazılımları ve sanal hizmetlerin yapabileceği merkezi akıllı katkılar da var. Ayrıca bir işletmedeki tüm sistem ve cihazların donanım ve yazılım olarak bilişsel entegrasyonu işletmenin bir bütün olarak kendi optimal denge noktasını bulmasının yolunu açıyor. Bu arada ‘her şeyin’ birbirine ve İnternet’e bağlı olmasının yeni güvenlik, koruma ve yedekleme gerekleri oluşturduğunun da altını çizmeliyiz. Nesnelerin İnterneti, pek çok üstünlükleriyle birlikte aynı zamanda bilgi ve sistem güvenliği konularına yeni problem riskler ve çözümler getiriyor.
İşte ve İşletmede Neleri Etkiler?
21’inci yüzyıla kadar bilgisayar ve bununla ilgili teknolojiler, iş yaşamının büyük ölçüde kolaylaştırıcısı olarak yer aldılar. Günümüzde ve öngörülebilir gelecekte Nesnelerin İnterneti’nin etki yapmayacağı bir iş veya işletme düşünmek mümkün değil. Akıllı telefonlar, tabletler, giyilebilir teknoloji ürünleri ve henüz (ön)göremediğimiz yeni teknolojik cihazlar ile bunların bağlandığı Nesnelerin İnterneti bir işletmenin bilgi sistemleri ile olan iletişim ve etkileşimi büyük oranda değiştirecek. Ağa bağlı olarak işleyen yeni cihazlar topladığı yeni türde verileri yüksek hızda ileterek –geçmişte hız ve çeviklik eksikliği nedeniyle elde edilemeyen– yeni fırsat ve imkânların kazanılmasına yol açacak. Yaşadığımız çağda ‘verinin yükselen akış hızı’ yeni bir fırsattır.
Nesnelerin İnterneti’nin işletmede verimliliğin artmasını, pek çok sistem ve cihazın yapay zekâ ile donanarak akıllı hale gelmesini, süreç ve faaliyetlerin iyileşmesini, maliyetlerin düşmesini, müşteri memnuniyetinin yükselmesini sağlaması bekleniyor. İş-işletme alanındaki bu gelişmeler, elde edilen sonuçların insan yaşamına olumlu yönde yansıma ihtimalini yükseltecek. Nesnelerin İnterneti’nin de içinde yer aldığı yeni teknolojiler sayesinde kamusal güvenlik, ulaşım ve sağlık gibi alanlarda verinin hızlı elde edilmesinin, bunların iyi ve hızlı iletişimin yararları görülecek.
Nesnelerin İnterneti’nin işletmelerde yaratacağı değişimler birkaç başlık altında toplanabilir: İletişim, denetim, otomasyon ve maliyet. Hiç kuşkusuz; bu sayılanlara başkalarını da ekleyebiliriz. Örneğin Nesnelerin İnterneti ile birlikte en önemli farklılaşmalardan birisi yeni iş modellerinin ortaya çıkacak olmasıdır. İş modeli değişimini dikkate almadığımızda, Nesnelerin İnterneti’ni Üçüncü Sanayi Devrimi’nin konusu olan bilgisayar ve otomasyonun evrimleşmesi olarak görmemiz adeta kaçınılmaz olur. Özetle; bu konu hem devrim hem de evrim boyutları olan bir farklılaşmadır.
Nesnelerin İnterneti (Nİ), insanlar ve makineler arası veri ve enformasyon iletişimini sağlar. Örneğin bu ağa bağlı bir tezgâh; kapalı veya açık olduğunu, arıza durumunu, bakım ihtiyacını, malzeme yokluğunu, yüklenmiş işin tamamlandığını sistemin ilgili unsurlarına bildirebilir. Bir insan üzerindeki sensörler onun sağlık durumunu ortaya koyan gösterge ilgilerini iletebilir. Nesnelerin İnterneti ve sensörlerin varlığı olmadan bu tür bilgilere erişmek zordur veya zaman ister. Söz konusu bir makine ise cihazın işleyiş durumunu gözlemek için bir operatöre ihtiyaç duyulur.
Teknolojinin geldiği noktada bir işletmedeki ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme için kullanılan cihazları bir ağa ilişkilendirerek sensörlerden alınan verilere bağlı olarak bunların optimal düzeyde çalıştırılmaları mümkündür. Böylece bir yandan gerekli yaşama ve çalışma şartları yaratılırken aynı zamanda verimsiz kullanım önlenecek ve maliyet düşümü sağlanacaktır. Bir işletmenin ulaşım ve taşıma amaçlarıyla kullandığı taşıtlar veya fabrika ortamında depolama ve yer değiştirme için yararlandığı forklift adı verilen araçlar söz konusu olduğunda, bunların Nİ ağına bağlantıları yoluyla GPS sayesinde konum, yön ve hareketlerini uzaktan belirlemek mümkün olacak. Giysi, gözlük, saat, baret gibi giyilebilir teknoloji ürünleri kullanan çalışanların işletme içindeki yerlerinin saptanması ve kendileriyle iletişim kurulması kolaylaşacak.
Nesnelerin İnterneti (Nİ) olgusunun iş alanındaki en değerli katkısı işletmeyi tüm bileşenleri birbirine bağlantılı bir bütünsel sistem haline getirmesidir. Nİ, işletme içinde var olan yöneticiler, takımlar, çalışanlar, bilişim sistemleri, makineler, cihazlar, denetim panelleri, artifaktlar ve mekânları birbirine bağlayarak hız, çeviklik, esneklik ve uyumluluk sağlayan bir ‘dikey entegrasyon’ oluşturur. Benzer biçimde işletmenin ekosisteminde (tedarik zincirinde) mevcut olan diğer paydaşlarla sağladığı ‘yatay entegrasyon’ ve buna bağlı iletişim kolaylıkları ile kendi bünyesinde elde ettiği üstünlükleri kendi dışındaki dünyada da sürdürür.
Yukarıda özetlendiği şekilde ağ bağlantılı bir ortamda bir cihazın mevcut durumu işletme açısından görünürlük kazanacak. Böylece bir operatör herhangi bir cihaza uzaktan erişerek onu yönetmek ve denetlemek imkânını elde edecek. Endüstri 4.0 dönemindeki cihazların giderek daha fazla bölümünün yeni bilişim donanımı ve yapay zekâ içeren yazılımla geliştirilecek olduğunu düşündüğümüzde, Nesnelerin İnterneti (Nİ) bağlantılı kontrol ve otomasyonun hangi boyutlara erişeceğini kestirebiliriz. 20’nci yüzyılda kontrol ve otomasyon, makine ve cihaz bazında gerçekleşen özellikler oldu. Çok daha önce elle işletilen makinelere bilişim donanımı ve yazılımı eklenmesiyle örneğin CNC tezgâhlar daha az operatör müdahalesi ile işler hale dönüştü. Ama hâlâ malzemenin yerleştirilmesi, hazır ürünün tezgâhtan alınması, önceki kalıbın sökülüp yenisinin makineye yerleştirilmesi gibi işlemler manuel ve/veya zaman kaybına neden olan parçalı işler olarak yapılıyordu. Endüstri 4.0 ve Nİ sayesinde fabrikada yer alan tüm tezgâhlar, makineler, robotlar, konveyörler, fikstürler, artifaktlar ve diğer aletler bir bütün haline dönüşüyor. Böylece fabrika, kendi içinde bütünlüğü olan ve buna göre işleyen bir sisteme dönüşüyor. Kontrol ve otomasyon disiplinlerinin yeni ufku budur.
Küresel sanayi gelişmiş ülkelerden Güneydoğu Asya gibi yerlere göç ederken hedefinde ucuz işgücü vardı. Çünkü emek pek çok sektörde ürün ve hizmet maliyetinin büyük bölümünü oluşturur. Günümüzde Endüstri 4.0, Nesnelerin İnterneti, Endüstriyel İnternet vb. gibi teknolojik çözümlere yönelik arayışın nedeni aynı şekilde maliyet düşümü sağlama çabalarıdır. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler böyle bir maliyet üstünlüğü sağlanabileceği konusunda iddialarda bulunmayı mümkün kılıyor. Satıcılar ve alıcılar olarak Nİ pazarının giderek ısınmasının arkasında işletmelerin maliyet düşürme çabaları var. Yeni ölçüm cihazları ve sensörler imalat sürecinde oluşan ölçümsel verileri Nİ üzerinden hızla iletebiliyor. Kaynak kullanımının iyileştirilmesinde, verimliliğin artırılmasında, bakım-onarım faaliyetlerinde, malzeme ihtiyaçlarının planlanmasında, müşteriye özel düşük hacimli ürün paketlerinin oluşturulmasında –ve daha pek çok konuda– Nİ’nin yarattığı imkân ve kolaylıklar var.
Nesnelerin İnterneti (Nİ) gibi yeni teknolojiler gündeme geldiğinde hemen ardından o konuyla ilgili övgü dolu sözcükler her türden medyanın konusu oluyor. Benzeri bir süre Nİ konusunda da yaşıyoruz. Hiç kuşkusuz; Nİ, sosyal yaşamda ve iş alanlarında önemli değişimlere neden olmaya adaydır. Buradaki yeni soru bu değişime nasıl başlanacağı ve uyum sağlanacağı ile ilgilidir.
Ne Yapmalı?
Bir işletmeyi uçtan uca Gemba usulü gezdiğimizde tezgâhlardan robotlara, kontrol panellerinden konveyörlere, vanalardan aktüatörlere kadar çok farklı sistem, cihaz ve aygıtla karşılaşırız. Başka üretim alanları olmak üzere işletmeleri etkileyecek değişim unsurlarının birincisi artık yeni cihaz ve aygıtların üreticilere tarafından gömülü veya eklemlenmiş sensörlerle birlikte tasarlanıp imal ediliyor olmasıdır. Bu yeni nesneler bir yandan sosyal yaşamda yeni kolaylıklara imkân verirken, diğer yandan iş süreçlerinin iyileştirilmesine ve yeni iş süreçlerinin yaratılmasına yol açıyor, açacak.
Sensörün varlık nedeni orada –sıcaklık, nem, hız, ışık, debi, titreşim vb. gibi– bir fiziksel büyüklüğün ya da hareketin ölçümünü yapmaktır. Dolayısıyla Nİ konusunda düşünme süreci, işletme içinde hangi süreçlerdeki hangi büyüklüklerin ve göstergelerin ölçülmesi gerektiği konusunda karar ermekle başlıyor. Ölçülecek büyüklüklerin (dolayısıyla sensörlerin) seçimi ise iyileştirme veya yenileştirme adayı olan süreçlerin hız, kaynak kullanım etkililiği, verimlik artışı ve maliyet düşüşü vb. gibi hedefler öngörülerek yapılır. Örneğin üretim sistemi içindeki bir tezgâh bakım yapıldığı halde ‘ısrarlı’ biçimde arıza yapıyorsa, burada sensörler sayesinde yapılan ölçümler doğru verileri sağlayarak arızanın nedenlerinin ortaya çıkarılmasına, arıza gerçekleşmeden önlem alınmasına ve arızaya yol açan nedenlerin ortadan kaldırılmasına imkân sağlar. Özetle; Nİ teknolojisine uyum sağlamak üzere yola çıkan bir işletme hangi amaçlarla neleri ölçmek gerektiğini ve bunu sağlamak üzere hangi tür sensörlerden yararlanabileceğini bilmek zorundadır.
Fabrika (atölye, üretim alanı) dâhil olmak üzere işletme içinde teknolojik dönüşüm yaparken dikkat edilmesi önemli bir nokta var. Endüstriyel sistemlerin, tezgâhların ve cihazların pek çoğu sadece üreticisine özgü olan işletim sistemi, uygulama ve veri tabanı yazılımları kullanıyor. Bu tür özgünlükler farklı sistemlerin veya cihazların birbirleri ile olan haberleşmesinde sıkıntılar, zorluklar, hatta kimi örneklerde imkânsızlıklar yaratıyor. Bu nedenle cihaz üreticisine özgü yazılım ve donanım içeren teknolojik ürünler yerine İnternet (IP, IPv6) tabanlı olanlarını tercih etmek uyumluluk ve sağlıklı gelişme açısından büyük önem taşıyor. Böylece işletmenin kendi içinde olduğu gibi kendi ekosistemindeki ve tedarik zincirindeki paydaşlarla bilişsel yatay entegrasyonu sorunsuz biçimde gerçekleştirme ihtimali yükselecektir.
Her şeyin birbirine bağlantılı olduğu bir dünyada işletmedeki sistemler de risklere ve tehditlere daha fazla açık olma ihtimalini içinde barındırır. Bu nedenle Nesnelerin İnterneti Çağı’nın en önemli konularından birisi güvenliktir. Akıllı telefon, tablet ve taşınabilir bilgisayar gibi mobil cihazların yaygın ve pek çok durumda bilinçsiz kullanımı güvenliği önemini bir kez daha artırıyor. Çünkü artık cihazların fiziksel yayılımı sağlıklı cihaz kullanım farkındalığı ve bilincinin oluşmasından çok daha yüksek hıza sahip. Diğer yandan bağlantılı sensörlerin ve cihazların sayı ve çeşitlilik olarak artışı yepyeni güvenlik unsurları yaratıyor. Bu süreçte şimdiye kadar bilinip kullanılandan çok daha güçlü güvenlik önlemlerine ihtiyaç var. Öncelikle canlı veya cansız her nesne için kimlik tanımlama ve onaylama Nİ ortamının en önemli ihtiyaçlarından birisidir. Gene donanım kriptolaması, fiziksel bina güvenliği ve ağ güvenliğine ilişkin donanım ve yazılım ihtiyaçları olacak. Bu konularda donanım ve yazılım ürünleri hızla çoğalmakla birlikte; bunların uluslararası düzeyde geçerli güvenlik ve güvenilirlik esaslı sertifikasyonu, aşılması gereken bir başka ciddi merhale olarak görünüyor.
İşletmenin üretim alanında ya da diğer mekânlarda sensörler kullanılarak hangi veriler toplanacak? Elde edilen veriler dikey ve yatay olarak entegre olmuş hangi noktalara iletilecek? Bunların toplanma ve iletilme aralığı ne olacak? Özetle; sensörden söz ettiğimizde aynı zamanda bir yazılım işinden ve görevinden de söz etmiş oluruz. Diğer yandan aynı sensör –içinde gömülü veya yanına eklemlenmiş halde bulunduğu nesne ile birlikte– farklı işletmelerde birbirinden farklı uygulamalar içinde, farklı amaçları yerine getirecek biçimde kullanılabilir. Bu nedenle sensörü kullanan uygulama yazılımları tek tip veya standart olmayacak; ihtiyaca göre birbirinden farklılıklar gösterecektir. Nesnelerin İnterneti, sensörler ile ağa bağlı makineler ve cihazlar geçmişte olduğu gibi bir seferlik kurulup ‘sonsuza kadar’ aynı şekilde kullanılacak sistemler değildir. Hızlı değişen pazar yapısı ve müşteri profiline bağlı olarak öncelikle yazılım bazında değişiklikler gerekecektir. İşte bu nedenle yeni çağın işletmelerinin –ister kendi içlerinde ister dış kaynak kullanarak– bir yazılım geliştirme fonksiyonu olmak durumundadır.
20’nci yüzyılın son çeyreği ile birlikte veri, enformasyon ve bilgi miktarında ve çeşitliğinde eski dönemlere oranla yüksek ivmeli artış oldu. Geçmişte bilginin daha az olması yanında ona erişim de kolay değildi. Bilişim, iletişim, İnternet ve medya teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte izlenmesi zor bilgi yığınları oluşmaya başladı. Sensör teknolojilerindeki ilerlemeler ise bu yığınları kat be kat artırma potansiyelini oluşturuyor. Dolayısıyla Nesnelerin İnterneti (Nİ) konusunda dikkatli planlama yapmayan işletmelerin Nİ tarafından oluşturulan dev veri hacmi ve çeşitliliği altında boğulması sürpriz olmaz. Her sensör küçük miktarda veri toplasa bile büyükçe bir işletmedeki çok sayıdaki sensör dev veri yığınlarına neden olur. Bu nedenle işletmelerin veri sağanağını ölçeklenebilir ve makul maliyetle işlenebilir halde tutmak için veri toplama ve işleme (analitikler) konusunda bir stratejilerinin olması gerekir. Bu konuda “Büyük Veri ve Analitikler” olarak anılan (istatistik, veri tabanı, veri madenciliği ve yazılım gibi disiplinlerin üzerinde yükselen) teknolojilerin toplama, depolama ve işleme ihtiyaçlarına karşısında değerli katkıları olacaktır.
Hangi veriler toplanacak? Bir işletme öncelikle mevcut süreçleri ile ilintili olan verileri toplayacak. Maliyet ve teknolojik kapasite şartlarını hesaplayarak gelecekte kendisine yararlı olmasını öngördüğü verileri de toplamaya başlayabilir. Nİ mantığına uygun olarak bu tür verilerin depolanma yeri bulut bilişim ortamıdır. Burada veriler yanında bunları analiz edip işleyecek olan uygulama yazılımları da yer alır. Veri analiz ve işleme yazılımları işleme içindeki sistem, makine ve cihazlara gömülü (yerel) olarak bulunabildiği gibi, daha genel amaçlı olanlar İnternet üzerinden mobil cihazlarla erişime uygun biçimde bulut üzerinde depolanır.
İnternet üzerinde “Nesnelerin İnterneti (Nİ)” veya “Internet of Things (IoT)” ya da “Internet of Everything (IoE)” gibi sözcüklerle arama yaptığımızda giderek daha fazla sayıda firmanın konuyla ilgili ürün ve hizmet üretme yolunda olduğunu görürüz. Gerçekten Nİ pek çok üreticinin farklı ürün ve hizmetler sunduğu, çok sayıda kategoriden oluşan, karmaşık bir pazardır. Bir genelleme yaparak şu dört kategorinin öne çıktığını söyleyebiliriz: Genelde RFID esaslı haberleşen, makinelere gömülü olarak veya ayrı olarak pazarlanan sensörler; kısaca M2M olarak isimlendirilen, makineler arası cihaz yönetim platformu; Nİ alanında hizmet ve çözüm sunanların yer aldığı platform ve Nİ tabanlı cihazların veri toplayıp iletmeleri amacına yönelik olarak hazırlanmış uygulama yazılımları platformu. Sanayinin pek çok alanında olduğu gibi Nİ konusunda da –en azından şimdilik– eksiksiz, anahtar teslimi çözüm sunan firmalar henüz yok. Bu tür çözümleri tek başına bir firmanın yapması yerine tercih edilecek muhtemel çözüm işbirlikleri ve proje ortaklıkları meydana getirmek olacaktır. Nİ kurmak veya bu yönlü dönüşüm yapmak isteyen bir işletmenin ilk adımı; gerekli ön çalışmayı yapmak, seçenekleri belirlemek, pazarın ve teknolojilerin şartlarını incelemek üzere (işletme içinden ve dışından) farklı disiplinlere sahip uzmanlardan oluşan bir çalışma takımı kurmak olmalıdır. Böylece Nİ kurulumunun veya dönüşümünün finansal boyutu, gerekli endüstri bilgi ve deneyim birikimi, işbirliği ve ortaklık seçenekleri ile çözüm çeşitliliği ortaya konulabilir.
Gürcan Banger