Bir küçük işletme sahibi olarak ay sonunda banka hesabımızın içimizi karartmamasını istiyorsak, tatmin etmemiz gereken ilk kural çok basittir: Daha çok satış yapmak. Fakat kazancımızı koyduğumuz çuval sağlam değilse ve delikleri varsa daha fazla satış yapmaktan öte, aşmamız gereken engeller var demektir. Örneğin ortalama maliyeti yükselten masrafları önemli ölçüde azaltmamız gerekir. Bu bağlamda yüksek maliyetli idari süreçlere ve bunlarda yapılması gereken tasarruf ve yalınlaştırma önlemlerine de dikkat çekmeliyiz. Küçük işletmenin hesap sisteminde sadece gelir tarafını iyileştirmek yetmez; aynı şekilde gider kalemlerinde de başarılı bir yönetim ve icra kaçınılmazdır. Daha çok satış yapmak ve kazanç elde etmek küçük işletmenin olağan hedeflerinden birisidir. Eğer kâr oranının tatmin edici ve sürdürülebilir kalması için maliyet azaltma ve idari süreçlerin iyileştirilmesi vazgeçilmez önemdedir.
Çok basit olarak söylersek; maliyet azaltma ve idari faaliyetlerin iyileştirilmesi için yapılması gereken ilk iş, küçük işletmenin iş süreçlerinin haritalanmasıdır. Bu çalışmada işletmede yapılan işler adımlar halinde bir akış şeması halinde yazılı – çizili hale getirilir. İşletmedeki atık, fire, israf ve ıskarta kaynaklarının neler olduğu, hangi adımlardan tasarruf edilebileceği ve herhangi bir değer üretmeyen hangi adımların atılabileceği araştırılır. Daha sonra iyileştirilmiş yeni şema (iş süreçleri) oluşturulur ve uygulanır.
Kazancın kaynağı satıştır. Bu nedenle küçük işletmenin satışı artırmak –genel anlamda satış fonksiyonunu iyileştirmek– için yapması gerekenler vardır. Kısaca sıralayabileceğimiz önlemlerden birincisi işletmenin pazara sunduğu temel ürün veya hizmeti tamamlayacak ek ürünler ve hizmetler düzenlemesidir. Böylece temel ürün (veya hizmet) müşteri için daha fazla tatmin sağlama seviyesine yükselerek “bütünsel ürün (hizmet)” haline dönüşür. Aynı zamanda işletmenin kazanç ve katma değeri de artar. İkinci yaklaşım, müşteriye tek seferlik satış yapmak yerine onunla uzun süreli ilişki oluşturma girişimidir. Böylece müşterinin sürdürülebilirliği –gelecekte de müşteri olarak kalması– sağlanmış olur. Üçüncü önlem; yatay satışa ek olarak dikey pazarları hedeflemektir. Yerden bağımsız olarak tüm muhtemel alıcıların müşteri olarak kabul edildiği yaklaşıma “yatay satış” adı verilir. Buna karşılık “dikey satış” ise görece küçük ve odaklanmış bir pazar bölümüne yoğunlaşır. Dikey satış yaklaşımı sayesinde bazı pazar bölümlerinde uzmanlaşma oluşur, müşterilerce bilinirlik artar. Bir başka yaklaşım, satış tarzında (fonksiyonunda) yenilikçi değişiklikler yapmak olabilir. Yeni satış teknikleri yeni kazançlara neden olur.
Maliyetleri azaltma amacıyla yapabileceklerimiz de vardır. Bu amaçla başta genel giderler olmak üzere küçük işletmenin maliyet kalemlerinin (aylık, altı aylık ve yıllık) gibi düzenli biçimde incelenmesi gerekir. Bu incelemeye de bağlı olarak gelirler ve giderler (kazanç ve maliyet) arasındaki ilişkinin verimlilik yönünden araştırılması uygun olur. Böylece kazandıran ürünler ve hizmetler ortaya çıkar. Bir diğer yaklaşım çalışan etkililiği ve verimliliğini araştırmaktır. Teknolojik yönden donanımlı genç çalışanların işletmede varlığı maliyet azaltmada bazı önlemlerin alınmasına katkı yapabilir.
Küçük işletmenin yönetim süreçleri açısından baktığımızda ise ilk söylenecek olan, yeni bilişim, iletişim ve İnternet teknolojilerinin işletmede etkin olarak kullanılmasıdır. Artık İnternet her işletme için vazgeçilmez değer ve önemdedir. Bir diğer önlem, küçük işletmenin kendi bünyesi içinde sağladığı bazı hizmetleri dış kaynak (outsourcing) yoluyla elde etmesidir. Bir hizmeti içeriden sağlamakla dışarıdan satın almak arasındaki kıyaslama (‘yap veya satın al’ şeklindeki) hangi yaklaşımın daha ekonomik olduğunu ortaya koyacaktır. Bir diğer yaklaşım, küçük işletmede gerçekleştirilen günlük işleri çalışanların kişisel takdirinden bağımsız, standart kurallar ve prosedürler haline getirmektir. Son olarak; çalışanların içeriden ve dışarıdan uygun eğitim almaları ile esnek iş gücü haline dönüşmesi toplamda tasarruf sağlayıcı bir başka yaklaşımdır.
Gürcan Banger