Büyük bir hızla tüketmeye başladığımız kavramlardan birisi inovasyon… Bu sözcüğü Türkçeye yenilik, yenilikçilik veya yenileşim gibi sözcüklerle çeviriyoruz. İnovasyonun teknik tanımı şöyle: “İnovasyon, yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün ya da hizmetin veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamasında, işlet organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir örgütsel yöntemin uygulanmasıdır.” Özetlersek; inovasyon, (üründen yönteme kadar) mevcut olan bir ‘şeyde’ kazanç getiren yenilik yapmak anlamına geliyor. İnovasyon yaklaşımı ile işletmenin ürettiği değer daha çok, daha yeni ve daha çeşitli hale dönüşüyor.
Bilindiği gibi; günümüzün yüksek ve sert rekabet ortamında işletmelerin kalıcı ve sürdürülebilir olmaları için farklılaşma yaratmaları gerekiyor. Bunu başarmanın önemli yollarından birisi inovasyon yapabilir hale gelmek… İnovasyon hakkında bilgi, deneyim ve yeteneklerini geliştirebilen firmaların rekabetçi ve katma değerli olabildiklerini görüyoruz. Ama konu, “İnovatif olalım” demekle bitmiyor. İnovasyon yaklaşımının işletmeye özümsetilmesi gerekiyor. Bu amaçla yöntemler ve mekanizmalar geliştirilmesi gerekiyor. Bir işletmeye inovasyon ruhunu özümsetmek mümkün müdür?
Sorunlar
İş dünyasında inovasyonu kolayca tanımlayabiliyoruz: Mevcut duruma oranla ek kazanç sağlayan bir yenilik… Ama işletme ile inovasyonu eklemlemeye çalıştığımızda işin söyleniverdiği kadar kolay olmadığını görüyoruz. İş dünyası düşünürleri, iş sahipleri ve yöneticiler inovasyonu kendi işletmelerinde kalıcı, sürdürülebilir ve tekrarlanabilir hale getirmek istedikleri halde sıklıkla başarı öyküleri ile karşılaşmıyoruz. Bu konuda kendimize “Neden?” diye sorduğumuzda bu alanda yapılmış teorik çalışmaların kolay bir yol ya da yöntem sunmak yerine gereksiz biçimde ‘işleri daha karışık’ hale getirdiğini görüyoruz. Hâlbuki başka KOBİ’ler olmak üzere işletmeler inovasyonu özümsemek ve ruhen sürekli kılmak için daha basit araçlara ihtiyaç duyuyorlar.
Sürdürülebilir inovasyonu işletmeye eklemlemek ve özümsetmek için bir yol haritasına ihtiyacımız var. Bu harita, onunla birlikte kullanılacak araçlar ve yeni iletişim dili ile işletmenin tüm fonksiyon ve birimlerinde inovasyonun kalıcı ve sürdürülebilir olarak yerleştiğini görmemiz gerekiyor. O halde, işletmede kişiler değiştiği halde inovasyonun kalıcı olmasını nasıl sağlayacağız? Bunu işletmenin her düzeyindeki çalışanların kavrayabileceği biçimde yapmamızın bir ön şart olduğunu kuşku yok. Anlaşılmayan konu işletme çalışanları tarafından benimsenmiyor ve bir süre sonra marjinalleştiğinde de sessizce dışlanıyor.
İnovasyon Bir Proje mi?
Türkiye’nin AB ile yakınlaşması sürecinde gelişen yaklaşımlardan birisi projecilik oldu. İşletmede yapılması düşünülen her kurumsal değişimin bir proje olarak ele alınması yanılsaması oluştu. Hâlbuki işletmenin birincil fonksiyonlarını bir proje olarak ele alamayız. Bu durum, inovasyon için de doğrudur. İnovasyon bir işletmenin içselleştirmesi gereken temel fonksiyonlardan birisidir. Bu nedenle bir proje gibi başlayıp biten bir süreç olarak algılanamaz.
İnovasyon yaklaşımı işletmede sürekli, sürdürülebilir ve tekrarlanabilir nitelikte olmalıdır. İnovasyon, aynen kalitede olduğu gibi işletme için bir yaşam tarzıdır. İşletmeyi bir yapıya benzetirsek inovasyon yaklaşımı kalite, verimlilik, yalınlık veya çeviklik gibi işletmeyi ayakta tutan temel dayanaklardan birisi olmalıdır.
İnovasyon Fikri Bulma
İş dünyasında yöntem, teknik, kural ve model geliştirmenin yolu genelde sahadaki başarı öykülerinden ve uygulamalardan kaynaklanıyor. Bunu pek çok örnekle doğrulamak mümkün… Aynı yaklaşım ile dünyadaki inovasyon süreç ve örneklerini inceleyerek bir metodolojinin, araçlar setinin ve/veya yol haritasının geliştirilmesi mümkün olabilir.
Bir işletmeyi inovatif (yenilikçi) hale getirmenin ilk adımı inovasyon (yenilik) fikri bulmak için bir yaklaşım geliştirilmesi olmalı. Genelde inovasyon fırsatları, işletmenin yakın ve uzak çevresindedir. Bu nedenle işletme sahibi, yönetici ve çalışanları inovasyon ipuçlarını işletmeyi sarmalayan ekosistem içinde bulabilirler. Örneğin (daha önce birlikte çalıştığım) bir iş adamının –iş amaçlı olmasa bile– yurt dışı gezilerinde kendi işiyle ilgili mekânları gezmeye ve incelemeye zaman ayırdığını hatırlıyorum.
Günümüzde bilişim, iletişim teknolojilerinin ulaştığı noktada inovasyon ipuçlarını ve fırsatlarını yakalamak için uygun ortamlardan birisi İnternet oldu. İnovasyonu arayan her birey sanal ortamda gezinti yaparak işletmeye ilham verebilecek çok sayıda yenilik fikrini yakalayabilir ve geliştirebilir. Bu tür bir aramada önemli olan nokta, arama sürecini belli bir yöntem ve disipline bağlı olarak yürütebilmektir. Fikir aramayı satranç kuralları gibi katı disiplin altına alamasak da amaçsız ve bilinçsiz arama süreçleri nadiren iyi sonuç verir.
Pek çok işletmede yakın veya uzak çevreye yapılan ziyaretler konusunda –özellikle yazılı olarak– raporlama alışkanlığı yoktur. Hâlbuki bu tür gezi veya ziyaretlere ilişkin bilgilendirme ve iletişim, inovasyon fikirleri için çok uygun ortamlardır. Bu nedenle dikkat çeken farklılık, değişiklik veya yeni ihtiyaçların raporlanması yüksek değerdedir. Araştırma ve incelemede sadece uygulamaya konmuş yenilikler yetinmemek gerekir. Eksik bırakılmış alanlar ve tatmin edilememiş ihtiyaçlar işletmeye taşınacak inovasyon fikirleri için uygun ipuçları verir.
Fikir ve Teknoloji
Teknolojik gelişme, geçmişte gerçekleştirilmesi mümkün olmayan pek çok konuyu imkân dâhiline sokuyor. Bu nedenle inovasyon fikri arayışı sürecinde bu nokta göz önünde bulundurulmalı. Örneğin teknolojik yetersizlik nedeniyle geçmişte yapılamayan ama bugün başarılabilecek olan neler var? İşletmedeki yeni teknoloji sayesinde hangi ürün veya hizmetler ya da hangi yenileşmeler üretilebilir? İşletme hangi yeni teknolojik teçhizat ve metodoloji ile daha öngördüğü ama yapamadığı İnovatif işleri gerçekleştirebilir?
İnovasyon fikri arayışındaki ilk soru “Ne?” ya da “Ne yapmalı?” şeklindedir. Bir başka deyişle; işletmede (ürün, hizmet, süreç, yapı, model gibi) mevcut olanlar için bir yenilik ya da piyasa ve işletme için tümüyle yeni olan bir şey aranacaktır. Fikir arama sürecinin “Ne?” sorusunun ardından gelen sonraki adımı “Nasıl?” sorusunun cevaplanması arayışıdır. Bazı durumlarda bir fikrin inovatif olması yetmez, aynı zamanda o fikri gerçekleştirme biçiminin de inovatif olması gerekebilir.
Yukarıda satır aralarında ima edildiği gibi; her inovasyon fikrinin anında uygulamaya geçmek için aranması ve hedeflenmesi gerekmez. Tümüyle kapsam dışı olmamak üzere inovasyon fikirleri daha sonraki ihtiyaç ve çözümler için bir arşiv oluşturur. Bugün için teknolojik, ekonomik veya sosyal olarak uygun ve olurlu görünmeyen fikirler daha sonraki bir zamanda değerlendirilebilir. Diğer yandan bazı inovasyon fikirlerinin uygulama imkânı olmasa da işletmenin aklını aydınlatma özelliğine sahip olduğunu unutmamak gerekir.
İnovasyon ve Müşteri
Hiç kuşkusuz; işletmedeki kişilerin inovasyon (yenilik) fikirleri bulmak veya üretmek dışında gerçekleştirmeleri gereken asli işleri var. Ama inovasyon ruhunun işletmede içselleşmesi için yenilik fikirlerinin düzenli bir akış haline getirilmesi gerekiyor. Eğer bu akış sağlanabilirse birbirinden kopuk gibi görünen fikirlerin birbirine eklemlenip daha kapsamlı değişim fırsatları haline getirilmesi mümkün olacaktır.
Bir işletmenin en değerli varlığı müşteridir. Bu nedenle bulunan inovasyon fikirleri içinde müşteri ihtiyaç, istek ve beklentilerinin tatmini özüne dikkat etmek gerekir. Yenilik fikirleri içinde müşterinin görüş ve izlenimleri ne denli yansımıştır? Yeterince tatmin edilmemiş ihtiyaçlar ve çözülmemiş sorunlar bu yenilik fikirleri ile tatmin edilecek midir? Özetle; işletmenin –mal ve hizmet olarak– değer üretme sürecinin aslen müşterinin ihtiyaçlarını tatmin etmeye bağlı olduğunu asla unutmamak gerekir. İnovasyon fikirleri de bu noktayı gözden kaçırmamalıdır.
Bir ekonomik işletme kazanç elde etmek amacıyla kurulur. Bu görüş, kâr amaçsız işletmeler için de doğrudur. İşletme kalıcı, sürdürülebilir ve rekabetçi olabilmek için türü ne olursa olsun kazanç elde etmelidir. Kazanç sağlayan yenilik olarak tanımladığımız inovasyon fikirleri konusunda ikinci dikkat etmemiz gereken nokta budur. Bu çerçevede üretilen inovasyon fikirlerini kazanç artırıcı yönleri açısından değerlendirmemiz ve sıralamamız gerekir. Eğer aynı kategoride yenilik fikirleri var ise bunlardan hangisinin daha katma değerli olduğunu öngörmek durumundayız.
Buraya kadar olan biteni kısaca özetleyeyim. İşletmede –iş sahibinden yöneticiye ve çalışanlara kadar– var olan insan kaynakları uzak ve yakın çevredeki yenilik fırsatlarını görmeyi, algılamayı ve raporlamayı öğrenmelidir. Bu konu, bir fikir bulma ve üretme mekanizması haline getirilmelidir. Bulunan fikirler müşterinin ihtiyaçları ve işletmenin kazancı açılarından değerlendirilmeli ve verimlilik açısından sıralanmalıdır.
Fikrin İşlenmesi
Yenilikçi olma girişimleri –eğer uygun mekanizma kurulmazsa– çoğu zaman işletme çalışanlarında bir hareketlilik yaratmıyor. Diğer yandan fikirlerin akmaya başladığı durumda da dikkat edilmesi gereken bir nokta var. O da; işletmenin aradığı şeyin ‘iyi’ inovasyon fikri olduğudur. Yukarıda kısaca özetlediğim gibi ‘iyi’ kavramını tanımlayanlar ise müşterinin ihtiyaçlarına çözüm üretme ve işletmeye inovasyonun karşılığı olan ek kazanç sağlamadır.
İnovasyon fikirleri ham şekliyle işe yaramayabilir. Bu nedenle herhangi bir fikrin gelişimi için –fikir sahibinin haklarına saygılı– açıklama ve tartışma ortamının yaratılması gerekir. Gene iletişim olgusu bağlamında; işletmenin ne türden yenilik fikirlerini aradığını–genelde herkese olmakla birlikte– özellikle istekli ve ilgili olanlara iletmesi beklenir. Farklı kaynaklardan gelen fikirlerin hangi ortamda toplanacağı, derleneceği ve işleneceği konusunda yaklaşım geliştirilmesi uygun olur. ‘İnovasyon sisteminin’ bir bütün olarak dokümante edilmiş olması gerektiğini bu vesile ile hatırlatmak isterim.
Yaratıcılık
Kazanç sağlayan yenilik olarak tanımladığımız inovasyon, yeni bir buluş üretmek ya da genel anlamda yaratıcılık ile eşanlamlı değildir. Ama inovasyon fikri bulmanın, geliştirmenin ve onu işlemenin yaratıcılık yöntemleri ile yakından ilgisi var. Bu nedenle inovasyon ruhunu özümsemek isteyen işletmelerin çalışanlarına –farklı düzeyler için uygun içeriklerle– yaratıcılık yöntemleri eğitimi ve danışmanlığı alma imkânı sağlamalarını öneririm. Ne yazık ki, bu türden beceriler geleneksel eğitim-öğretim kurumlarımızda öğretilmiyor, öğrenilemiyor.
İnovasyon ve Müşteriye Yansıması
İnovasyon fikri, çoğu zaman ilk hali ile yeterli olgunlukta ve şekillenmiş değildir. Eğer işletmede inovasyon ruhunun içselleşmesini isterseniz insanların fikirlerini iletebildikleri, iletilmiş fikirler üzerinde geliştirme yapabildikleri bir ortam (mekanizma) yaratmalısınız. Böylece fikrin ilk halinin gelişmesini sağlarken aynı zamanda ciddi yanlışların önüne geçmiş olursunuz.
İnovasyon fikrinin işletmedeki diğer kişilere iletilmesi “Bir fikrim var” basitliğinden daha gelişmiş bir biçime sahip olmalıdır. Örneğin işletmede toplam kalite yönetimi (TKY) uygulaması varsa inovasyon sürecini TKY’nin bir parçası haline getirebilir, yönergeler ve formlar geliştirebilirsiniz. Bu kapsamda bir çalışma inovasyon süreci ile ilgili olarak işletmenin karşılaşacağı fırsat ve tehditleri de ortaya koyacaktır. İnovasyon fikrinin ilk halini bazı senaryolar ışığında üzerinde deneyler yapılması gereken bir nesne olarak algılayın. Her deney sonucunda elde edeceğiniz dersler olacaktır.
Eğer müşterinin işletmede ne yaptığınız (ne tür değer ürettiğiniz) konusunda bilgisi yoksa ne denli iyi olduğunuzun fazlaca anlamı olmaz. İnovasyon fikrine de bu anlayış çerçevesinde bakılması gerekir. Sürecin sonunda inovasyon ile yarattığımız katma değerin bilgisi müşteriye ulaşacak mıdır? Belki de iş yapma anlayışımız inovasyonun müşteriye yansıması gereken bilgisini onun için görünmez ve ulaşılamaz hale getiriyor?
İnovasyon ile yarattığımız farklılaşmanın müşteri tarafından kabul edilip onun satın alma kararlarını etkilemesini nasıl sağlayacağız? Bu konuda önümüzde hangi engeller var? İşletme olarak bu engelleri kaldırabilir miyiz? İnovasyon fikrinin kalıplanıp tartışılmaya ve geliştirilmeye aday hale gelmesi ile bu tür soruları işletme olarak kendimize sormalıyız.
İnovasyonun müşteri ve işletme için ayrı ayrı ele alınması gereğinden daha önce söz etmiştim. Yeni inovasyon fikrinin uygulanması müşterinin ürün veya hizmetten elde ettiği tatmini ve dolayısıyla değeri artıracaktır. Diğer yandan bunu nasıl sağlayacağı açısından işletme kendine dönerek donanım, yetenek ve yetkinliklerine bakmalıdır. Tasarım fonksiyonunda değişiklik gerekli midir? Yeni finansman ihtiyaçları nelerdir? Satış ve/veya pazarlama biriminde ve ilgili hizmetlerde iyileştirme yapmak gerekecek midir? İnovasyona konu olan ürün veya hizmetin pazardaki konumlandırması ile ilgili bir değişikliğe ihtiyaç var mıdır? İnovasyonu yaşama geçirmek için gerekli olan kaynaklar nelerdir? İnovasyonla iyileştirilmiş ürün ya da hizmet –mevcut ya da yeni– hangi pazarlara sunulacaktır?
İnovasyonu Uygulamak
İnovasyon fikrini geliştirip uygulamaya koymadan önce –olabilen ölçülerde– işletme içinde bunun gerçekleşme ‘şansını’ sorgulamak uygun olur. Bu fikrin uygulanması konusunda işletme içinde gerekli kademelerde bir uzlaşmanın oluşması önemlidir. Bu uzlaşma oluşmuyorsa ‘sorunun’ işletme çalışanlarında mı yoksa fikrin kendisinde mi olduğunu cesaretle sorgulamak gerekir.
İnovasyonu yaşama geçirmek için bu fikir konusunda yeterince iç ve dış görüş alındığından emin olmak gerekir. Eğer uygulamaya geçmek için yeterli güven oluşmuyorsa inovasyon sürecinin başına dönüp her şeyi bir kez daha gözden geçirmek yararlı olur.
İnovasyon sürecinin son aşaması uygulamadır. Artık bir iş planı yapma zamanı gelmiştir. Tasarım, üretim ve pazarlama konularındaki soruları bir iş planına dönüştürmek gerekir.
Gürcan Banger
Bilgilendiren makaleniz için teşekkürler Gürcan hocam.aynı düşünceleri düşünüyor dum.tesekürler