Genel olarak ölçülebilir bir kavram olan verimlilik, bir ürünün imalatında hammadde, malzeme, enerji, emek, para ve zaman gibi girdilerin yararsız tüketimini önleme becerisini ifade eder. Bir başka deyişle verimlilik; işleri iyi, başarılı ve israfsız (olabildiği ölçüde düşük atık ve fire miktarı ile) yapma becerisidir. Bir işin yapılmasında veya bir ürünün imalatında girdilerin hangi ölçüde çıktıya dönüştüğü olarak da söylenebilir. Üretkenlik ise bir üretim sürecinin ortalama verimliliğini ifade eden büyüklüktür ve elde edilen çıktının üretim süreci girdilerine oranı olarak tanımlanır. Endüstri 4.0 dönüşümünden beklenen yararların ilk sırasında işletme ve tesis verimliliğinde iyileştirmeler sağlamak gelir. Yeni teknolojilerin yararsız tüketimi azaltarak –kârlılığa yansıyacak olan– verimliliği iyileştirmeye katkısı olacağı öngörülüyor.
Medyanın ve İnternet’in yaygınlaşması müşterilerin ürün bilgisine ulaşmasını kolaylaştırdı. Başka ülke, bölge ve ekonomilerde bulunan pazarlar ve ürünler hakkında fiyat, kalite vb. gibi konularda ayrıntılı bilgi sahibi olmasını sağladı. Bu durum aynı zamanda ürün ve hizmetler hakkında müşteri talep ve beklentilerinin farklılaşmasına ve hızlı değişimine imkân sağladı. Diğer yandan ürün geliştirme ve imalata yönelik olarak yeni teknolojilerin ve süreçlerin geliştirilmesi herhangi bir ürünün dünyanın herhangi bir noktasında uygun kalite ve fiyatta pazara sunulabilmesinin yolunu açtı. Sonuç olarak; pazara yenilikçi ürünleri en kısa sürede sunabilmek işletmeler açısından yeni ve etkili bir rekabet üstünlüğü haline geldi. Endüstri 4.0 teknolojilerinin değer zinciri halkalarında harcanan toplam zamanı kısaltarak pazara hızlı ulaşmayı kolaylaştıracağı öngörülüyor. Böylece Endüstri 4.0 sayesinde küresel pazarda önemli bir rekabet üstünlüğü elde edilecektir.
Pazarda çeşitli tatmin ve kalite özelliklerine sahip ürünün bulunması ortalama fiyatın pazarda belirlenmesi durumunu yaratıyor. Yüksek marka gücüne sahip ve/veya inovasyon niteliği olan ürünler dışında fiyatın üretici firma tarafından belirlenmesi ve pazara ‘dayatılması’ mümkün olmuyor. Bu nedenle ürün fiyatının pazarda oluştuğunu, firmanın fiyatı belirleme gücünün giderek zayıfladığını söylüyoruz. Böylece daha kârlı hale gelmek için (markalaşma ve inovasyon bir yana) işletmenin elinde tek silah olarak maliyetleri düşürmek kalıyor. Endüstri 4.0 teknolojileri ve bunlardan yararlanarak oluşturulacak iş modelleri ve iş süreçleri ile değer zinciri boyunca operasyonlarda maliyet düşümü sağlanabileceği öngörülüyor.
Endüstri 4.0’ın dayanağı olan teknolojiler ile iş gücü (emek) ilişkisi açısından çeşitli değerlendirmeler var. Bir kısım görüşler yeni teknolojik sistem ve cihazların iş gücünü ikame edeceği yönünde iken bazı yorumlar makine-insan işbirliğinin iş gücü açısından yeni ufuklar yaratacağını ifade ediyor. “Endüstri 5.0” olarak isimlendirilen yeni bir tartışma tezi yeni teknolojilerin insanla birlikte çalışması açısından yeni kazanım imkânları oluşturacağını savunuyor. Her durumda Endüstri 4.0 uyumlu bir işletmede çalışan kişiler için yeni beceriler gerekecek. Bunlar arasında teknoloji kullanımı, problem çözme, takım çalışması, işbirliği, yeni duruma çabuk adaptasyon, çeviklik, hız vb. gibi beceri türlerini sayabiliriz. Diğer yandan Endüstri 4.0 işletmesi; üretimin bilgisayar ortamında izlenmesini ve yönetimini sağlayan “siber-fiziksel sistem (simülasyon)” ve üretim ile ofis kademelerini birbirine ilişkilendiren “yatay entegrasyon” teknolojileri sayesinde insan kaynakları yönetiminde bazı iyileştirmeler sağlar. Yeni teknolojiler sayesinde işe uygun çalışan seçimi ve iş ortamında çalışan performansının izlenmesi daha kolay olacak. Özetle; Endüstri 4.0’ın insan kaynakları yönetimi fonksiyonu açısından yeni kazanımlar sağlayacağı söylenebilir.
Neredeyse her işin artık küresel, büyük pazarın ‘kaçınılmaz ve ayrılmaz’ bir unsuru olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yerel işler bile başlangıçta hedeflenenden çok daha farklı, ama daha büyük pazarda yer alıyor. Bu durum, pazarın büyümesi ve yayılması devam ettikçe her işletme için rekabetin sertleştiği anlamına geliyor. Sert rekabete karşı durabilmek için işletmenin iş modelini oluşturan yapıtaşlarında –en azından bunlardan birkaçında– daha güçlü hale gelmek gelinmesi gerekiyor. Bu durumu rekabetçi üstünlük olarak okuyabiliriz. Diğer yandan Endüstri 4.0’ı oluşturan yeni teknolojiler yeni iş modellerinin yaratılmasına ve mevcut iş modelinin bazı bileşenlerinin iyileştirilmesine imkân sağlayabilir. İşletmenin bazı fonksiyonları ve faaliyetleri yeni teknolojiler sayesinde daha kaliteli ve daha düşük maliyetli olarak yapılabilir. Bu da büyük pazarda işletmenin rekabet açısından bazı üstünlükler veya kazanımlar elde etmesi anlamına gelir. Özetle; Endüstri 4.0 teknolojileri ile işletmenin rekabetçiliğini iyileştirmek mümkün olabilir.
Bir işletme müşterilerinin problemlerini çözmek ve onların ihtiyaçlarını tatmin etmek için mal ve hizmetler üretir. Buna işletmenin müşteriler için değer yaratması denir. Bir işletmedeki süreçler, faaliyetler ve eylemler işletmede yarattığı değere yaptığı katkıya göre “değer üreten adımlar”, “değer üretmeyen, ama bulunması gerekli destek adımları” ve “değer üretmeyen atık adımları” sınıflandırılır. Değer üretmeyen adımlar işletmede atık, israf ve fire oluşmasına yol açarak kaliteyi ve verimliliği düşürür, maliyeti artırır. Bu nedenle bir işletmede en önemli stratejilerden birisi atık, fire ve israfı meydana getiren süreç, faaliyet veya eylemlerin iyileştirilmesi ya da duruma göre bunların tümüyle ortadan kaldırılmasıdır. “Yalın Üretim Felsefesi” işletmede büyük oranda bu amaca yönelik olarak uygulanır. Endüstri 4.0 teknolojileri sayesinde Yalın Üretim Metodolojisinin yeni uygulamaları mümkün olabilir. Böylece atık miktar ve çeşitliliğini azaltma ve sonuç olarak ürün kalitesini yükseltmek mümkün olur.
Üretimde teknolojiden yararlanmanın nedenlerinden birisi tasarım ve imalat süreçlerinin kolaylaştırılması ve standart hale getirilmesidir. Ayrıca bazı kararların operatör müdahalesine ihtiyaç kalmadan yapılabilmesi üretime hız kazandırır. Tüm kaynakların insan hatasına izin vermeden etkili biçimde kullanılabilmesi geçmişte –bilgisayarın icadından hemen sonra– sanayide görece basit düzeyde otomasyonun varlığını ve gelişmesini sağladı. Günümüzde Endüstri 4.0 teknolojileri ile otomasyonu çok daha ileri düzeyde gerçekleştirmek imkân dâhiline girdi. İşletmeleri ve fabrikaları yeni teknolojilerle donatarak daha yüksek otomasyon düzeyine ulaşmak, dolayısıyla insan hatalarından daha az etkilenmek, daha hızlı (“tam zamanında”) ve kaliteli iş yapmak mümkün olacak.
Bir üretim işletmesinde istenmeyenlerin ilk sırasında üretim akışının durması veya kesintiye uğraması gelir. Normal şartlarda iş akışı kesintisine yol açan nedenler arasında arıza veya bakım ihtiyacı ilk sıralarda yer alır. Üretim hattında yer alan bir makinede gömülü olarak bulunan bilişim-iletişim yazılım ve donanımı sayesinde söz konusu cihaz, sensörlerinden elde ettiği verileri işletmenin başka noktalarına (örneğin operatöre) iletme imkânına sahip olur. Böylece makinenin arıza ihtimalini ve bakım ihtiyacını önceden kestirmek mümkün olur. Zamanında bakım (kestirimci bakım) faaliyetleri sayesinde iş akışının arıza veya beklenmedik bakım-onarım ihtiyacı nedeniyle durması engellenmiş olur.
Kısaca
Endüstri 4.0; işletmede zaten yapılagelen işlerin daha kolay, daha kaliteli ve daha düşük maliyetli yerine getirilmesi için imkânlar sunmaya adaydır. Ayrıca henüz var olmayan iş modellerinin ve faaliyetlerin yaratılmasında birincil düzeyde katkı yapacak potansiyele sahiptir. Tüm bunlar Endüstri 4.0 konusunda neden daha bilgili ve deneyimli olmamız gerektiğini ortaya koyacak güçtedir.
Gürcan Banger