Benlik ya da Kendilik

      Yorum yok Benlik ya da Kendilik

Ben kimim? Başkalarının bana kim olduğunu söylediği kişi miyim? Yoksa kendimin ne olduğunu düşündüğü kişi miyim? Kendimiz hakkında cevaplanması zor derinlikli sorular var. Bu tür sorulara cevap kendimizi nasıl gördüğümüze ve başkalarının bizi nasıl gördüğüne bağlı olarak farklı cevaplara ulaşabiliyor. “Ben” dediğimiz özne, kendi yalnızlığımız içinde farklı bir tanım bulurken, sosyal ilişkilerde farklı görünümlere kavuşuyor. İlişki ve iletişimin adeta ben’i –algısal düzeyde bile olsa– farklılaştırma gücü var.

Kimi zaman tanımlanmamız, gözleri görmeyen ve file dokunma deneyimini hiç yaşamamış kişilerin fili tasvir etmeleri gibi oluyor. Kulaklarından dolayı dev bir yelpazeye ya da kalın bacaklarından dolayı bir büyük ağaca benzetilebiliyor. Farklı kişiler bizi farklı yönlerimizle bilip tanıyarak farklı resimler çiziyorlar. Birden fazla özelliği bir arada toplamış halde ilişki kurmaya çalışsak bile, bir başkası onun akıl-duygu gözünde oluştuğumuz biçimiyle bize bakıyor, iletişimini bu bakış açısıyla kuruyor.

Eğer elektronik ve bilişim konusunda bir uzmansanız, insanların teninizin altında elektronik yongalar ve kablolar olduğunu düşünmesi sizi şaşırtmalıdır. Eğer duygusal yönü ağır basan bir kişi iseniz bir fişin bir kablo ile bağlantısını kuramayacağınızı düşünenler vardır. Birçok insan için teknik kişi veya mühendis sanattan anlaması mümkün olmayan insandır. Entelektüel görünümlü bir kişiyle başkaları futbol konuşmayı tercih etmeyebilir. Örneğin kadınların futboldan anlamadıkları gibi yaygın bir kanı vardır. Ciddi görünümlü kişilerin TV kanallarında eğlence programı izlemeyeceği gibi bir genel izlenim olabilir. İşin ilginç yanı, entelektüel ya da siyasal militan olma çabasında bir kişi de kendini eğlence programı izleyen veya futboldan hoşlanan görünüm ile sunmak istemez ya da bu yönünü gizlemeye çalışır.

Kişi, toplum içinde olduğundan farklı algılanabilir. Burada bir algı eksikliği olabilir. Kişi kendisini olduğundan daha farklı algılayabilir. Keza; başkaları kişiyi olduğundan farklı biçimde niteleyip tanıyabilir. Benli (kendilik) farklılaşması, kişinin kendi içinde olabileceği gibi toplumun yargıları bağlamında da ortaya çıkabilir. Bireyle olan iletişim ve ilişki –doğru veya yanlış, tam veya eksik– bu algıya bağlı olarak gerçekleşir. Hatta bireyin kendisiyle olan iç konuşmaları da böyledir.

Benlik (kendilik) kavramı, basitçe söylendiğinde kendiniz hakkında ne düşünüp hissettiğinizdir. Benlik duygumuz, başkaları ile kurduğumuz ilişkilerden kaynaklanır. Etkileşimde bulunduğumuz kişiler bize kim olduğumuzu, kime benzediğimizi ve kendilerinin bizim hakkımızda neler hissedip düşündüklerini söylerler.

Eğer benlik kavramı kendi içselliğimiz kadar çevremizden de etkileniyorsa bu durumda kültürle ve ait olduğumuz toplulukla ilişkili demektir. İçinde yaşadığımız kültür bize neye yetenekli olduğumuzu ya da ahlaklı olmanın hangi özelliklerle nasıl bir şey olduğunu söyler. İçinde yaşadığımız topluluk ise biteviye kulağımıza bizden beklenenleri fısıldar. Mevcut kültürün gerektirdiği davranış ve inanç sistemini benimsediğinizde veya topluluğun beklentilerine uyumlu cevap verdiğinizde kendinize ilişkin algı da oluşmaya başlar.

Bir sosyal ve kültürel ilişkiler sistemi içinde yaşayıp o sistemin dışında bir benlik yapısı geliştirmek çok mümkün değildir. ‘Olması gerekenden’ farklılaşma gösterdiğinizde, ‘mahalle baskısını’ hissetmeye başlarsınız.

Bir noktanın altını çizerek bağlamak isterim. Kişinin benlik (kendilik) yapısı, iletişim ve ilişkiler sistemi ile çok yakından ilişkilidir. Kendi öz gelişimimizi kurgularken veya bir kişisel gelişim programı kurgularken, yeni varoluşumuzu ilişkiler yumağı içinde meydana getireceğimizi iyi hatırlamak gerekir.

Benlik ve İlişki

William James (1842-1910), felsefe ve psikoloji alanlarında çalışmalarıyla izler bırakmıştır. Hatta Amerikan psikolojisinin kurucusu kabul edilir. 1890 yılında yayınlanan “Psikolojinin İlkeleri” kitabında önemli bir tespit yapar. Bireyin dikkate aldığı (etkilendiği) kaç tane topluluk varsa o sayıda farklı sosyal benliği vardır, der. Psikolojinin daha sonraki dönemlerdeki gelişmelerinde benlik konusunda farklı açıklamalar getirilse de “ilişkisel benlik” kavramı hâlâ bilimsel önemini koruyor. İlişkisel benlik nedir? İlişkisel benlik, bireyin kim olduğunu önemseyerek ilişkide bulunduğu ve etkilendiği topluluk ve kişileri ifade eder.

Birey sosyal bir yalnızlık içinde yaşamıyor. Doğrudan veya dolaylı biçimde etkilendiği uzak ve yakın çevresi, burada yer alan topluluklar, kişiler, söylemler, ideolojiler ve inanışlar var. Örneğin baskın bir siyasal iktidarın temsil ettiği söylem veya toplumda yaygın olarak kabul edilmiş bir inanç kişinin benliğinin oluşumunda ve sergilenmesinde etkili oluyor. Ailenin sosyal ve kültürel yapısı bireylerin benlik oluşumlarını etkiliyor. Hatta belirgin, baskın özellikleri olan ailelerin çocuklarının eğitim veya iş amaçlı aile dışına çıktıklarında bulundukları yeni çevreye uyum göstererek farklı bir yapı edinmeye başladıkları bilinir. (Üniversitede ders verdiğim yıllarda birinci sınıftan son sınıfa kadar öğretmen-öğrenci ilişkim olan gençlerin benlik değişimlerini gözlediğimi iyi hatırlıyorum.) İş yerinde kurumsal kültür olarak söz edilen konu da patronun veya yöneticinin davranış modelinden kurumsal belgelere kadar ilişkisel benlik oluşturma sürecinin bir parçasıdır.

Edebiyatta veya sinemada benlik oluşumunu etkileyen çok sayıda ilişkisel çevre örneğine rastlanır. Bu türden kurmaca hikâyelerin en bilineni Ormanlar Kralı Tarzan’ın ilk kez ortaya çıkışında gözlenen durumdur. Bilindiği gibi; maymunlar tarafından büyütülen Tarzan başlangıçta kendini bir maymun olarak algılamaktadır. Bireyi etkileyen ortam ve kültür (buradaki somut ve soyut ilişkiler) onun benliğinin oluşmasından birinci dereceden etkili oluyor.

Lider, hiza önderi gibi profil kavramları bilirsiniz. Örnek aldığımız kişilerle kendimizi kıyaslarız. Anne kadar iyi yemek yapmak, baba kadar başarılı bir yönetici olmak, abla kadar başarılı bir eğitim süreci geçirmek, Bill Gates kadar zengin olmak ya da Madonna kadar ünlü olmak isteriz. Uzakta veya yakınımızda olan bu kişilerin özellikleri ile kendimizdekileri (ya da kendimize yakıştırdıklarımızı) karşılaştırırız. Bu kıyaslamalar sadece kişilerden ibaret kalmaz. Çizgi film kahramanları, filmlerde canlandırılan karakterler, hatta Barbie gibi oyuncak bebekler bile birey için kıyaslama nesneleri olur. (Çevremizde ne kadar da çok sayıda canlı Barbie bebek ya da Muhteşem Yüzyıl dizisinden Süleyman var, fark ettiniz mi?) Özetle; dış çevredeki özne ve nesnelerle kendimiz arasında yaptığımız kıyaslamalar da ilişkisel benliğin oluşmasında etkili oluyor.

Bebeğin doğumundan sonra ona isim konurken dualar eşliğinde kulağına ismi üç kere fısıldanır. Bazı inanışlarda bebeğin yatağına başarması gereken işlerle ilgili nesnelerin konduğu ritüeller vardır. Her ne kadar bebek bunların farkında olmasa da, büyüklerin bebek için biçtiği bir misyon ve vizyon hazırdır. Daha sonraki çocukluk ve gençlik yıllarında bireyin ne yapmayı, neyi başarması gerektiği sözlü olarak ifade edilir. Sonuçta; kendiniz hakkında düşündüğünüz (kendinize yakıştırdığınız, kendilik algınızı oluşturan) benlik profili büyük oranda size söylenenlerle, size yönelik teşvik ve yakıştırma davranışlarıyla ilgilidir. Şöyle ki; ilerleyen yaşlarla birlikte bireyin çevresi genişler. Kendini karşılaştıracağı yeni profilleri (onların söylem ve davranışlarını) izler. Bu karmaşık ilişkiler yumağında deneyimlerinin bir sonucu olarak bir benlik (kendilik) algısı oluşturur.

Yukarıda özetlediklerimin bütünü gösteriyor ki; “Ben kimim?” sorusunun cevabının oluşmasında kendi varlığımız dışında büyük oranda ilişkilerimiz ve bağlantılarımız etkili oluyor. Bu da bize sosyal değişim ve kişisel gelişim konusunda uzak ve yakın çevrenin önemini bir kez daha vurguluyor. Demek ki; mahallenin kendisini değiştirmeden mahalle baskısından kurtulmak mümkün olmuyor.

Gürcan Banger

( Toplam ziyaret sayısı: 116 , bugünkü ziyaret sayısı: 1 )

About Gürcan Banger

GÜRCAN BANGER elektrik yüksek mühendisi, danışman ve yazardır. Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü olarak görev yaptı. Halen ICI Teknoloji A.Ş. danışmanı ve danışma kurulu üyesidir. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak blogunda (http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor. KİTAPLARINDAN BAZILARI: Gürcan Banger, "En Uzak Şehir", öyküler, Yol Akademi Yayınevi, 2023 Gürcan Banger, "Yeni Teknolojiler, Dijital Dönüşüm ve İş Modelleri", Günce Yayınları, 2022 Gürcan Banger, "Hayat Esnaf Lokantası", öyküler, Günce Yayınları, 2022 Gürcan Banger, "Yaratıcı Problem Çözme Teknikleri", Dorlion Yayınları, 2019, Ankara. Gürcan Banger, "Endüstri 4.0 Uygulama ve Dönüşüm Rehberi", Dorlion Yayınları, 2018. Gürcan Banger, “Endüstri 4.0 – Ekstra”, Dorlion Yayınları, 2. baskı, 2018, Ankara. Gürcan Banger, “Endüstri 4.0 ve Akıllı İşletme”, Dorlion Yayınları, 2. baskı, 2018, Ankara. Gürcan Banger, “Aşkın Anlamlar Kitabı”, Dorlion Yayınları, Eylül 2017, Ankara. Gürcan Banger, “Sivil Toplum Örgütleri İçin Yönetişim Rehberi”, STGM Yayınları, 2011, Ankara. Gürcan Banger, “Eskişehir'in Şifalı Sıcak Su Zenginliği”, Eskişehir Ticaret Odası Yayınları, 2002. Gürcan Banger, “Siyasal Kalite: Siyasal Kalite Yönetimi”, Bilim Teknik Yayınevi, 2000, İstanbul Gürcan Banger, “C/C++ ve Nesneye Yönelik Programlama”, Bilim Teknik Yayınevi, İstanbul Gürcan Banger, “Pascal: Borland / Turbo 4, 4.5, 5,5, 6,7 ve 7.01”, Bilim Teknik Yayınevi, 1999, İstanbul Gürcan Banger, “Siyasetin Mimarisi”, Ant Matbaacılık Yayıncılık, Haziran 1995, Eskişehir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.