Birinci Sanayi Devrimi buhar gücünü sınai kullanıma sunarak ilk fabrikaların oluşmasına ve tarımdaki nüfusun sanayi işçileri haline dönüşmesine yol açtı. 20’nci yüzyılın başında elektriğin fabrikalarda kullanılması makineleşme sürecini hızlandırıp genişletti. 1970’lerde mikroişlemci elektroniğindeki buluşlarla birlikte otomasyon Üçüncü Sanayi Devrimi’nin yükselen simgesi oldu. Her üç devrim döneminde de teknoloji, makineleşme ve otomasyondaki gelişmelere rağmen sayısal olarak toplam istihdam bundan çok fazla olumsuz etkilenmedi. Gelişmelere bağlı olarak imalata ilişkin bazı işler ortadan kalksa da yeni iş pozisyonları çoğalmaya devam etti ve yeni işlerle ilgili yeni beceriler ortaya çıktı. 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde yeni bir devrimden, Dördüncü Sanayi Devrimi’nden söz ediliyor. Teknoloji ve sanayinin birbirine daha fazla eklemleneceği bu dönem Endüstri 4.0, Endüstriyel İnternet veya Internet Plus gibi isimlerle anılıyor.
Yeni teknolojik dönüşümün büyük çoğunluğu bilişim, iletişim ve İnternet teknolojileri (BİT) ile ilgili buluşlar, yenilikler ve ilerlemeler olan dayanaklar üzerinde yükseldiğini izliyoruz. Bu görünüm zihnimizde “Acaba dönüşüm işletmenin sadece üretim ile ilgili birimlerini mi etkileyecek?” türünde sorular oluşturuyor. Acaba yeni teknolojiler ve dijitalleşme süreci firmaların başkaca fonksiyonları üzerinde de etkili olacak mı? Bu teknolojilerin birbirleri ile ve firma fonksiyonları ile nasıl eklemlendiği konusunda araştırıp akıl yürüttüğümüzde herhangi bir kişi, birim veya kuruluşun bu sürecin dışında kalamayacağını kolayca görebiliriz.
Yeni İnsan Kaynakları
İşletmelerin insan kaynakları (İK) birimleri işlerini kolaylaştırmak için uzunca bir süredir bilgisayar, ağlar ve İnternet’ten yararlanıyor. Diğer yandan Endüstri 4.0 (E4.0), Endüstriyel İnternet (Eİ) veya Nesnelerin İnterneti (Nİ) gibi bir açıdan bakınca yeni teknolojik dönüşümün insan kaynakları birimini ciddi biçimde etkileyeceğini tahmin etmek hiç kolay olmazdı. Günümüzde İnternet üzerinde haftanın her günü 24 saat birbiriyle iletişim halinde olan yaklaşık 10 milyar cihaz var. 2020’li yıllarda geniş bant ağ üzerinden haberleşebilen cihaz (nesne) sayısının 50-200 milyar civarında olacağını öngören çalışmalar var. Yeni teknoloji ürünü olan akıllı ve bağlantılı makinelerin hızla çoğalması hâlâ insanların yaşamın ve iş dünyasının merkezinde olacağı gerçeğini değiştirmiyor. Akıllı makinelerin değer zincirinde insanların önemli yardımcıları olacağını düşünüyoruz. Makine-insan etkileşiminin böyle farklı bir seviyeye yükseldiği –ve yükselmeye devam edeceği– bir dönemde iş gücünü ve insan kaynakları birimini yeni teknolojilere uyumlu hale getirecek hazırlıklar içinde olmak gerekiyor.
Mümkün olan her nesnenin gömülü bilişim ve iletişim donanımı ve yazılımı aracılığı ile akıllı ve bağlantılı hale geldiği, İnternet üzerinden birbiri ile haberleştiği büyük sisteme Nesnelerin İnterneti –iş ve sanayi alanında Endüstriyel İnternet–adını veriyoruz. Nesnelerin İnterneti insanların ve cihazların birbirine bağlanıp haberleştiği dev bir dijital sinir ağı olarak kabul edilebilir. Teknolojik dönüşümün en değerli dayanaklarından birisi Nesnelerin İnterneti’dir.
Nesnelerin İnterneti (Endüstriyel İnternet) işletmenin insan kaynakları açısından neden önemli olabilir? Birincisi; işletmede yeni teknolojilerin gerektirdiği iş gücü bileşimini oluşturmak insan kaynakları görevleri arasındadır. Yeni iş gücü; teknoloji kullanma, çeviklik, işbirlikçilik, bilişsel esneklik, yaratıcılık, problem çözme, yeni duruma uyarlanma gibi becerilere sahip olmak zorundadır. Bu çalışan profilini sağlayacak olan birim insan kaynaklarıdır. Yeni teknolojik sistemin kendisinin işletme açısından yeni katılanlara ve mevcut çalışanlara yönelik bir eğitim platformu haline gelmesi de bu birimin sorumluluk ve yükümlülük alanındadır.
İşletmede yeni teknolojilerin oluşturduğu platform ve kültür üretimde etkinliğin ve verimliliğin iyileştirici olmanın yanında inovasyon için de bir zemin oluşturur. Dolayısıyla çalışanların zihin gücünü inovasyon ile eklemleyecek uygulamaların geliştirilmesi de insan kaynakları biriminin görevleri arasındadır. Bu İK uygulamaları işletme içindeki cihazların ürettiği verilerden, kurumsal buluttaki büyük veri yığınlar ile dikey ve yatay entegrasyonun yarattığı imkânlardan yararlanacaktır.
Uygulanabilir Teknolojik Ürün ve Hizmetler
Endüstri 4.0 veya Endüstriyel İnternet gibi isimlerle anılan teknolojik çatı bazı dayanaklar üzerinde yükseliyor. Bunlar arasında –hiç kuşkusuz, başkaları da eklenebilecek olan–a- büyük veri ve analitikler, b- otonom robotlar, c- simülasyon, ç- dikey ve yatay entegrasyonlar, d- Nesnelerin İnterneti, e- siber güvenlik, f-bulut bilişim, g- eklemeli imalat (3 boyutlu baskı), ğ- artırılmış gerçeklik gibi teknolojiler sayılabilir. Bu sayılanların bazıları pazarda ve işletmelerde yerini almış durumda; kimileri ise henüz gelişim aşamasında bulunuyor. İnsan kaynakları yöneticileri başta mevcut durumda ürün ve hizmet olarak pazara sunulanlar olmak üzere bunların iş gücüne ve istihdama etkilerini dikkate almak zorundalar.
Mobil telefonlar, tabletler ve (gözlük, giysi vb. gibi) giyilebilir teknolojik ürünler teknolojik dönüşümün en yakınında duran araçlardır. Bunlar sayesinde sistemlere, cihazlara ve diğer insanlara erişilebilir, veri alışverişi yapılabilir. Günümüzde tüketiciler akıllı telefonları ve tabletleri ürün bilgilerini erişmek, farklı ürünler arasında kıyaslamalar yapmak ve satın alma işlemini gerçekleştirmek üzere kullanıyorlar. Keza; ürün hakkındaki görüşlerini bu cihazları kullanarak İnternet ortamında, sosyal medya platformlarında paylaşıyorlar. Acaba bu tür bir müşteri deneyimi bir yönetici veya çalışan için de geçerli olabilir mi? Böyle bir deneyim yaşayabilmek için işletme yöneticisinin veya çalışanın örneğin akıllı telefonunu kullanarak yetkisi çerçevesinde kurumsal veriler ile anahtar niteliğindeki analitiklere (analiz yazılımlarına) erişebilmesi gerekir. Bu tür bir erişim mümkün olduğunda çalışma arkadaşları ve iş paydaşları ile kurumsal sosyal işbirliği platformlarında fikir alışverişinde de bulunabilir.
İşletmenin bilişim sistemine mobil telefon ve tablet aracılığı ile erişim, performans yönetiminin sürekliliğini sağlama imkânı verir. Çalışanlar için yer ve zaman açısından esnek çalışma modellerinin uygulanmasını mümkün hale getirir. Çalışma şartları etkinliği ve verimliliği iyileştirecek biçimde yenilenebilir. İşletmenin bu alanda hazır olup olmadığının göstergelerinden birisi bu konuda insan kaynakları tarafından (örneğin işletmenin bulutundaki kurumsal uygulama deposunda) kullanıma açılmış mobil uygulama yazılımı sayısı ve çeşididir. Mobil yazılım türleri, kullanım alanları ve sayısı işletmenin bir yandan yeni teknolojilere uyumunu gösterirken diğer yandan pazardaki başarısını doğrudan etkileyecektir.
İnsan kaynakları açısından işçi sağlığı ve iş güvenliği birincil derecede önemli bir konudur. Çalışan sağlıklı olması onun verimliliğini ve toplam performansını olumlu yönde etkiler. Bu amaçla ağa bağlantılı kol saatleri ve kalp ritmi izleyicileri çalışanların sağlık durumunun yakından takip edilmesi açısından yardımcı olur. Bu tür cihazların kullanılmasındaki amaç çalışanların nerede olduğu değil, sağlık yönünden ne halde olduğudur. Diğer yandan işletmenin şoförlerini –ya da benzeri türde iş yapanları– sadece sağlık yönünden değil, bulunduğu yer açısından da izlemek gerekebilir.
Bir başka teknolojik gelişme sanal gereklik ve artırılmış gerçeklik alanında yaşanıyor. İnsan kaynakları tarafından yeni çalışan adaylarının sınanıp seçilmesinde sanal gerçeklik ortamları kullanılabilir. Böylece aday kişiler herhangi can ve mal açısından bir riskle karşılaşmamış olurlar. Ayrıca bu tür teknolojiler sayesinde insan kaynakları biriminin uzaktan görüşme yapabilmesi de mümkün olacaktır.
İşletmenin eğitim fonksiyonu insan kaynakları birimi tarafından yürütülür. Yeni bilişim ve iletişim teknolojileri mevcut çalışanların yeniden eğitilmesi ve yenilerin işletme sistemine adaptasyonu açısından önemli fırsatlar sunar. Sonuç olarak; yeni teknolojik dönüşümün nemli ölçüde etkileyeceği işletme yapılarından birisinin insan kaynakları olacağının altını çizmeliyiz.
Gürcan Banger